Mustafa Anıklı

Mustafa Anıklı

mustafa.anikli@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Futbol hiç bu kadar "para"ya bağımlı, "para"nın esiri olmamıştı; "para" hiç bu kadar futbolla iç içe anılmamıştı. Üstelik, "para"nın bir de kara mı, yoksa başka renkte mi olduğu mutlak sorgulanması gerektiği hale geldi.

FIFA, yıllardır buna çare bulmak için uğraşadursun, Türkiye'de bu para olayları, çok daha farklı şekilde anılmaya başladı. Bizde de, en göz önünde bulunan kısımdan konudan girildi; yani, bu da "menajerlik" sistemiyle ilgili... Aslında bu; Kulüpler Yasası olarak adlandırılan kanunun içerisinde hazırlanan, ek bir maddeden ibaretti. Şimdi bu ayın başından itibaren talimat haline getirildi.

Haberin Devamı

Ne diyor burada?:

2 milyon liradan az olanlar için yüzde 10'a kadar, daha fazlası için de yüzde 5'e kadar komisyon alınabilmesine hükmediyor. (Çünkü mevcut kanunumuz buna izin veriyor.)

Fakat FIFA ne diyor?

200 bin dolardan az olanlar için yüzde 5, daha fazlası için yüzde 3 komisyon alınabiliyor.

Haydaaaa... Hangisi uygulanacak şimdi?

Neyse, konuyu dağıtmadan devam edelim; kulüplerde sürekli söylenen bir durum vardı; ÇİFTE DEFTER TUTULMASI... Kanuni olan başka, gerçekler başka... Şimdi bunu legalize ederek devam ediyorlar. Bir futbolcunun ücreti açıklanırken; şu kadarı kulüpten, bu kadarı sponsorlardan... Eeee, kim bu sponsorlar, ne kadar veriyorlar, nasıl veriyorlar, nasıl vergilendiriliyorlar, biliyor muyuz? Hadi biz bilmiyoruz, peki bu defterlerin denetimini yapanlar biliyorlar mı? Bağımsız denetim kuruluşları, Maliye Bakanlığı, Türkiye Futbol Federasyonu, UEFA, FIFA...

4 büyük kulübümüz, halka açık şirketler olduğu için, Borsa İstanbul tarafından denetlendiği belirtiliyor. Ya geçmişteki dernek olarak anılan, bugünün kulüp ayağı... Hepsi birleştiğinde, şeffaf mı? Net bir açıklık var mı?

* * *

Apayrı bir konu, ama bence, çok önemli... Türkiye'de görev yapan, para kazanan ve beyanname yükümlülüğü bulunan futbolcular ya da teknik adamların kaçı bugüne kadar gelirini bildirdi, beyannamesini verdi? Stopajlar dışında, ne kadarı gelir vergisinin kalanını ödedi? Bu yükümlülüğü kulüpler üzerlerine almışsa, kaçı, ne kadar vergi ödemesi yaptı?

Haberin Devamı

İspanya yıllar sonra Arda Turan'ın gelir vergisi üzerinden soruşturma başlatabiliyor. Peki siz hiç Türkiye'de, eski bir futbolcu için hakkında soruşturma başlatıldığını duydunuz mu? Peki hiç vergi kaçırmaktan yargılanan eski bir futbolcunun gümrüğe takıldığını işittiniz mi? Hepsi vergisini kuruşu kuruşuna ödüyor mu?

Bunların arasında, öyle ödeme yapması gerekenler var ki, vergi rekortmenleri arasında bile yer alırlar!

* * *

Gelelim somut öneriye;

Türkiye Futbol Federasyonu, kulüplerin gelir-gider tablosunu takip edebileceği bir yapı oluşturamaz mı? Gelirin buraya yatırıldığı, giderin buradan çıktığı, anlaşmazlık durumunda buradaki kayıtların esas alınabileceği bir düzenleme sonrasında futbolun içinde dönmesi muhtemel "kara para" bu şekilde yok edilemez mi? Ya da azaltılamaz mı?

Örneğin;

TFF'den bir ödeme mi geldi? Bu hesaba... Sponsor para mı yatırdı? Bu hesaba... Futbolcunun aylık ödemesi mi gerçekleşecek? Bu hesaptan... Devlete vergi mi verilecek? Yine buradan... Yani "tek el"den... Futbol Federasyonu'nun kontrolü altında...

Haberin Devamı

Sadece futbolcular mı tefeci?

Madem para ile yola çıktık, bugün "top"suz tamamlayalım.

Son günlerde, "Fatih Terim" adıyla popülerlik kazanan, adı "fon", esası "tefe" üzerine kurulan bir yapı ortaya çıktı. Bu ilk mi, son mu, başka var mı hiç bilmiyoruz. Sadece bir iş insanının, para dolu çantasına koyduğu takip cihazı bunu gün yüzüne çıkardı. Belki ortaya çıkmayan onlarcası var.

Size bir örnek vereceğim ki; konu daha iyi anlaşılsın. Kulüp de, kişi de bende mevcut... Ancak, isimleri belirtmeyeceğim. Doğru olduğunu biliyorum ancak ispatlayamam.

X kulübümüzün yabancı bir futbolcusu, alacakları konusunda kulübe ihtar çeker. Süresinin sonuna gelinmesine rağmen, kulüpte para bulunmamasından dolayı ödeme yapılamamaktadır. Son gün ortaya çıkan kulüp avukatı, başkana, "para" teklifinde bulunur. Yani, yabancı oyuncunun alacağını ödeme karşılığında parayı verir. Fakat, çok daha yüksek bir bedelle geri almıştır. Zaten karşılığında başkandan çek de almıştır.

Bunun tefecilikten ne farkı var?