Arkeoloji “İKİ CİHÂN ÂRESİİNDE” TARİHİ TAŞLA DOKUMAK

“İKİ CİHÂN ÂRESİİNDE” TARİHİ TAŞLA DOKUMAK

24.10.2022 - 01:00 | Son Güncellenme:

Yaklaşık 2300 yıl önce Fırat Nehri’nin kıyısında kurulan Zeugma, adının hakkını vererek medeniyetlerin “geçiş” noktası oldu. Makedon, Yunan, Sami, Roma gibi farklı kültürlerden izler taşıyan Zeugma, başta Çingene Kızı olmak üzere taşlarla tek tek örülen muhteşem mozaikleriyle ünlü bir kent olmakla kalmayıp kendisi de bir kültürler mozaiğine dönüştü.

“İKİ CİHÂN ÂRESİİNDE” TARİHİ TAŞLA DOKUMAK

Görkem Evci | gorkem.evci@milliyet.com.tr- “Çalabım bir şâr yaratmış İki cihân âresinde”

Haberin Devamı

14-15. yüzyıllarda yaşamış olan Hacı Bayram Veli, şiirinde “tanrının iki dünyanın arasında yarattığı bir şehirden” bahsediyor. Cemal Kafadar, hem fiziksel hem kültürel olarak İslam ve Bizans coğrafyası arasındaki bir uç mevkiinden doğan, kendisini hem Doğu Roma İmparatorluğu’nun vârisi hem de İslâm dünyasının önderi olarak gören Osmanlı İmparatorluğu’nun doğuşunu anlattığı kitabına, bu dizelerden ilhamla “İki Cihân Âresinde” ismini vermişti. Fırat’ın kıyısında bir Roma kenti olan, medeniyetlerin geçiş noktasında konumlanmış, farklı kültürlerin bir arada bulunduğu Zeugma için de bundan daha iyi bir “yer tarifi” olamaz. Öyleyse “İlhamını Hacı Bayram’dan aldım / Çaldımsa da mîrî malı çaldım” diyerek girelim söze: I. Seleukos Nikator bir kent kurmuş iki dünya arasında... Bugün Gaziantep’in Nizip ilçesi sınırlarında, Fırat Nehri’nin kıyısında yer alan “Zeugma” diye bildiğimiz kent, aslında M.Ö. 300 civarında Büyük İskender’in Makedon komutanı, Seleukos İmparatorluğu’nun kurucusu I. Seleukos tarafından nehrin iki yakasında karşılıklı iki kent olarak kurulur. Bu kentlere Seleukos ve eşi Apama’nın isimleri verilir: Fırat’ın batısında yer alan, bugün kalıntılarını görebildiğimiz Seleukeia ve Fırat’ın doğusunda yer alan, tamamı ile baraj gölünün suları altında kalan Apamea. Kentin konumunu, işlevini, anlamını çok iyi yansıtan, Eski Yunancada “geçit” anlamına gelen “Zeugma” ismi ise daha sonraki dönemlerde kullanılmaya başlar. Yalnızca mozaikleriyle ünlü bir kent olmakla kalmayıp kendisi de bir kültürler mozaiğine dönüşen Zeugma’nın, Makedon asıllı Seleukos ile Pers asıllı Apama’nın adına kurulan iki kentten oluşması da kaderin kentin tarihine sembolik bir dokunuşudur belki de.

