Selçuk Dereli

Selçuk Dereli

selcuk.dereli@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

3 Temmuz’dan bu yana yaşananlar ve açıklamalar maskeleri teker teker düşürüyor. Kimileri, hakkında açılan davalar nedeniyle beraat ederken, kimileri için ise süreç devam ediyor.
Doğru işler mi yapıldı, yanlış işler mi ona yargı karar verecek. Ancak ortada bir gerçek var ki; o da bu olayların ülke futboluna verdiği ve telafisi mümkün olmayan zararlar.


Mahkemenin açıklamış olduğu kararlar bazıları için belki de geri dönüşü olamayan bir yola girdiklerinin göstergesi olacak. Taraftar cephesinden bakıldığında ise; geneli, kulüplerine mensup olan ve bu işlerde adı geçenlerin haklılığına inanıyor ya da öyle olmasını temenni ediyor. Buna bir yere kadar hak verilebilir. Fakat şu bir gerçek ki taraftarların da sabrı taşmaya başladı.
Tartışmaların göbeğindeki isim olan Aziz Yıldırım geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalında, hakkında merak edilen sorulara yanıt vermeye çalıştı. Sorular hep çalışmış (!) olduğu yerlerden çıktığı için Yıldırım oldukça rahattı. Halbuki kendisine sorulması gereken ve yanıtı alınamamış o kadar çok şey var ki.

Haberin Devamı


Aziz Yıldırım kendisine sorulanlara cevap vermek yerine tıpkı mahkeme sürecinde olduğu gibi yine başkalarını suçlamaya çalıştı. “Beni konuşturmasınlar” diyerek kimilerini tehdit etti, kimilerine de aba altından sopa gösterdi. Hatta “Bu şike davası değil bir organizasyondur ve bazı güçler yaptı” dedi.


Dedi, demesine de kimler olduğunu açıklayamadı bir türlü. Kimdi bu güçler ve neden Fenerbahçe’yi ele geçirmeye çalışıyorlardı? Asıl sorulup yanıt alınması gerekenler bunlardı. Fakat kendisine ne sorulabildi, ne de açıklayabildi bunu. Aziz Yıldırım bildiği ne varsa onları açıklamalıdır. Yoksa söylediklerinin hiçbir inandırıcılığı kalmıyor.


Aziz Yıldırım’ın, oğlunun cenazesine katıldığı Mehmet Ali Aydınlar için söyledikleri ise hiç şık olmadı. Düşünebiliyor musunuz? Bir babanın hayatında yaşayabileceği en zor acıyı yani evlat acısını gören Aydınlar’ın bu durumunu bile kullanmaya çalıştı. Aydınlar’ı zamanında bu köşeden ben de çok eleştirdim ama doğru insan olduğundan asla şüphe etmedim.
Yıldırım’ın özellikle Şenes Erzik için ettiği laflar var ki hiçbiri yenilir yutulur cinsten değil. Bu suçlamalara maruz kalan Erzik sanırım kamuoyuna gerekli açıklamayı yapacaktır. Aksi taktirde bunları kabul etmiş olur. Erzik kendisi hakkındaki iddiaları öyle bir iki cümleyle de geçiştiremez. Bu iş çocuk oyuncağı falan değil. Futbolun içinde bulunan birçok insanın geleceği ile ilgili kararlar alacaksın ve bunu 1-2 cümleyle geçiştireceksin. Bunu kimse yemez!
Şenes Erzik kamu vicdanını tatmin etmelidir. Ya da bu açıklamaları kamuoyuyla paylaşan kişi hakkında gereğini yapmalıdır. Çünkü kendisi UEFA’nın Asbaşkanı olmasının yanında aynı zamanda da Türkiye Futbol Federasyo’nun Onursal Başkanı’dır.

Haberin Devamı


Söylenenlere bakılırsa (ki bunlar Aziz Yıldırım’ın iddialarıdır) o zaman; Türk futbolunun 20-30 yılını dizayn eden Erzik’in bugüne kadar yaptıklarının hiçbir inandırıcılığı kalmaz. Ayrıca bu olanlara çanak tutan kişi olarak anılır. Çünkü sen hem otorite olacaksın hem de bir kulüp başkanının talimatlarını yerine getireceksin. Olacak şey değil! Sayın Erzik, o zaman sormazlar mı adama, “Aziz Yıldırım’ın başka ne talimatlarını yerine getirdin” diye...

Haberin Devamı

Hakem cesur olmalı

Maçlara baktığımızda yine cesaretsiz hakem yönetimleri dikkat çekti. Aynı maç içinde benzer pozisyonlarda bir takıma farklı diğerine farklı kararlar verildi.
Örneğin; Fenerbahçe-Mersin İdmanYurdu maçında yüzüne o meşhur küfrü İngilizce olarak eden Stoch olunca arkasını dönen Hüseyin Göçek, (hakem raporuna yazdığına göre) yine kendisine İngilizce küfreden Ben Yahia’ya kırmızı kartını gösterirken bu defa arkasını dönmedi. Hüseyin Göçek’e “bunun hangisi sensin, kırmızıyı veren mi yoksa devam ettiren mi?” diye sormak gerekmez mi?

Fenerbahçe’den bir oyuncu küfredince devam, Anadolu takımlarından birisi küfredince kırmızı kart. Böyle hakemlik olmaz. Elindeki kısıtlı imkanlarla lig’de tutunmaya çalışan Anadolu takımlarını doğramaya kimsenin hakkı yok.
Bu işin buralara gelmesinin asıl sorumluları bence Merkez Hakem Kurulları’dır. Önce MHK cesaretli olacak ki hakemi de öyle olsun. Bakalım o zaman bir tane üç büyük takım oyuncusu ettiği küfürle sahada kalabiliyor mu?


Hakemlerin cesaretli olmalarını sağlamak zorundasınız. Eğer aksini yaparsanız durum ortada zaten. Hakem hata yapabilir bunu zaten herkes kabul ediyor. Ama eyyam yapanları kimse affetmiyor. Hakemlerin yürekli olanlarına görev verin. Bırakın hakemler özgür olsun ve cesaretle gördüklerini çalsınlar.