Gündem Soma davası: Tutuklu tekniker ifade verdi

Soma davası: Tutuklu tekniker ifade verdi

17.04.2015 - 13:20 | Son Güncellenme:

Soma'da 301 işçinin ölümüyle sonuçlanan facianın Akhisar'da görülen dördüncü duruşması... Tutuklu sanıkların dilinde yine aynı isim vardı: Başmühendis Mehmet Efe. Mehmet Efe facia sırasında yaralı arkadaşlarına yardım ederken hayatını kaybetmişti. Bugün ifade veren tutuklu tekniker Mehmet Ali Günay Çelik de sık sık Mehmet Efe'yi suçlayarak atıfta bulununca salondan tepki sesleri yükseldi. Şehit yakınları 'Mehmet Efe ölmeseydi ne yapacaktınız' diye bağırdı.

Soma davası: Tutuklu tekniker ifade verdi

Manisa’nın Soma İlçesi’nde 301 madencinin hayatını kaybettiği faciayla ilgili 8’i tutuklu 45 sanıklı Akhisar’da görülen davanın dördüncü oturumunda emniyet teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik, ifade verdi. Diğer ifade veren sanıklar gibi, madende hayatını kaybeden Başmühendis Mehmet Efe’ye ifadesinde sık sıkı atıfta bulunup onun talimatıyla görev yaptığını anlatan Çelik, şunları söyledi:

Haberin Devamı

"Vahim olayda hayatını kaybeden 301 kişiye Allah’tan rahmet diliyorum. Ben 15 yıldır bu şirkette çalışıyorum ve emniyet teknikeriyim. Emniyet birimi Mehmet Efe’ye bağlı olarak 13 maden mühendisi ile 6 teknisyenden oluşur. Ayrıca 75 de usta vardır. Ocak genelinde Mehmet Efe’nin verdiği talimatları, emniyet kurallarını takip ederiz. Kül basma, ayak yapma, kül verme, baraj yapmak, havalandırma kapısı açmak, soğutma işlerini yaparız. Ayrıca yapılacak işin tarifini ve takibini de yine işçilerin yanında yaparım. Bütün işçi arkadaşlarımız nerede ne yapacaklarını bilen kişilerdi. Ocaklarda iki tür yangın vardır. Göçükten gelen yangın ve açık olan galerideki yangın. Bir yerde yangın tespit edildiğinde ilk olarak kül basılır. Ardından borulardan gelen sularla soğutma çalışmaları yapılır. Bir yangın çıktığında oradaki işçiler emniyetli bölgeye alınır. Kül basılır ve barajlama yapılır. Bu bazen 4 ay sürer. Ocağın o bölümü kapalı kalır. Ardından yangın sönünce de yeniden üretime geçilir."

Haberin Devamı

BU GÖRÜNTÜLER AYLAR SONRA YAYINLANDI

SENSÖR DEĞERLERİNE BAŞMÜHENDİS BAKAR

Bu sırada mahkeme başkanı Aytaç Ballı’nın, sensörler ve sensör değerlerindeki farklarıyla ilgili sorusuna yanıt veren Mehmet Ali Günay Çelik, "Bilirkişinin bu yöndeki raporuna itiraz ediyorum. Kabul etmiyorum. Ekip olarak yangın konusunda çok hassastık" dedi. Hakimin defterler arasındaki uyumsuzlukla ilgili sorusuna ise Çelik, "S panosunun bulunduğu bölgede sabit emniyet vardiya amiri vardı. Vardiya amirleri tertip verir. Aynı bölgeye aynı kişiler gider. O gün vardiya amiri Hüseyin Demir vardı. Sensör değerlerini başmühendis Mehmet Efe değerlendirir. Ben bakmam. Ocak içerisindeki sensör değerlerini vardiya amirleri kendi defterlerinde kayıt altına alır. Benim üzerimde seyyar alet vardır. O sinyal verirse müdahale ederim. Ayrıca ocak içerisinde geçtiğim yerlerde sabit sensörlerle karşılaştırırım. Eğer fark varsa. O sensörün değiştirilmesini sağlarım. Ben defter ve sabit sensörlere arasındaki farklar için defterlere bakmadım" dedi.