Haberin Devamı

“İKİ CİHÂN ÂRESİİNDE” TARİHİ TAŞLA DOKUMAK

Farklı uygarlıklar

Zeugma; Ermeni Kralı Tigranes, Kommagene Krallığı ve M.S. 17 yılında ise en zengin dönemini yaşayacağı Roma İmparatorluğu yönetimi altına girer. Zeugma’dan geçen her medeniyet, tabii olarak, burada bir iz bırakmıştır. Örneğin, Nemrut Dağı’nda yaptırdığı heykellerle bilinen Kommagene Kralı I. Antiokhos Theos’un, Zeugma’da da kendisi tarafından “sentezlenmiş” din anlayışını yansıtan bir kutsal alan inşa ettirdiği biliniyor. Zeugma Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Kutalmış Görkay’ın belirttiği gibi Zeugma, Romalılar ile Fırat’ın öte yakasındaki ezeli düşmanları, bir Pers hanedanı olan Partlar arasında diplomatik görüşmelere, barış toplantılarına da ev sahipliği yapan bir kent. İki dünyanın ortasında, Romalıların düşmanlarına gücünü, zenginliğini göstermek istediği bir sınır kenti... Görkay, Zeugma’nın sakinlerinin çoğunluğunun ise bu topraklarda yaşamış Sami kökenli insanlardan oluştuğunu belirtiyor: “Hellenistik Dönem’de buraya yerleştirilen Makedonlar ve Yunanların baskın kültürlerinden etkilenip değişime uğradıysalar da kendilerine özgü yanlarını tamamen yitirmemişlerdir. Bugün onların izlerini antik kentin mezarlıklarında karşımıza çıkan Sami kökenli şahıs isimlerinden ve özellikle kadınların mezarlarına dikilmiş portre stelleri ile heykellerinde vurgulanan giyim kuşam kültürlerinden anlıyoruz.” Kutalmış Görkay, kentte bulunan Roma askerî lejyonunun, inşaat alanında uzman olması nedeniyle kentin Roma kenti kimliği kazanmasında önemli bir rolü olduğunu da vurguluyor. Zeugma, askerî açıdan önemli olduğu kadar ticarî açıdan da öne çıkıyor. Hem doğudan batıya, hem de kuzeyden güneye giden ticaret yollarında önemli bir “geçit” olan kent, M.S. 2. yüzyılda en zengin dönemini yaşıyor. M.S. 250’li yılların başında ise Sasanilerin saldırısı Zeugma’da büyük bir tahribat yaratıyor. Bu tarihten sonra da kentte yerleşim M.S. 11. yüzyıla kadar devam etse de kent eski görkemine asla kavuşamıyor. Toprağın altında uzun bir uykuya dalan Zeugma ancak 20. yüzyılda yeniden keşfediliyor. Zeugma’nın bazı kısımları, Birecik Barajı’nın inşa edilmesi ile sular altında kalacağından 1990’lı yıllarda başlatılan kurtarma kazıları ile de bölgede birçok mozaik, duvar resmi ve buluntuya ulaşılıyor. Kazılar, bugün de kentin su altında kalmayan bölümlerinde devam ediyor.

Haberin Devamı

“İKİ CİHÂN ÂRESİİNDE” TARİHİ TAŞLA DOKUMAK

Haberin Devamı

Zeugma Mozaik Müzesi

Haberin Devamı

Zeugma, Roma villalarının tabanlarını süsleyen muhteşem mozaikleriyle öne çıkıyor. Ev sahiplerinin zenginliklerini, kültürel düzeylerini göstermek için çok kullanışlı birer araç olan mozaiklerde geometrik desenler görülebildiği gibi mitolojiden ya da tiyatro oyunlarından sahneler de bulunabiliyor. Mitolojik anlatılardan ya da tiyatro oyunlarından sahnelerin tasvir edildiği mozaikler, genellikle bulundukları odaların işlevleriyle paralel hikâyeler anlatıyor. Yatak odalarında aşk ve evlilik temalı hikâyelerin kahramanları, avlularda suyla ilgili konular, misafir odalarında ise yemek sonrası düzenlenen çeşitli eğlenceler ya da tiyatro oyunlarından seçilmiş sahneler görülüyor. Zeugma’dan çıkarılan mozaikler Gaziantep’teki Zeugma Mozaik Müzesi’nde sergileniyor. Zeugma denildiğinde akla gelen ilk mozaik şüphesiz dünyaca ünlü “Çingene Kızı”. Aslında büyük bir mozaiğin bordür frizlerinde yer alan ve bir maenad’a ait olan bu mozaik, müzede özel bir odada, tek başına sergileniyor. Çingene Kızı’nı görmek için karanlık ve dar bir koridordan geçiyorsunuz. Bu sergileme biçimi, Çingene Kızı ile ilgili hiçbir fikriniz olmasa bile sizi odada “özel bir şeyin” beklediği hissini doğuruyor. Bakışlarının etkileyiciliği ile tanınan Çingene Kızı’nı önemli kılan ise aslında bir müzede sergilenen herhangi bir nesneyi önemli kılan şeyle aynı: Hikâyesi. Çingene Kızı, sanatsal, estetik değerinden bağımsız, anlatılmaya değer bir hikâyeye sahip.

