Ankara Tcmb Başkanı Çetinkaya: “Para Politikamızın Duruşu Sıkı Ve Son Kurul Toplantımız Sonrasında Da Belirttiğimiz Gibi Gerekirse İlave Sıkılaştırma Da Masada”

Tcmb Başkanı Çetinkaya: “Para Politikamızın Duruşu Sıkı Ve Son Kurul Toplantımız Sonrasında Da Belirttiğimiz Gibi Gerekirse İlave Sıkılaştırma Da Masada”

31.01.2017 - 14:18 | Son Güncellenme:

.

Tcmb Başkanı Çetinkaya: “Para Politikamızın Duruşu Sıkı Ve Son Kurul Toplantımız Sonrasında Da Belirttiğimiz Gibi Gerekirse İlave Sıkılaştırma Da Masada”

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, “Para politikamızın duruşu sıkı ve son kurul toplantımız sonrasında da belirttiğimiz gibi gerekirse ilave sıkılaştırma da masada” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı Çetinkaya, 2017 yılının 1’inci Enflasyon Raporunu açıkladığı basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

“Merkez Bankası finansal piyasalar açısından kendi hedefleri doğrultusunda elindeki tüm araçları dinamik ve etkin bir bileşimde kullanmaya devam edecek”
Çetinkaya, 2016 yılında iç ve dış muhtelif şokların yaşandığı bir yıl olduğunu kaydederek, “Bu dönemde özellikle Türk Lirası’nın değerinin oldukça dayanıklı bir süreçten geçtiğini yılın son çeyreğinde küresel gelişmeler ve oynaklıklarla birlikte bazı iç faktörlerin de bir araya gelmesiyle, bu oynaklığın arttığı bir dönemin yaşadık. Biz Merkez Bankası olarak temelde makro ve mikro analizlerle oynaklığın sebebini ve piyasalarda varsa istikrarı bozucu unsurları tespit etmeye çalışıp, bunların fiyat istikrarı başta olmak üzere makro ekonomik dengelere etkilerini analiz edip bunlara uygun ve dinamik bir politika ve tepki çerçevesi oluşturmaya çalışırız. Böyle yapmaya da devam ediyor olacağız. Bu anlamda Merkez Bankası finansal piyasalar açısından kendi hedefleri doğrultusunda elindeki tüm araçları dinamik ve etkin bir bileşimde kullanmaya devam edecek” açıklamasında bulundu.

Özel sektörün borçluluğu
Özel sektörün borçluluğu konusuna ilişkin Çetinkaya, şu değerlendirmede bulundu:
“Özel sektörün borçluluğu konusunda bizim yaklaşımımız, aynı zamanda Finansal İstikrar Komitesi’nin de gündeminde olan bir çalışma çerçevesinde, öncelikle özel sektör döviz borçluluğuna ve kur riskine dair sahip olduğumuz veri setini daha da iyileştirmek, analizlerimizi daha da geliştirmek ve buradaki tespitlerimize bağlı olarak reel sektörün döviz kur riskini olası aşırı oynaklık dönemleri dahil daha iyi yönetilmesi konusunda nasıl bir çerçeve oluşturulabilir, hangi teşvik mekanizmaları oluşturulabilir, hangi ürünlerle piyasaların daha etkin çalışması iyi olur bu konularda çalışmalar devam ediyor. Biz de Merkez Bankası olarak sahip olduğumuz bilgi seti ve elimizdeki teknik kapasiteyle buraya katkı sağlıyoruz. Komitenin bu yöndeki çalışmalarını da önümüzdeki dönemde kamuoyuyla da daha detaylı paylaşılabilecek bir noktaya geleceğini tahmin ediyoruz” şeklinde konuştu.

“Para politikamızın duruşu sıkı ve son kurul toplantımız sonrasında da belirttiğimiz gibi gerekirse ilave sıkılaştırma da masada”
Merkez Bankası’nın Ocak ayı kararı ve sadeleşme politikalarına yönelik bir soru üzerine ise Çetinkaya, “Son dönemde en sık tartışılan konulardan biri bu oldu. Para politikası stratejisinin daha sağlıklı değerlendirilebilmesi açısından öncelikle geçmiş politikalarımız, ne yaptığımız ve şu anda uyguladığımız çerçevenin bütüncü bir bakış açısıyla ele alınması gerekiyor. Biz para politikası dediğimiz zaman öncelikle ilk soru para politikasının duruşudur. Hali hazırda para politikamızın duruşu sıkı ve son kurul toplantımız sonrasında da belirttiğimiz gibi gerekirse ilave sıkılaştırma da masada. Para politikasının duruşu açısından en önemli göstergelerden birisi kısa vadeli piyasa faizleri. Getiri eğrisinin önemli ölçüde yatay hale gelmesi para politikasındaki sıkılaşmayı da diğer faktörlerle birlikte bu dönemde açıkça gösteriyor” yanıtını verdi.