Haberin Devamı

HER BARAJIN ÖNÜNDE SENSÖR VARDI

"Sensör değerleri arasında fark olduğu zaman üretim durur muydu?" yönündeki soruya ise Çelik, şu yanıtı erdi:

"Emniyet görevlisi kim ise o bölgede o karara verir. Sensör değerleri arasında saatlerce süren farkları ben görmedim. Mehmet Efe bunları görmezden gelmedi. Ama bana da bir şey söylemedi. 140 panosunda ise sürekli dinamit atımları vardı. Ayağın arkasında oluşan gazlar kömür alındığı sırada ocağa geliyordu. Problem oradan kaynaklanıyordu. Bununla ilgili değerlendirme yaptık. S panosunda değer yükselmesiyle ilgili değerlendirme yapılmadı. Sensör sayılarının eksik olduğu söyleniyor ama neden yetersiz olduğu belirtilmemiş. Her barajın önünde sensör var. İlerleme bacalarında da sensör var. Sensör kalibrasyonlarını ise Harun Yıldırım yapardı. Monoksit oksijen kalibrasyonunu bizi yapardık. Bir sonraki vardiyaya hazırlanırdı. S panosundaki sıcaklığın nedeni ise, orası dar biri alandı. Orada makinayla üretim yapılmıyordu. İşçi gücüylü üretim yapılıyordu. Burada hava sirkülasyonu onun için azdı. Ayrıca sıcaklıklar motorlardan dolayı fazlaydı. Ancak bu da oranın yer yapısından dolayı normal biri durumdu."

Haberin Devamı

RİSKİ GÖZE ALIP ARKADAŞLARIMIZI ÇIKARDIK

Kaza gününü de anlatan Mehmet Ali Günay Çelik, şunları söyledi:

"O gün vardiya başlangıcında tedbirlerimizi yaptık. S panosuna girdim çıktım. Revire gittim. Ardından da yukarı çıktım. Bu sırada beni Olcay Ersini aradı. Duman geldiğini ve benim gelmemi istedi. Bu kez diğer telefon çaldı ve başka bir işçi, tabandan kömür aldıkları sırada duman geldiğini gördükleri için kaçtıklarını anlattı. Ben de hemen yeraltına indim. Nefeslikten duman geliyordu ama yoğun değildi. Sadece kablo ve bant kokusu vardı. Biraz ilerlediğim zaman yangının olduğu alana yaklaştım. Üstü gri alt tarafı ise siyah olan biri duman vardı. Duman burada türbüle oluyordu. Sıcaklık da insanın yüzüne vuruyordu. Ben böyle olduğunu bilmiyordum. Yeraltındaki durumu tahmin etmedim. Duman ve sıcaklık vardı ama alevleri görmedim. Yoğun dumandan ilerleyemeyeceğimi anladım ve geri çıktım. Ancak 5’inci gün bilirkişilerin gidemediği yere gittim. Buralarda yangın yoktu. Tüm ülkenin gözü buradaydı ve yukarıdaki sayı ile elimizdeki cesetler tutmuyordu. Bakmadığımız bir tek yangınının çıktığı yer kalmıştı. Bizler de tüm riski göze alıp oradaki arkadaşlarımızı çıkardık."

Haberin Devamı

BEN YANGINI GÖRMEDİM

Hakiminin iki bilirkişi heyetinin de bu bölgede yangın olduğunu rapor ettiğini sorması üzerine, "Ben yangın görmedim. Ayrıca yangın çıkan alanda tavan çökmüştü ama yerlerde sorun yoktu. Bilirkişiler metan gazı yangınından dolayı gidememiş olabilirler. Çünkü başka bir gerekçe yoktu. Yangın o bölgede kalmamıştı" dedi.

Mehmet Ali Günay Çelik, ifadesinde sık sık aksaklıklardan sorumlu olduğunu söylediği Mehmet Efe’ye, giden hiçbir sorunun geri dönmediğini, eksikliklerini yapıldığını da anlattı. Bu sırada arkada oturan işçi yakınları, "Mehmet Efe ölmeseydi ne yapacaktınız?" dedi. Hakiminin dinamit patlatma kayıt defterinin olmadığı sorması üzerine ise, yine işçi yakınları, "Mehmet Efe’dedir o defter" dedi.

Mahkeme başkanı Aytaç Ballı, duruşmaya devam etmek üzere 10 dakika ara verdi.

