Arkeoloji Doğa harikalarının ortasındaki kent: Herakleia

Doğa harikalarının ortasındaki kent: Herakleia

21.02.2022 - 09:05 | Son Güncellenme:

Herakleia Antik Kenti, Antik Dönem’de kutsal kabul edilen Latmos Dağı ile dolunayın en güzel yansıdığı yerlerden biri olan Bafa Gölü’ne komşu...

Doğa harikalarının ortasındaki kent: Herakleia

Doç. Dr. Zeliha Gider Büyüközer - Herakleia Kazısı Bilimsel Danışmanı | zgider@gmail.com

Haberin Devamı

 

Herakleia Antik Kenti, Muğla’nın Milas ilçesi Kapıkırı Mahallesi sınırlarında yer alır. Latmos (Beşparmak) Dağı’nın güneybatı eteklerinde, Bafa Gölü’nün kuzeydoğu kıyısında, Erken Helenistik Dönem’de kurulmuş bir Karia kentidir. Herakleia’nın kurulduğu yerde Antik Dönem’de kutsal kabul edilen, olağanüstü jeolojik oluşumlarıyla adeta bir “kaya deryası” olarak nitelendirilen Latmos Dağı ile bir zamanlar körfez olan ve Menderes Nehri’nin taşıdığı alüvyonlarla göle dönüşen Bafa Gölü gibi iki doğa harikası yer alır. Latmos Dağı’nda ilk yerleşim izleri M.Ö 6. bine kadar gidiyor. A. Peschlow-Bindokat tarafından bölgede yapılan yüzey araştırmalarında bulunan kaya resimleri, betim dili ve sembolik içeriği bakımından benzersizdir. Anadolu’nun yerli halkı olan Karlar, M.Ö. 1. binde Latmos kentiyle birlikte bölgede yerleşik yaşama geçmişlerdir. M.Ö. 4. yüzyılın sonlarında İskender’in komutanlarından Pleistarkhos, Herakleia’yı kurarak Latmosluları bu kente yerleşmeye zorlamıştır. Günümüzde Kapıkırı köyü ile iç içe geçmiş durumda olan Herakleia, birbirini dik kesen cadde ve sokaklardan oluşan “Hippodamik” kent planına sahiptir. Agora (ticari, resmi, adli ve dini fonksiyonları olan açık alan, pazar yeri) kentin merkezini oluşturur ve diğer kamu yapıları da agoranın etrafında toplanmıştır. M.Ö. 3. yüzyılda, denize hâkim bir tepe üzerine inşa edilen Athena Tapınağı, sırtını denize, yüzünü Latmos Dağı’nın zirvesine dönmüştür. Kentin ikinci önemli kutsal alanı, efsanevi kurucu Endymion’a adanan tapınaktır. Bunlar haricinde, agoranın doğusundaki meclis binası, hamam-palaestra kompleksi, kentin kuzeydoğusundaki yamaca yaslandırılmış olan tiyatro ve kentin ana girişini oluşturan Liman Kapısı, görülmesi gereken önemli yapılardandır. M.Ö. 7. yüzyıldan itibaren Sina Yarımadası’ndan kaçan Hristiyanlar, oldukça korunaklı olan Latmos Dağı’na yerleşmişler ve burada büyük manastır kompleksleri inşa etmişlerdir. Herakleia’nın güneyindeki burun üzerinde yer alan Göl Kalesi, Kapıkırı Adası’ndaki manastır kompleksi ve Bafa Gölü içinde kalan bazilika, kentteki Bizans Dönemi inşa faaliyetlerini gösterir. 13. yüzyılın ortalarında Milas’ta Menteşe Beyliği’nin kurulmasıyla, kentteki siyasi hakimiyet değişmiş ve Hristiyanlar bölgeyi terk etmek zorunda kalmıştır. 18. yüzyılda yerleşik hayata geçen Türk göçerler, kentin üzerine Kapıkırı köyünü kurmuştur.

Haberin Devamı

Doğa harikalarının ortasındaki kent: Herakleia

Haberin Devamı

Kazı çalışmaları

12 Ağustos 2021’de Herakleia’da korumaya yönelik kazı ve konservasyon çalışmalarına başlandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Muğla Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı ile Milas İMİ Koleji tarafından desteklenen bu çalışmalar Milas Müze Müdürlüğü başkanlığında yapıldı. Yaklaşık beş ay süren kazılarda çok önemli arkeolojik verilere ve buluntulara ulaşıldı.

Endymion ile Selene’nin aşkı

Herakleia’nın bulunduğu coğrafya, Antik Dönem’de çoban Endymion ile ay tanrıçası Selene aşkının yaşandığı yerdir. Bu nedenle Selene, Latmos Dağı’na aşkla dokunur, ışıltısıyla Bafa Gölü’nü gümüş bir tepsi gibi parlatır. Günümüzde dolunayın en güzel yansıdığı yerlerden birinin Bafa Gölü olmasının sebebi de işte bu aşk hikayesidir.