“Sadeleşmede de her iki yönde de adım atabildiğimizi gösterdik”
Çetinkaya, “Sadeleşme, para politikasının duruşunun piyasaya hangi araçlarla ve nasıl yansıtıldığı konusuna gelince, para politikası kurulunun tercihi sade ve öngörülebilir bir politika çerçevesidir” ifadelerine yer vererek, “Bu konuda teorik yaklaşımımızda herhangi bir değişim söz konusu değildir. Biz sade bir para politikası çerçevesinin finansal aktarım mekanizmasını etkinliğini arttırdığı görüşüne sahibiz. Bu görüşü koruyoruz. Nitekim 2016 yılındaki kararlarımıza baktığımızda çok sayıda şok yaşandı, değişen beklentiler, piyasa oynaklıkları, yurt içinde darbe girişimi, reyting kararları, Amerikan seçimleri ve sonrasındaki oynaklıklar. Biz bu şoklara rağmen genel eğilimimizi değiştirmedik. Sadeleşmede de her iki yönde de adım atabildiğimizi gösterdik. Kasım ayında hem politika faizi hem de marjinal fonlama oranını arttırdık ve bu Merkez Bankası’nın 2008 yılında bu yana attığı ilk konvansiyonel sıkılaştırma. Bu bence bizim yaklaşımımızı net bir şeklide gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.

“Para politikası duruşu sıkıdır. Mevcut durumda şartlar gerekirse ilave sıkılaşma yapabilmek açısından da dikkatle ve yakından takip edilmektedir”
Ocak ayına kadar gelinen süreçte 2016 yılı boyunca sadeleşme yönündeki birçok hedefin gerçekleştiğine değinen Çetinkaya, “Ocak ayında farklı bir görünüm ile karşı karşıya kaldık. Yaşananlar tüm piyasalara yayılan bir oynaklıktan ziyade özellikle döviz piyasasında gözlenen bir dengesizliğin ve hatta bazı piyasalarda referans fiyatların ortadan kalkmaya başladığına işaret ediyordu. Makro çerçeve ve iktisadi temeller değişmediği halde kurlarda gözlenen bir aşırı hareketlilik ve sağlıksız bir fiyat oluşumu görülmeye başlandı. Dolayısıyla finansal istikrarı da tehdit edebilecek bir riskle karşı karşıya kaldık. Buna karşı Merkez Bankası Para Politikası Kurulu olarak biz; sorunların kaynağına odaklı bir parasal sıkılaştırmayı likidite araçları ile destekleyerek hayata geçirdik. Amacımız; öncelikle istikrarlı bir patikaya girebilmek, yani aşırı oynaklıkları azaltmak, kısa vadeli faizler üzerindeki kontrolümüzü arttırmak, döviz likiditesini desteklemek. Böylece piyasaları daha istikrarlı bir hale getirmek. Bu kısa zamanda bile olumlu etki ve sinyalleri görmeye başladığımızı söyleyebilirim. Sorunlara odaklı, dinamik bir tepki verilmesi gerekiyordu. Bugün uygulamakta olduğumuz bu çerçeve geçmişte uygulanan geniş faiz koridoru modeline bir dönüş değildir. Kısa vadeli ve iktisadi temellerden kopuk, olağandışı dalgalanmalarda likidite politikası araçlarının devreye alınması, faiz koridorunun sürekli ve yüksek frekanslı bir tepki aracı olarak kullanıldığı bir çerçeve ile yani bilinen eski faiz koridoru ile eş değer değildir. Kritik nokta para politikasının duruşudur. Para politikası duruşu sıkıdır. Mevcut durumda şartlar gerekirse ilave sıkılaşma yapabilmek açısından da dikkatle ve yakından takip edilmektedir” dedi.
Çetinkaya, enflasyon beklentilerinde kalıcı bir biçimde ve ciddi bir iyileşme görülmediği süreçte söz konusu sıkılaşma yönündeki politikanın devam edeceğini bildirerek, “Piyasalarda oluşabilecek aşırı oynaklıkları da ihtiyaç olduğu sürece biz likidite ve elimizdeki tüm araçlarla tepki vermeye devam ediyor olacağız” diye konuştu.