Soma davası: Tutuklu tekniker ifade verdi

’YALAN’ İFADE İSYANI

Manisa’nın Soma İlçesi’nde 301 madencinin hayatını kaybettiği faciayla ilgili 8’i tutuklu 45 sanıklı Akhisar’da görülen davanın dördüncü oturumunda iş güvenliği uzmanı olan ve aynı zamanda da vardiya amirliği yapan Yasin Kurnaz’ın da ifadesi alındı. Kendilerinden sorumlu olan başmühendis Mehmet Efe olduğu için sık sık onun adını geçirmek zorunda kaldıklarını anlatan Kurnaz şunları söyledi:

"Amirlerimin verdiği görevleri takip ederim. Birinci vardiya amiriyim. Olay sırasında da madende değildim. Öncesinde de 3 gün izinliydim. Olaydan sonra madene geldim ve 4 gün kurtarma çalışmalarında görev aldım. Ben vardiya içerisinde gaz ölçümü yapardım, ama tüm vardiyadaki ocak içerisindeki genel ortalamayı bilmem. Zaten yukarıda da bir odam olmadığı için bilgisayar kayıtlarından bunları göremem. Ben işçilerle birlikte madene girer onlarla çıkarım. Gaz konusunda emniyet nezaretçileri bazen de kendileri ölçüm yaparlar ve bulundukları yerdeki gazın durumuna göre karar verirler. Hepsi bana gelmezdi. Ayrıca, madende, emniyet nezaretçisi, iş güvenliği uzmanı ile dinamit nezaretçileri de olurdu. Atılan her dinamit kayda alınırdı. Bunlar depodan toplu düşümlerini yapılması için deftere yazılırdı. Ayrıca her atılan dinamiti de dinamit nezaretçileri yazardı. Bunların kayıtları var ve bunları avukatlarım savunmamızda sizlere yazılı olarak da ulaştıracaklar."

Emniyet nezaretçilerinin üzerine düşeni yaptığını, hava gitmediği zaman ya da duman görüldüğünde acil çıkış tabelaların ocak içerisinde bulunduğunu, ayrıca işçilerin acil telefonlarından 1111 ve 1123 numaralarını aradıklarını da söyleyen Yasin Kurnaz, ifadesini şöyle sürdürdü:

"Kaza olan vardiya benim değil. İşçilere gelip sorarlarsa, iki ya da üç tanesi hariç hepsi iş güvenliği uzmanlarının emniyet görevini yerine getirdiklerini söyler. Bunlar göz ardı edilmemeli. Benim vardiyam hakkında kötü ya da olumsuz konuşacaklarını sanmıyorum. Sensörlerdeki eksik neye göre ben bilmiyorum. Mehmet Efe bizim sorumlumuzdu. Her şeyi ona sorardık. Elbette onun adını söyleyeceğiz. Ben sıcaklık sensörünün yerini bilmiyorum. Nasıl çalışır neye göre kayıt yapar bilmiyorum. Onu üst yöneticilerimiz bilir. Ancak bazı yerlerde işçiler efor sarf ettikleri için sıcaklık fazla olabiliyordu. Ama şu da var. Gereğinden fazla hava verildiği zaman yangın çıkma durumu da vardı. Bunun için kararında hava vermek lazımdı."

Maskeler konusunda ise kendi maskesinin ve diğerlerinin 6 ayda bir kontrol edildiğini ifade eden Kurnaz, bu konuda ’yalan’ ifade verenlerin olduğunu, bir işçinin hiç yeraltına inmediği halde, kendi maskesine 7 yıldır bakım yapılmadığını ileri sürdüğünü anlattı. Bu ifade sonrasında salonu dolduran işçi yakınları, "Onun için mi bizim çocuklarımız öldü? Oynuyorlardı herhalde" sözleriyle tepkilerini gösterdi.

"HİÇ GÖRMEDİĞİM BİR ŞEYLE İLGİLİ BENİ KUSURLU YAZDILAR"

Maden ocağında genel bir tatbikatın yapılmadığını, ancak işçilerin acil durumlarda ne yapacaklarını bildiklerini de öne süren Yasin Kurnaz, "Yüzlerce malzeme var. İş güvenliği uzmanları bunlarını hepsini bilmez. Ben üzerime düşeni yaparım. Diğer 8 iş güvenliği uzmanı da onları yapardı. Ben klasik ayaklardaki çelik tahkimat direklerini sarma ve sökümü konusunda risk analizleri yaptım. Bunları da eksiksiz yaptım. Hayatımda hiç görmediğim bir şeyle ilgili beni kusurlu yazdılar. Bu çok mantıklı değil. Ben her şeyden sorumlu olacaksam diğer birimlere ne gerek var? Burada işin ucunda ya ölüm var ya da hapse girmek. Bunu kimse göze almaz. Eksiklikleri görmezden gelemez" dedi.

