Mustafa Anıklı

Mustafa Anıklı

mustafa.anikli@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

3 Temmuz sürecinde, “Şike ve teşvik primi” maddesiyle adını duyuran Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun, sadece 25 madde... Özellikle taraftarı baz alınarak oluşturulmuş bu yasa; sporcuyu, teknik adamı, yöneticiyi, menajeri içine almaktan oldukça uzak görünüyor.
Spor sahalarında her başımız sıkıştığında, başvuru kaynağıdır 6222 diye bilinen Sporda Şiddet ve Düzensizliğin önlenmesine dair kanun... Sanırsınız ki, tonlarca federasyon için bir ilaçtır. Her şey içinde vardır. Sporun her çeşidini kapsar ancak biz onu “futbol”a uyarlamak için zorlar da zorlarız.
İlk olarak 3 Temmuz sürecinde “Şike ve teşvik primi” ile kendini duyurdu anlı şanlı 6222... Halbuki, hepi topu 25 madde... Yasanın başlangıcında ortaya konan cezaların fazlalığı konuşulunca, birkaç kez daha rötuşlandı, bugünkü uygulamadaki son halini aldı.
Amaç, madde ve kapsamları üç maddeyle geçip, 4. maddeyle birlikte kanuna başlıyoruz. Bu da “İl ve ilçe spor güvenlik kurullarının oluşturulması”nı, kimlerin katılacağını anlatıyor. Hemen 5. maddeye ulaştık bile...
“Müsabaka ve seyir alanlarının güvenlik ve düzenine ilişkin tedbirler”e geldiğimizde ise ev sahibi kulübün yükümlülükleri, müsabaka ve seyir alanında alınacak tedbirleri anlatmakta...Mesela seyircilerin oturma yerlerinin numaralandırılacağı, burasıyla ilişkilendirilerek ayakta taraftar alınabileceği vurgulanmış.
Ve, meşhur “Passolig” olarak bilinen o meşhur elektronik bilet uygulaması da burada geçmekte... Futbolda Süper Lig ve 1. Lig’de geçerli olan bu uygulama, bugüne kadar yerine getirilmeye çalışıldı. Ancak kanundaki, “Eletronik bilet kontrol yükümlülüğü milli müsabakalarda, ilgili federasyon tarafından yerine getirilir” hükmüne rağmen, “Passolig”in uygulandığı ve TFF’nin bunu uyguladığını bir milli maç gördünüz mü?
Gelelim 6. maddeye... “Müsabaka, antrenman ve seyir alanlarının güvenliği” başlığıyla sunulan bu kanun maddesinde de özel güvenlik ve kolluk kuvvetlerinin çalışma koşulları anlatılmış. 7. madde de “müsabaka güvenliği”ni anlatarak devam eder.
8. maddeyle birlikte taraftar işin içine girmekte... “Taraftar derneklerinin yükümlülükleri”, 9’da “taraftar sorumlu kulüp yöneticisinin yükümlülükleri ve ardından da “Seyir güvenliğinin sağlanması” maddesiyle, “seyir” kısmı bitmiştir.
11. madde ile birlikte meşhur “Şike ve teşvik primi” başlar. “Belirli bir spor müsabakasının sonucunu etkilemek amacıyla bir başkasına kazanç veya sair menfaat temin eden kişi” tanımıyla bu kötülüğü işleyenlerin cezası. menfaat sağlayanların da aynı suça iştirak ettiği belirtilirken, “hatır şikesi” sanırım unutulmuştur.
Alkol serbest olabilir mi?
12. maddenin başlığındaki “Yasak maddeler” hükmüne göre, “Müsabaka, seyir, özel seyir ve antrenman alanları ile takım veya taraftarların toplu olarak seyahat ettikleri araçlara; ruhsatlı dahi olsa ateşli silahlar ile bulundurulması yasak olan diğer silahların, yasak olmamakla beraber kesici, ezici, bereleyici veya delici aletler ile patlayıcı, parlayıcı, yanıcı veya yakıcı maddelerin, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin, sokulması yasaktır. Müsabaka, seyir ve antrenman alanlarında alkollü içecek sokulması, kullanılması ve satılmasına ilişkin usul ve esaslar ilgili federasyonlar tarafından belirlenir” denmekte..
Sanırım futbol müsabakalarında, özellikle localardaki “alkol” de bu şekilde içeriye alınmakta(!)
Ancak 13. maddenin 6. fıkrasında ise, “Alkollü içecek sokan kişi, fiili daha ağır bir cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, otuz gün adli para cezası ile cezalandırılır” demekte...Bilemedim!“Spor alanlarına yasak madde sokulması ve müsabaka düzeninin bozulması” başlıklı 13, “Tehdit veya hakaret içeren tezahürat” diyen 14., “Müsabaka ve seyir alanlarına usulsüz seyirci girişi” başlıklı 15. maddeleri hep taraftara yönelik uygulamalar olmuştur.

Bizden de bir Taylor çıkar mı?