“Merkez Bankası olarak doğru zamanda doğru kararları aldığımızı düşünüyoruz”
Reyting şirketlerinin kararlarına ilişkin ise Çetinkaya, “Bu kararları derecelendirme kuruluşlarımızın raporlarında çok detaylı bir şekilde inceliyoruz. Öncesinde sonrasında reyting şirketleri ile Merkez Bankası da temasta görüşmeleri yapıyor. Kendi değerlendirmelerimizi sunuyoruz. Özellikle S&P’nin raporunda Merkez Bankası’nın para politikası ve çerçevesine atıflar bulunduğunu biliyoruz. Bu değerlendirmelere katıldığımızı söyleyemem. Bu tür kararlar verilmeden önce şokun niteliğinin iyi ayrıştırılması, ana trendlerin bir süre izlenmesi, politika tedbirlerinin olası etkilerinin teknik bir analizle değerlendirilmesi gerekir. Özellikle S&P’nin raporunu okuduğumuzda ve zamanlamayı dikkate aldığımızda biz bu üçünün de yapılmadığını görüyoruz. Bu yönüyle aceleci bir karar olduğu kanaatindeyiz. Elbette her kuruluşun kendi metodolojileri vardır. Bize düşen bütün eleştirileri kendi süzgecimizden geçirerek, Bu önerileri dikkate almak. Merkez Bankası olarak doğru zamanda doğru kararları aldığımızı düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
“Son dönemde kullanılan tüm araçlar, mevcut şartlarda öngörülebilir çerçevede baktığımızda belirli bir sürede kullanılmaya devam edecek” diyen Çetinkaya, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Burada hem para politikasının sıkı duruşunu korumak durumundayız. Gelişmelere göre ilave sıkılaştırma ihtiyacı olabilir. Hem de piyasada dengesizliklerin yönetilmesi ve istikrarın sağlanması gerekiyor. Bu anlamda bu çerçevenin belirli bir süre daha devam edeceğini beklememiz gerekir. Süreç mevcut çerçevede devam edecek. Enflasyon ile ilgili olarak Türkiye’de 2017 yılı için enflasyon görünümüne baktığımızda yukarı yönde risklerin olduğunu ifade ettim. Temel unsurlardan bir tanesi gıda fiyatlarındaki baz etkisi. Riskler yukarı yönlü ancak, burada kritik nokta para politikasının gereken tepkiyi veriyor olması biz sıkı duruşun etkili olacağını düşünüyoruz.”

ABD’de faiz artışları
Çetinkaya, Amerika’da faiz artışlarına yönelik, muhtelif senaryo ve gelişmelerin dikkate alınacağını kaydederek, “Şu anki patikanın çok belirgin olmadığını söyleyebiliriz. Her türlü senaryoya hazırlıklı olarak elimizdeki araçları kullanmaya devam edeceğiz” mesajını verdi.

“Merkez Bankası’nın etkin ve dinamik bir duruş sergilediğini düşünüyorum”
Çetinkaya, “Dalgalı kur rejimi var ve bu kur rejimi aslında orta uzun vadede dengelenmeyi sağlayacak bir model” ifadelerine yer vererek, “Bu yüzden Merkez Bankası doğrudan kurda seviyeye değil kur değişikliğinin ve oynaklığın özellikle beklentiler ve özellikle piyasalar üzerine etkilerini varsa finansal istikrar üzerine etkilerini dikkate alır. Bu anlamda aldığımız çok sayıda tedbir var hem bahsettiğim enflasyonda beklenti çapalayabilecek hem döviz likiditesini piyasada destekleyebilecek, dengeleyebilecek bir yandan da finansal istikrarı destekleyebilecek geniş bir politika seti ve elimizdeki bütün araçları kullandık. Bu anlamda Merkez Bankası’nı etkin ve dinamik bir duruş sergilediğini düşünüyorum. Bağımsızlık konusunda bu sadece Türkiye Merkez Bankası için değil genel olarak Merkez Bankaları ile ilgili yapılan bağımsızlık tartışmalarında ben meseleye şöyle bakıyorum, Merkez Bankası kendisine verilmiş yasal çerçevede görevini yerine getirirken elindeki tüm araçları etkin ve dinamik bir bileşimle kullanıyor. Özetlemeye çalıştığım 2016 yılı boyunca attığımız adımlar aldığımız kararlar her iki yönde de attığımız adımlar Ocak ayında verdiğimiz politika tepkisi dahil bunların tamamı Merkez Bankası’nın hem finansal istikrar tüketici istikrarı açısından etkin bir yönetim modeli sergilediğini hem de elindeki bütün araçları etkin bir biçimde bizce kullandığı gösteriyor. Elbet burada temel husus bunun arka planı ile piyasadaki etkilerinin gözlemlenmesinin zaman içerisinde alınıyor olması ve bu arada da iyi bir iletişimle anlatılıyor olmasıdır. Biz bunları yapmaya devam edeceğiz biz bunları yapmaya devam ettikçe bence bu tartışmalarda zaman içerisinde ortadan kalkacaktır” şeklinde konuştu.

