Skorer Yıldırım döner mi?

Yıldırım döner mi?

30.05.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Yıldırım döner mi

Bunları Fenerbahçe Başkanı söyledi. Herhangi birisi değil. Herhangi bir Fenerbahçe Başkanı da değil. Belki modern zamanların taraftarca en çok sevilen başkanı. Gücüyle grupları zayıflatan, kulübü basına kesin olarak kapatan, tam bir iktidar sağlayan sorgulanmaz iktidar, bunları söyleyen. Bu açık, net ve tartışmasız ifadelerden dönüş olmaz. Dönerse artık Aziz Yıldırım, Aziz Yıldırım olmaz. O yüzden bu konuyu tartışmak dahi anormal.Yıldırım, Fenerbahçe'de büyük bir güç olarak kalmaya devam etmek isteyebilir. Fenerbahçe'den 100. yılında uzaklaşmak da istemeyebilir. Bu beklenen bir durum. Ama başkanlığı devam ettirmesi... Bugün onu yeniden göreve çağıranlar dahil herkes o zaman durup düşünecektir. Yıldırım ne yaptı? Neyin peşindeydi? Ve bizden saklanan nedir?Bir Fenerbahçe başkanı yukarıda hatırlattıklarımızı tüm kamuoyuna açıkladıktan sonra "Döndüm" diyebilir mi? Yani ağzından böyle bir şey çıkabilir mi demiyorum. Bu hakkı kendinde görebilir mi? Başkanlık böylesine kesin bir iktidara izin verse de, böyle bencil bir tavra izin verebilir mi? Hayır! Yıldırım göreve dönerse bu kez onu daha ağır bir sorumluluk bekliyor. Neden bırakma kararı aldığını açıklamak zorunda kalacaktır. Çünkü o gün açıkladığı nedenler bugün de ortada duruyor. Onun üzerinden Fenerbahçe'ye zarar verildiği fikrindeyse eğer, göreve döndüğünde bunun azalmayacağını, hatta daha da artacağını da biliyor olmalı. Bu manevra sonrası diğerleri onu artık daha çok sevmeyecek. Üstüne üstlük camia içinde de artık geçmişte olduğu gibi kesin bir konsensüs desteği olmayacak. Bu manevra ona olan desteği azaltacak. Tek çıkış yolu eğer başka bir sebep varsa onu açıklamak olacak. Yani bir yerden bırak mesajı geldiği dedikoduları doğruysa bunu açıklama zorunluluğu doğacak. İşte bu yüzden Aziz Yıldırım'ın döneceği tartışmaları yersizdir. Çünkü Aziz Yıldırım hakkında ne düşünürseniz düşünün çok akıllı bir adamdır. Ve bir liderin nasıl davranması gerektiğini çok iyi bilir. Dönüşün onu her şeyden fazla yıpratacağını da! "Bu sefer 2001'den farklı. Kararımdan dönmeyeceğim." Aziz Yıldırım bunu birisiyle dertleşirken, bir arkadaşına dert yanarken, fikir danışırken, sıkıntıyla ve bir anlık yılmışlıkla söylemedi. Bu saati belirlenmiş bir basın toplantısında bizzat kendi ağzıyla deklare edildi. Ve ekledi "Bu bir anda verilmiş bir karar değil. 4 gün düşündüm". 2-2-2-2 Terim'in uygulatmayı düşündüğü yeni diziliş versiyonu kafa karıştırmış belli ki. Fatih Terim bir açıklama yapmak ve aslında 4'lü savunmayla oynadıklarını belirtmek ihtiyacı duydu. Terim'in bahsettiği diziliş bir 4-4-2 versiyonu. Klasik versiyondan farkı kanatları 3-5-2 gibi kullanması. Yani savunma kanatları ne kadar savunmacıysa o kadar orta saha ve hücum oyuncusu. 