Skorer Ulusoy'dan 'ders'

Ulusoy'dan 'ders'

06.12.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Ulusoydan ders

Kadı(yargıç) der ki; "Kollarından tutup çekin. Kimde kalırsa onun olsun"!..Kadınlardan biri reddeder:"Asla... İddiamı geri alıyorum"Kadı, çocuğu ona verir ve "Gerçek ana çocuğuna zarar gelmesi yerine, onu kaybetmeyi göze alandır" der. Sayın Haluk Ulusoy'un Telegol'e yaptığı telefon bağlantısını dinlerken hatırladım bu öyküyü... Yadsınamaz sportif başarıların sahibi eski federasyon başkanı Ulusoy... Hiç istemeden erken emekli olmuş... Gözü arkada kalmış. Futbolumuz "en büyük krizin" tam ortasında. Veriyorlar mikrofonu ona... Federasyonu yerin dibine soksa, yeridir değil mi?Ama hayır... Sayın Ulusoy, tıpkı bebeğin sahibi gerçek "ana" gibi:"Bugün federasyona destek günüdür. En azından futbolumuzun alacağı ceza belli olana kadar, herkes federasyonun arkasında olmalıdır. Mümkün olan en az cezayı alabilmemiz konusunda benim yapabileceğim bir katkı varsa, hazırım".Anlaşılan o ki; Futbol Federasyonu'nun gerçek sahibi hala Haluk Ulusoy'dur. Ya da en azından kendisi öyle hissediyor. Son ihtimal; bir Türk vatandaşı olarak Türk Futbolu'nun yerlerde sürünmesine gönlü el vermiyor.Biz bu hissi anlayabiliyoruz.Önemli olan, sapla samanı karıştıran bazı vatandaşlarımızın idrak edebilmesidir.Sayın Ulusoy'un bu yanıtı aynı zamanda bir ders niteliğindedir; Avrupa'nın gözüne girmek için kendi evlatlarını kendileri yok etmeye çalışanlara. Ve yine bir derstir; bizlere "Terimci, Federasyoncu, Milliyetçi" damgası vuranlara. Hele o, "Gazetecilik", "Etik", "Çağdaşlık" konularında hadlerini aşanlar var ya... Onlar, oturup tekrar okusunlar eski federasyon başkanının sözlerini. Ders gibi. Hani bir öykü vardır. Bir bebeği iki kadın paylaşamamaktadır. İkisi de "Benim bebeğim" iddiasındadır. Sayın Ulusoy'a bir soru:"Tekrar aday olmadığınız için pişman mısınız ?"Yanıt:"İsimlerin çoğu belirlenmiş federasyon kurulu ile çalışmayı istemediğim için çekildim ben"Ne anlıyorsunuz bu cümleden? Hepimizin bildiği bir gerçeğin "ilk ağızdan" tekrarı değil mi?Yani, ülkeyi yöneten veya sırtını onlara dayayan bir "güç", federasyonda çalışması gereken isimleri belirlemiş... Ulusoy'un önüne koymuş. "Ben bunlarla çalışmayı kabul edemem" yanıtı alınca, gidip kabul edecek birini bulmuş.Ulusoy zamanında, siyaseti "göreve" çağıra çağıra bunu hak etmiştik elbet. Lakin, işler ters gittiğinde Federasyon'u kendisi kurdurmamış gibi işin içinden sıyrılan siyasete ne demeli? "Başarısız federasyonlar istifa etmeli"Peki o başarısız federasyonların kurulmasını sağlayan, hatta kurullarını belirleyen "güç"ün sorumlulukları? Bu ülkede güç sahibiyseniz her şeyi yapabilirsiniz... Bir tek bizi aptal yerine koymayın yeter. Bizi aptal yerine koymayın! Trabzonsporlu Lee transfer edildiğinde, onunla ilk röportajı yapan benim. İşin içinde Uzakdoğu'ya fındık ihracatı bağlantıları olduğunu yazan biri olarak, sahadaki "Lee yetersizliğini" hoşgörüyle karşılamışımdır her zaman.2,5 yıldızlık bir futbolcudur Lee. Arada sırada, eğrisi doğrusuna denk gelip soldan birkaç güzel ortası vardır ama öyle ceza sahası içinde ultra çalımlar atmak falan ne haddine. İşte bu Lee, Şükrü Saracoğlu'nda "star" oldu ya... Helal olsun Fenerbahçe'ye!.. 'Yıldız' Lee Bu Pazar "Haluk Ulusoy" ve "Gökdeniz" röportajlarıyla ekranların yıldızı yine Telegol'dü...Maç görüntüleri olmadan sadece muhabbetle saat doldurmak yerine, Serhat kardeşimizin haberciliği ile renklenen Telegol'e hakkını teslim ettikten sonra eleştirimize geçelim:Sevgili Serhat Ulueren kardeşim...Ne güzel Gökdeniz'i kepçelemişsin. Röportajını yapmışsın. Kaymağını yemişsin... Sonraki değerlendirmede Gökdeniz'i koruyacağım diye verdiğin "sigara" ve "içki" örneğine ne gerek vardı?Seyretmeyenlere anlatayım.Röportajın ardından, Gökdeniz'in iki yıl ceza alması gerektiğini savunan sevgili Gökmen'e döndü Ulueren ve "Herkes hata yapar" dedi."Gökmen ağabey sen sigara içiyor musun...""Evet"."Hata olduğunu kabul ediyor musun"Hoppalaaaa... Aristo bile hortlar bu mantıkla!Sevgili Serhat kardeşim... İnsanların yaptığı "yanlış" işlerin derecelendirmesi vardır. Kimisi kabahattir, kimisi suç, kimisi günah. Bazıları Allah ile yapanın arasındadır, bazılarının zararı kişiseldir, bazılarınınki toplumsal. Bazı "yanlışlar" da görelidir. Yapıldığı yere ve koşula göre değerlendirilir. Gökdeniz'inki hem kamu vicdanında hem futbolun yönetmeliklerinde ceza gerektirir.Nereden çıktı "Sigara içtin, hata yaptın. Var mı senin Gökdeniz'den farkın" lafı şimdi?Hele içki... Tam da gündemdeki konu. Yoksa bazı odaklara mesaj mı atmak maksadın? Araya "günah" falan gibi laflar sokarsan, sormazlar mı sana; "Nedir senin referansın"?..Lütfen ekran megolomanisine kapılmayalım Serhatcığım.Hakim olduğumuz konularda, bilgimiz elverdiğince konuşalım. Kimse senden sosyolojik çözümlemeler, psikolojik analizler, yeni toplumsal reçeteler beklemiyor. Haberlerini izliyor. O yetiyor. Biraz da yorum... Helal olsun...Lakin, ekran acaip bir ortam. Doğrular bomba gibi patlıyor, en ufak saçmalık onca emeğin önüne geçiyor. "Sigara içmek" ile "bahis şikesi yapmayı" birbirine karıştırdığında, biraz önceki güzel işten şüphe duymaya başlıyor insanlar. Televizyondaki "kifayetsiz muhteris" kontenjanı dolu... Lütfen aynı işlere soyunmayalım. eguven@milliyet.com.tr Kabahat, suç ve günah