“İKİ CİHÂN ÂRESİİNDE” TARİHİ TAŞLA DOKUMAK

Çingene Kızı’nın hikâyesi

Zeugma’da 1998 yılında, bugün “Maenad Evi” olarak isimlendirilen büyük bir Roma evinde kurtarma kazıları yürütülürken evin “triclinium”, yani yemek odasında taban mozaiğinin parçalarına rastlanır. Zeugma’da şu ana kadar bulunmuş en büyük yemek salonundaki bu mozaik, 1960’lı yıllarda yapılmış kaçak kazılarda tahrip edilmiştir. Bulunan mozaik parçalarından biri de dağınık saçları “sakkos” denilen bandana benzeri başlığından taşarak alnına ve yanaklarına düşen, kulağında yuvarlak bir küpe takılı, ağzı ve çenesi kayıp, iri gözleriyle tasvir edilmiş, etkileyici bakışlara sahip bir kadındır. Kim olduğu konusunda çeşitli fikirlerin ortaya atıldığı bu figür, bugün anıldığı “Çingene Kızı” ismini bir benzetmeyle alır. Oysa bu figür, mozaiğin diğer parçalarının da şarap ve bereket tanrısı Dionysos’u işaret etmesinden anlaşıldığı gibi bir “maenad”dır. Eski Yunancada “delirmek” anlamındaki fiilden türeyen bu sıfat, şarap tanrısının ve şarabın etkisi ile kendinden geçip coşkunlukla doğaya karışan Dionysos’un çılgın kadın müritlerini tanımlamak için kullanılır. Bugün Zeugma Mozaik Müzesi’nde Çingene Kızı’na bakarken yalnızca onun etkileyici gözlerine değil insanlığın binlerce yıllık birikimine, bu birikimi ortaya çıkarmak için verilen emeğe, mitolojiye, Dionysos’un hikâyesine, kaçak kazıların tahribatına, ait olduğu büyük mozaiğin yurt dışına kaçırılan parçalarının geri dönüş macerasına da bakıyorsunuz. Maenad Evi’nin yemek salonuna ait olan ve yurt dışına kaçırılan 12 parçanın yani Çingene Kızı’nın “ailesi”nin, 2012 yılında ABD’de Bowling Green Devlet

Üniversitesi’nin sanat merkezinde sergilendiği tespit edildi. Bu parçalar arasında Satyr, Pan, Hint kuşu gibi figürler yer alıyordu. 1960’lı yıllarda mozaikten çalınan parçalar, 1965’te Bowling Green Devlet Üniversitesi tarafından 35 bin dolar karşılığında Peter Marks isimli sanat tacirinden satın alınmıştı. Yürütülen çalışmalar sonucunda, bu parçalar 2018 yılında Türkiye’ye iade edildi ve Çingene Kızı, yaklaşık 60 yıl sonra ailesine kavuştu. Bu parçalar da müzede, Çingene Kızı’nın sergilendiği odanın girişinde görülebiliyor. Maenad Evi’nin yatak odalarından birinde bulunan 4x3.5 metre ölçülerindeki Akratos ve Euphrosyne Mozaiği de müzede görülmesi gereken mozaiklerden biri. Eksik parçası oldukça az olan bu mozaikte de bulunduğu odayla bağlantılı bir sahne yer alıyor: “Kline” denilen kanepe üzerinde uzanan erkek figürle, insanı çabuk sarhoş ederek kontrolden çıkmasına neden olan Akratos kişileştirilmiştir. Kadın ise sevinç, neşe anlamına gelen Euphrosyne’dir. Akratos, “riton” olarak isimlendirilen geyik başlı içki kabından Euphrosyne’nin kadehini doldurur. Zeugma’da Romalıların evlerini süsleyen Okeanos ve Tethys, Akhilleus, Eros ve Telete, Metiokhos ve Parthenope gibi birçok mozaik müzede sizleri bekliyor. Mozaiklerin size kendilerini açabilmeleri için hikâyelerine bir göz atmanızda fayda var. Müzede, Zeugma evlerinin duvar resimlerini de görebilirsiniz

