Mehmet Demirtaş

Mehmet Demirtaş

mehmet.demirtas@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu kentte yaşayanlar olarak futbolu çok seviyoruz. Acısıyla tatlısıyla uzun lig maratonunu geride bıraktık. Maalesef futbolun oynandığı ilk kent olan İzmir, bu sezon da adına Süper denen lige yükselemedi...
Süper Lig’de önümüzdeki sezon 8 İstanbul takımı mücadele edecek. Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe, 7 deplasmana gitmemiş olacak.
Yayın gelirlerinden en az parayı Anadolu takımları alıyor, ama en çok yol masrafını da onlar ödeyecek. Futbol ekonomisinde denizin bittiği yerde vay Anadolu takımlarının haline! Neyse bu başka bir yazı konusu... Biz dönelim İzmir futboluna...
Yıllar sonra görkemli statlarına kavuşan Göztepe ve Altay, TFF 1. Lig’de bu sezon varoluş savaşımı verdiler. Özellikle transfer yasaklısı Altay, düştü düşecek gözüyle bakılırken harika bir direniş senfonisiyle “Biz bitti demeden bitmez” dedi ve de ligde kaldı.
Başta Ayhan Dündar’ı, arkadaşlarını ve Altay’ı kutluyorum...
Bugüne kadar Altay’da başkanlar, geleceği ve bir gün denizin biteceğini aklına getirmedi. Kulüpten takipli alacaklı yabancı futbolcular var. Dosyaların biri kapanmadan diğeri devreye sokulacak gibi görünüyor.
Yani, Altay daha uzunca bir süre bu borçlarla boğuşacak. Yönetim mali sorunlarla uğraşırken, takımı lige hazırlamak için de çareler arıyor.
Transfer yasağı nedeniyle, neyi varsa onunla savaşması ve elindeki malzemeyi en verimli şekilde kullanması gerekiyor. Kulübün desteğe ihtiyacı var. Yeni bir şeyler yapmalı, yeni bir yol açılmalı...
Hisselerinin bir bölümünü, ülke futbolunda bir ilke imza atarak yabancı yatırımcıya devreden Göztepe, zorlu sezonda Play Off oynayabilme başarısını gösterse de Süper Lig anahtarını alamadı. Göztepe’nin Başkanı Rasmus Ankersen, ilk yılında acemelik dönemini geçti. Şimdi Göztepelilerin kendisinden beklentisi büyük. Doğru yapılanmayla, güçlü-seçenekli bir kadro oluşturmaları gerekiyor. Ve de en önemlisi, takımı emanet edecekleri hoca konusunda geç kalmamalılar...
Zaman zaman omurgası çatırdadı, ufak tefek çatlaklar oldu, ama hiç bu kadar kötü duruma düşmemişti Altınordu.
Çünkü; kentteki Altınordu ruhu hiçbir zaman kaybolmamıştı. Başkan Seyit Mehmet Özkan da pes etti. O da tıpkı Mehmet Sepil gibi kulübü devredecek yatırımcı arıyor. Ancak, şu ekonomik şartlarda, 2. Lig’de mücadele edecek bir takım için hangi babayiğit çıkar, göreceğiz...
Karşıyaka’nın durumu ortada. 6 sezondur çakılıp kaldı 3. Lig’de... Mehter takımı gibi, iki ileri bir geri.
Son birkaç sezonda yükselişe geçen ve lig atlayan, Cihan Aktaş önderliğindeki 2. Lig temsilcimiz Bucaspor 1928, bu sezon yüzümüzü güldürecek, İzmirimize kupa getiriyor diye düşünürken, umudumuzu Konya’da bıraktık.
Ustaya sormuşlar:
“Yine kaybettik. Ne yapacağız?”
Üstat cevap vermiş:
“Çay koy, yeniden başlıyoruz...”
İzmir futbolunda durum bu. Şimdi yaşananlardan ders çıkarma vakti. Kent birlik olunca neler olduğunu, daha neler olabileceğini herkes gördü.
Özellikle Konya’da Şanlıurfa-Bucaspor finalinde!
Sözüm, kenti ve kulüpleri yönetenlere. Bu kentin sesi, birlikte olduğunda gür çıkar.
Ne yazık ki, İzmir bu şansı geçen sezonlarda yitirdi. Birlik olmak yerine kutuplaşmayı seçti.
Burada her şey var. Aklı, fikri ve çareyi dışarıda aramak doğru değil.
Bu kentte bilgi ve birikimiyle yüzlerce futbol adamı var. Onlara danışmakta fayda var. Artık önümüzdeki sezon kutuplaşmayı bir kenara bırakalım ve İzmir futbolunun şahlanışına şahitlik edelim. Geçmişteki hatalardan ders çıkararak, her şeye yeniden başlamak gerekiyor. Kendimizi... Transfer politikalarını, antrenör ve futbolcu seçimlerini, yönetimlerin bağımsızlığını... Siyasetin kulübe etkisini, kenti yönetenlerin kulübe duruş mesafesini...
Tümünü masaya yatırıp sorgulamalıyız.
Keşkeleri bir kenara bırakalım, işe göre adam bulalım.
Futbol ekonomisi değişti. Maliyetler yükseldi. Yapılan transfer, transfer olsun diye yapılmamalı. En önemlisi ise altyapıya, tesisleşmeye ve kurumsallığa özen gösterilmeli...
İzmir, yıllar önce şehri arkasına alarak başardı. Yine başarır. Zaman içinde bütün zorluklar aşılabilir. Yeter ki doğru fikirler üretilsin, doğru işler yapılsın... Kent insanı ve bu kentten yetişen sporcu, spor adamları, yöneticiler küçümsenmesin...