İngiltere’de futboldaki şiddetin Heysel faciası sonrasında disipline edildiği belirtilir ama gerçek düzenleme, 15 Nisan 1989’daki “Hillsborough Felaketi” sonrasında yaşanır. Liverpool ile Notthingham Forest arasındaki kupa yarı finali, tarafsız saha olarak Hillsborough Stadı’nda yapılmış, çıkan izdihamda 96 kişi hayatını kaybetmiş, 766 kişi de yaralanmıştı.
Bu olay sonrasında, futbol maçlarının güvenliği ele alındı. Soruşturmayı yapan Savcı Lord Peter Taylor, 30 günlük incelemelerden sonra tarihe, “Taylor Raporu” olarak geçen iki rapor sundu. Bunların ilkinde, felakete sebep olan etkenler anlatıldı, polisin görevini doğru şekilde yerine getirmediği aktarıldı. Raporda, turnikesi bulunmayan kapıların açılması emniyetçiler tarafından açılması, polisin ihmalkarlığı belirtildi.
İkinci ve final raporunda ise, bir daha böyle olayların yaşanmaması için statlarda yapılması gereken düzenlemeler belirtildi. Şimdi Ankaragücü-Çaykur Rizespor maçında yaşananlar akla gelince, burada da güvenlik zaafiyetinin olduğu düşünülebilir. Şeref tribününden (veya VIP tribününden) inen kişi ya da kişiler, üstelik sahaya girmesi yasak olan şahıslar, hakemin yanına kadar gelirken, saha güvenliğinin ne kadar sağlıklı olduğu, bu işin uzmanları tarafından daha iyi değerlendirilebilir.
Acaba bizde de, Lord Peter Taylor gibi kılı kırk yararak soruşturacak, gerektiğinde icra makamına tavsiyelerde bulunacak görevliler olacak mı? Belki de onların yazacağı rapor da Türkiye’deki saha olaylarını sonlandıracak.
İngiltere’yi diğer ülkelerden ayıran diğir bir olay da Futbol Seyircileri Yasası... Yine Lord Peter Taylor’un raporunda yazılan bu yasaya göre, futbolu diğer sporlardan ayırarak, hayatın gerçeklerine göre bir yasa hazırlanabilir mi? Bugünkü 6222 sayılı yasa, hem futbolu, hem de tüm branşları içine almakta... Mesela, federasyonu bulunan briç, satranç, halk oyunları federasyonlarında çıkabilecek olaylarla, futbolda yaşananlar bir olabilir mi?

İMZAYA GİTMEZSEN YANDIN

6222 sayılı kanunun 18. maddesi ise, birçok kişinin diline pelesenk olan “Seyirden men” maddesi... Şöyle diyor açıklamasında: “Kişinin, bu kanunda tanımlanan veya yollamada bulunulan ilgili kanunlardaki suçlardan dolayı mahkemece kurulan hükümde, hakkında güvenlik tedbiri olarak spor müsabakalarını seyirden yasaklanmasına karar verilir. Seyirden yasaklanma ibaresinden kişinin müsabakaları ve antrenmanları izlemek amacıyla müsabaka, antrenman ve seyir alanlarına girişinin yasaklanması anlaşılır. Hükmün kesinleşmesiyle infazına başlanan seyirden yasaklanma yaptırımının süresi cezanın infazı tamamlandıktan itibaren bir yıl geçmesiyle sona erer.”
Aslında çok daha ayrıntısı bulunan kanun maddesinde, yasaklı bulunanların, taraftarı olduğu takımın katıldığı spor müsabakalarının yapılacağı gün, müsabakanın başlangıç saatinde ve bundan bir saat sonra bulunduğu yere en yakın genel kolluk birimine başvurmakla yükümlü olması da birçok kişinin başını ağrıttı.Gitmeyenlere, her müsabaka için 25 günden az olmamak üzere adli para cezası (20 ile 100 lira arasında) veriliyor.

SADECE RTÜK MÜ?

Türkiye Futbol Federasyonu, hem yöneticilere yaptığı açıklamalardan dolayı ceza vermeye doymadı, yöneticiler de ödemeye... Ayrıca televizyonlarda, gazetelerde ya da sosyal medyada şikayetçi olunan yorumcular... TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, televizyondakiler için RTÜK’ü işaret ediyor ama 6222 sayılı kanun da pekala bunun için uygun...
İşte 22. madde: “Sporda şiddeti teşvik edecek şekilde basın ve yayın yoluyla açıklamada bulunan kişilere, fiilleri suç oluşturmadığı takdirde, beş bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir. Fiillerin spor kulübü veya federasyon yöneticileri tarafından işlenmesi halinde, ceza beş katına kadar artırılır.”

RADARA YAKALATAN MADDELER

Ankaragücü eski Başkanı Faruk Koca ve beraberindeki iki saldırgan, “Yasak alanlara girme” ve “Spor alanlarında taşkınlık yapılması” maddelerindeki suçlar nedeniyle tutuklandı. Üçü de bu nedenle yargı karşısına çıkacak.
Ankaragücü eski Başkanı Faruk Koca ile diğer tutuklu iki zanlı, suçlu bulunursa, 6222 sayılı kanunun 16. ve 17. maddelerine göre hüküm giyecek. Aslında bunlar da genel anlamda taraftar için yapıldığı düşünülse de, herhangi bir kişi sınırı olmadığı için kanun, Başkent’teki zanlılar için geçerli olacak.
“Yasak alanlara girme” başlığını taşıyan 16. maddede, “Müsabaka için seyircilerin kabulüne başlanmasından itibaren müsabaka sonrası tamamen tahliyesine kadarki zaman zarfında yetkisiz olarak müsabaka alanına, soyunma odalarına, odaların koridorlarına, sporcu çıkış tünellerine giren kişi üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Fiilin müsabakanın seyrini veya güvenliğini bozması halinde, fail hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” demekte...
Aslında son derece “geniş” bir madde... Mesela o maçta cezalı veya sakat olup, akredite olmadan “yasak alana” giren o kadar çok kişi oluyor ki... Ya da akredite kartı bulunmayan yönetici veya çalışanlar... Gel de çık işin içinden
!“Spor alanlarında taşkınlık yapılması ve tesislere zarar verilmesi” başlığıyla sunulan 17. maddenin ilk fıkrasında şöyle belirtiliyor: “Spor alanlarında kasten yaralama suçunun veya mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde şikayet şartı aranmaksızın 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun ilgili maddelerine göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.”
Buyrun işte size, Koca ve tekmecilerin yakalandıkları madde...