Yasin Kurnaz’ın ifadesinin ardından mahkeme başkanı ara verdi. Bu sırada işçi yakınları, "Bilseydiniz zaten hiçbirimiz burada olmazdık" diye bağırdı.

ÖLEN BAŞMÜHENDİSİN BABASI: ÇAKALLARIN DANSINI İZLİYORUZ

Sanıkların ifadelerinde sık sık suçladıkları olayda hayatını kaybeden başmühendis Mehmet Efe’nin babası Resul Efe, tepkisini duruşma çıkışında gösterdi. Resul Efe, "Üzerinde Akın bey var, Ramazan Doğru var, yönetim kurulu başkanı Can Gürkan var. Bunlardan aldığı emirle ve eline verilen imkanlar dahilinde görev yaptığını tahmin ediyorum. Kararlarının arkasında durduğuna inanıyorum. Ama şu an içeride bahsedilen suçların yüzde 90’ı Mehmet Efe’ye gidiyor. Ama ne kadar suçlu veya neyi ne kadar kim nasıl emir aldı, yaptı bunu tespit etmeyi biz de istiyoruz" dedi.

Mehmet Efe’nin babası olarak bu olayın sonuçlanmasını kendisinin de istediğini kaydeden Resul Efe, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama şu an baktığınızda şu an içeride bütün her şeyin suçu alt birimdeki kişide. Sanki bir kişi idare ediyor. Sanki tek kişi çalışıyor içeride. Her şey onun üzerinde düğümleniyor. Akın bey ’normal’ diyor, ’her şeyi biliyorum çok tecrübem var’ diyor. Çok böbürleniyor, koltuk düşkünü olduğunu çok iyi biliyorum. Ocak müdürü olduktan sonra ocağa inmeyen birisi. Nasıl oluyor da işletme bu şekilde çalışıyor? Her şeyden haberi var. Akın bey bu ocağın azraili. Ondan sonra Adalı bu ocağın azraili. Adalı’yı gördüğü zaman işçiler şakır şakır titriyor, ben bunu kendi oğlumdan da duydum. Üzerlerine baskı yapıldığını, üretim zorlamasının olduğunu, Ciner grubunun burayı nasıl bıraktığını raporlar tenzi ediyor. Ama sanki Soma Kömürleri A.Ş.’nin elinde sihirli bir değnek var, her şeyi halledebilecek, güvenliği sağlayabilecek bir konumda. Her şeyi Mehmet Efe biliyor. Ocağı o yönetmiş, başka hiç kimse yetkili değil. Kendisini savunamadığı için ölünün üzerine bas geç. Çakalların dansını izliyoruz. Çakalların ortasında bir kuzu, herkes kuzuya nasıl pay edeceğini hesaplıyor."


MADENCİ DEDESİYLE AYNI KADERİ PAYLAŞTI

Manisa’nın Soma ilçesindeki kömür işletmesinde başmühendis olarak çalışan Mehmet Efe, ismini aldığı dedesinden 47 yıl sonra tıpkı onun gibi bir maden kazasında yaşamını yitirdi. Balıkesir’in Savaştepe ilçesinde doğup büyüyen Mehmet Efe, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümünden mezun olduktan sonra yaklaşık 5 yıl önce facianın yaşandığı Soma’daki maden ocağında işe başladı. İş güvenliği konusunda eğitimli olan Efe, mesai arkadaşlarının anlattığına göre, facianın yaşanmasının ardından birkaç dakika içinde tüpünü takarak madene indi. Birkaç saat içeride kalan ve çok sayıda arkadaşını kurtaran Efe, çıkıp bir süre dinlendikten sonra aynı gün saat 23.30 civarında tekrar maden ocağına indi ancak hayatını kaybetti. Efe’nin 2011’de evlendiği ve ismini aldığı dedesinin de 1967’de ilçedeki başka bir madende yaşanan kazada öldüğü öğrenildi