Mars heykeli

Müzede sergilenen önemli bir buluntu da Zeugma’da üst sınıf bir aileye ait olan “Poseidon Evi”nin mutfağındaki kilerde bulunan bronz Mars heykeli... Esasen dekoratif bir kandil taşıyıcı olan bu heykel, bir elinde mızrak diğerinde kıvrık bir dal tutmaktadır. Evin ana avlusundaki koridoru aydınlatmak için kullanılan bu dekoratif aydınlatma aksesuarının Sasani saldırısında zarar görmemesi için kilere saklandığı belirtiliyor.

Esin perileri

Zeugma Antik Kenti’nde, korugan yapısının doğusunda, Birecik Barajı sularının hemen yakınında yer alan bir evde bulunan Mousalar Mozaiği de oldukça etkileyici. Mitolojide dokuz Mousa; tarih, şiir, flüt/şarkı, komedya, tragedya, dans, astronomi gibi alanlarla ilişkilendirilmiş “esin perileri”dir. “Müze” kelimesinin kökeni de “Mousa”ya dayanır. Mousalar Mozaiği, erkeklere ayrılmış, “andron” olarak isimlendirilen ziyafet odasında bulunuyor. M.S. 2. yüzyılın sonları, 3. yüzyılın başlarına tarihlenen mozaikte Mousalar büst şeklinde tasvir edilmiş, yanlarına Yunanca isimleri yazılmış.

Zeugma evleri

Antik Kent’te bir korugan çatı inşa edilerek korumaya alınan Danae Evi ve Dionysos Evi’nin de aralarında bulunduğu beş ev ise kentteki yerleşimi, mimariyi ve yaşamı anlamak için oldukça önemli. Fırat Nehri’ne doğru bakan bu evler, bölgede sıcak geçen yaz mevsiminde kuzeyden rüzgâr alacak şekilde, bitişik nizamda, kireçtaşı kayalara oyularak ve kerpiç tuğlalarla yükseltilerek inşa edilmiş. Bu evlerdeki üzeri açık avlular, hem evlerin güneş ve hava almasını sağlamış hem de evin su ihtiyacını karşılamak için kullanılmış. Avlularda dekoratif bir zenginlik unsuru olarak kullanılan mozaik tabanda biriken yağmur suları, avlu kenarlarındaki sarnıçlarda biriktirilmiş. Prof. Dr. Kutalmış Görkay, toprak altında daha pek çok ev ve yapı bulunduğunu ancak evlerin inşasında kullanılan malzeme nedeniyle, kazı yapılarak gün yüzüne çıkarılmaları durumunda dış etkenlerden zarar görmeden korunmasının çok zor olduğunu vurguluyor. Bu nedenle bu alandaki evlerin üzerine de koruyucu bir yapı inşa edilmiş. Müzede ve antik kentteki mozaiklerle duvar resimleri, binlerce yıl öncesinden, hayatın, evlerin tam içinden “an”ları bugüne taşıyor. Mozaiklerde ilmek ilmek, taş taş dokunan yalnızca mitolojik hikâyeler, edebi metinlerden sahneler ya da geometrik şekiller değil, tarihin ta kendisi. Fırat’ın kenarında bir şehir, toprağın ve suyun altında zamanın yeniden kendisine dokunarak akacağı günleri çağırıyor. Tarihin büyük “tablo”su, çıkarılacak her yapıyla, ulaşılan her bilgiyle tıpkı bir mozaiğin taşları gibi tamamlanmayı bekliyor.

Roma villasına ışınlanmak

Zeugma’da korugan yapının altındaki evlerde, ziyaretçileri teknolojinin imkânlarıyla etkileyici bir deneyim de bekliyor. Cep telefonlarınızdan bilgilendirme tabelalarındaki QR kodlarını okuttuğunuzda, kalıntılarını gördüğünüz yapılar, üç boyutlu ve panoramik olarak karşınıza çıkıyor. Böylece evlerin renkli dünyasını, binlerce yıl önceki mimariyi daha iyi algılayabiliyor, adeta binlerce yıl öncesine ışınlanarak Roma evlerini izleyebiliyorsunuz.