3-5-2'den farkı ise geride sabit bir libero kullanmak yerine çapalardan birini gerektiğinde savunmacı gibi kullanması. Fenerbahçe örneğinden düşünürsek: Aurelio, Ümit akına çıktığında savunmanın bir parçası olur. Bütün sezon boyunca olduğu gibi. Amaç da her yerde rakipten daha kalabalık olmak. Ama tabi bu oyun daha sağlam savunma göbekleri gerektiriyor. Ve tabii iki yönü ve ciğerleri kuvvetli savunma kanatları... Tam bir birliktelikle Tuncay'a karşı çıktık "Hindi"li tezahüratı için. Bir futbolcu hata yapmış, özür dilemişti ve onun hakkında söylemediğimizi bırakmadık. Ben şimdi ondan kendi adıma özür diliyorum. Bizzat Galatasaray Kulübü'nün resmi ürünlerini gördükten sonra. Yani "Hindi"li tişörtleri!Nobre'nin Rize'de elle attığı gol ve Samsun'da kendini yere atıp hem Kerem'i, hem Samsun'u, hem de Serdar Tatlı'yı tarumar edişi sonrası da Brezilyalı'yı patakladık hep birlikte. Şimdi kendi adıma, demediğimi bırakmadığım Nobre'den de özür diliyorum. Beşiktaş'ın ona 6 milyon dolar değer görmesi nedeniyle. Bir oyuncunun bir anlık adrenalin patlamasıyla söylediği bir tezahürat eğer bir tişörte basılabiliyorsa o zaman neden karşı çıktık ki! Ve eğer bir futbolcuya sahtekâr diyebiliyorsak nasıl onu transfer edebiliriz. Nobre ve hindi Şahane bir film. Ligin son 16 dakikasındaki tüm dramatik anlar var. Ayhan'ın korku endişe ve umut dolu bakışları. Hasan'ın gözyaşları, Mondi'ni duası. Diğer tarafta Tuncay'ın yıkılışı, Daum bitişi, Appiah'ın haykırışı. Galatasaray tarihinin en inanılmaz şampiyonluk öyküsü Lig TV kameralarından alınan onca görüntüyle bir DVD'ye dönüştürülmüş. Hemen maçın ertesi günü yönetim Digitürk'le anlaşmış montaja girmişler ve 3 günde piyasa sürülmüş bu muhteşem belgesel. Şahane bir müzikle renklenmiş ama aktüel ses, spiker anlatımları da unutulmamış. Lig tarihinin en harika finali ölümsüzleştirilmiş. Tüm müzik marketlerde... Yok. Çünkü kimsenin aklına gelmedi bu filmi yapmak. Tıpkı UEFA Şampiyonluğu'nun kullanılamadığı gibi bu da kullanılamadı. Hiç aramayın. Harika bir film 16 dakika Öyle bir noktadayız ki, Tümer'in askerlik sorununu halleden kulüp onunla sözleşme imzalayacak. Dikkatinizi çekerim sürekli kullanılan tamlama "Tümer'in askerlik sorunu". Bir futbolcunun askerliği kolayca "sorun" olarak ele alınabiliyor. Ama bir yazar (Perihan Mağden, Yıldırım Türker) çıkıp vicdani ret bir haktır dediğinde mahkemelere düşüyor. Sebep halkı askerlikten soğutmak.Sayfalara demeçler verip, kulüp yöneticilerini "Askerliğimi halledene giderim" açık artırmasına çıkarmak mı insanları vatani görevden soğutur, yoksa bir çok ülkede anayasal hak olarak tanımlanmış vicdani reddi tartışmak mı?Bu ülke gittikçe garipleşiyor. Askerlik ve asker üzerine milyon defa düşünmeden bir kelime edilemeyen bu topraklarda, bir futbolcunun askerlik durumu sorun olabiliyor. Bakalım kim halledecek de, Tümer o kulübe gidecek diye düpedüz açık artırma başlıyor. Gelin çıkın şu futbolun içinden. mdemirkol@milliyet.com.tr Tümer'in askerlik "sorunu"