“Riskin net olarak resmini çekmek mevcut gelişmeleri yakından takip etmek çabasındayız”
Özel sektörün döviz borcuna değinen Çetinkaya, “Finansal istikrar raporumuzda da blog sayfamızda da bu konuda yapılmış çalışmalar ve iletişimler var. Biz daha ziyade Türkiye ekonomisi açısından biz döviz borcunun nasıl gerçekleştiğini, nerede yoğunlaştığını, bunun vade fiyatlama gibi tüm bileşenlerini firmalar kesimi açısından bakıldığında doğal ve finanslar hususları dikkate alarak bu riskin net olarak resmini çekmek mevcut gelişmeleri yakından takip etmek çabasındayız. Bu çerçeveden baktığımızda risk boyutunun ne olduğu hakkında bugüne kadar iletişim yaptık. Kısa vade de özel sektörün borcunun dengede olması. Ancak tabi tüm aktörler Merkez Bankası dahil bu konuda olabilecek tüm senaryoları dikkate alarak mevcut risk yönetimi çerçevesinde iyileştirme çalışırlar ki finansal istikrar komitesinin gündeminde olan şeyde budur. Tahminlerimizce özel sektörde bu konuda daha detaylı iletişimlerde yapılıyor olacak” mesajını verdi.

“Uyguladığı politika çerçevesi bir tercihtir”
Çetinkaya, Merkez Bankası’nın uyguladığı politikalara ilişkin ise “Elbette uyguladığı politika çerçevesi bir tercihtir ve para politikası kararları likitte politikası kararları ile birleştiğinde muhtelif ödünleşimlerde dikkate alınarak şekillendirilir. Bu anlamda öncelikle verdiğimiz duruş kararlarıyla sonrasında uygulama çerçevesiyle tutarlı ve istikrarlı bir yolda ilerlediğimizi düşünüyoruz. Elde edilen sonuçlarla birlikte de piyasa da bu yönde algılar oluşacaktır” dedi.

“Önceliğimiz piyasalarda istikrarın oluşması ve fiyat istikrarı açısında sıkı duruşun korunması”
“Dinamik bir şekilde hem likidite dağılımını yönetmeye çalışıyoruz hem de piyasalarda referans faiz oranların oluşması için adımları atıyoruz” diyen Çetinkaya, şunları kaydetti:
“İlk günden itibaren bunların etkilerinin görüldüğünü ve piyasalar tarafından da doğru okunmaya başlandığını gördük. Zaman içerisinde bu uygulama bizce daha da net bir şekilde anlaşılıyor olacak. Hali hazırda herhangi bir oranla ilgili bir gösterge faiz tanımlamasında bulunmuyoruz. Bu çerçeve dinamik bir çerçeve olarak devam edecek. Önceliğimiz piyasalarda istikrarın oluşması ve fiyat istikrarı açısında sıkı duruşun korunması. Ayrıca piyasalarda gözlemlenebilecek aşırı oynaklıklara karşıda hazır ve temkinli olmak durumundayız.”

“Biz hedeflediğimiz gibi orta vadede yüzde 5 enflasyon hedefini Türkiye için kalıcı ölçüde erişilebilir olarak görüyoruz”
Çetinkaya, verilen tepkiler ve enflasyon hedefine ulaşma konusundaki geçmiş yıllar performanslarına dair sorulan soru üzerine ise “Elbette Merkez Bankası temel hedefi olan bu fiyat istikrarına hem o hedefe ulaşılmasını yüzde 5 hem de o hedefin kalıcı olarak ulaşıldığının tüm aktörler tarafından geniş bir kesimde kabul görmesini ister. Politikalarımız bu çerçevede gerçekleşiyor. İletişimimizde hem şunu söyledik, Türkiye’de Merkez Bankasını bu alanda kararlı duruşunun yanı sıra enflasyonun geldiği nokta da yapısal unsurlarında etkileri de dikkate alınarak diğer tüm paydaşlarla ortak hareket edilmesinde fayda olduğunu görüyoruz. Bu anlamda atılan adımlar örneğin gıda fiyatlarının etkisine yönelik gıda komitesi, şimdi kur ve döviz dalgalanmalarının enflasyon geçirgenliğine yaptığı etkide dahil kur gelişmelerine yönelik ve döviz borcunun etkin yönetilmesine yönelik üzerinde çalışılmakta olan adımlar ve diğer tüm yapısal adımlarla birlikte düşünüldüğünde biz şunu söylüyoruz, Biz hedeflediğimiz gibi orta vade de yüzde 5 enflasyon hedefini Türkiye için kalıcı ölçüde erişilebilir olarak görüyoruz. Merkez Bankası’nı sıkılaştırma dahil bütün adımları 2016 yılından bu yana biz para politikası kurulu olarak zamanlı ve uygun bileşimle attığımız kanaatindeyiz. Elbette sonuçlara bağlı olarak ilerde ilave tepkiler verilmesi gerekirse bunu da yapabilecek konuma sahibiz” cevabını verdi.

Yazarlar