Populer Bilim Küresel ısınma günah keçisi!

Küresel ısınma günah keçisi!

15.08.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Prof. Dr. Mehmet Karaca, "Ülkemizde son zamanlarda görülen bazı olağan dışı hava olaylarının nedeni olarak küresel ısınmayı göstermek yanlış"

Küresel ısınma günah keçisi


        
Karaca,  "küresel ısınma" veya "küresel iklim değişimi" olarak adlandırılan kavramın son zamanların en popüler gündem maddelerinden birisi olduğunu belirtti.
         
Günah keçisi
        
Küresel ısınmanın, her olağan dışı hava olayından sonra çokça tekrarlanan ifadelerin başında geldiğini ifade eden Karaca, şunları kaydetti:
        
"Son dönemlerde ülkemizin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde meydana gelen şiddetli yağış ve sel olayları ile kış aylarının ülkemizin özellikle kuzeybatı kesiminde kurak ve nispeten ılık geçmesi üzerine yapılan tartışmalarda da bu ifadeyi sıklıkla duyduk. Maalesef her sıra dışı hava olayının etkeni olarak küresel ısınmanın işaret edildiği bir ortama doğru gidilmektedir. Küresel ısınma bu tip olayların adeta ’günah keçisi’ durumuna sokulmaktadır."
        
Belirsizliklerin çokluğu nedeniyle spekülasyonlara açık olan küresel ısınma konusunda bilgi üretenlerin sesinin, üretmeyenlerinkinin yanında yeterince duyulmadığını savunan Karaca, "Bu durum kamuoyu tarafından cevabı alınamayan pek çok sorunun ortada dolaşmasına sebep olmaktadır"
 dedi.

İnsanların doğal yaşama müdahalesi

Prof. Dr. Karaca, meteorolojik gözlemlerin, sıcaklığın son yüzyılda 0.7-0.8 derece civarında arttığını gösterdiğini kaydederek, şöyle devam etti:
        
"Sıcaklıktaki bu artışın birinci derecede sorumlusu olarak karbondioksitteki artış gösterilmektedir. Ancak, karbondioksitteki artış ile ortalama sıcaklıktaki artış arasındaki ilişki küresel iklim sisteminin oldukça karmaşık yapısı ve insanoğlunun bu sisteme diğer müdahaleleri yüzünden hala net bir şekilde ortaya konulamamıştır. İnsanoğlu bir taraftan atmosfere sera gazları ve diğer kirleticileri salarken diğer taraftan yer yüzeyinde de önemli değişiklikler meydana getirmektedir. Zirai alanların hızla genişlemesi, ormanlık alanların hızla yok edilmesi, yarı kurak alanların çölleştirilmesi ve şehirleşme, insan eliyle yer yüzeyinde yapılan en önemli değişikliklerdir."
        
Tüm değişikliklerin, küresel iklim sistemi üzerinde önemli etkilere sahip olduğunu, ancak bu etkilerin farklı farklı olabildiğini dile getiren Prof. Dr. Mehmet Karaca, şunları söyledi:
        
"Örneğin, ormansızlaştırma faaliyetleri atmosferdeki karbondioksit miktarını, dolayısıyla sera etkisini artırıcı bir etkiye sahip olurken, çölleştirme, atmosfere geçen toz miktarında artışa neden olması dolayısıyla güneşten yer yüzeyine gelen enerjiyi azaltarak küresel ısınmayı yavaşlatan bir etkiye sahip olabilmektedir.
        
Şehirleşme, şehir ısı adalarının yani şehirlerde çevrelerine göre daha sıcak alanların oluşmasına yol açmaktadır. Şehirleşme, küresel iklim üzerindeki sınırlı etkisinden çok küresel ısınma çalışmalarında kullanılan meteorolojik ölçümlerin yapıldığı istasyonları kapsaması nedeniyle önem arz etmektedir."
        
Yaşanan doğa olaylarının iklim üzerindeki etkisi
        
Tarihteki büyük volkanik patlamaların, takip eden zamanlarda dünya ikliminde geçici bir süreliğine önemli değişikliklere neden olduklarının bilindiğini kaydeden Karaca, şunları söyledi:
        
"Örneğin, Endonezya’nın Sumbawa Adası’nda yer alan Tambora volkanının 5-15 Nisan 1815 tarihlerindeki patlaması, küresel iklimde önemli sapmalara yol açmıştı. Bu patlamanın Kuzey Amerika ve Avrupa’daki etkisinden dolayı 1816 ’yaz mevsimi olmayan yıl’ olarak adlandırıldı. O yıl meydana gelen büyük fırtınalar, aşırı yağışlar ve seller, yazın bile meydana gelen kar yağışları, ağustos ayında meydana gelen don ve benzeri anormal hava olayları bu patlamanın atmosfere saldığı küllerin etkileri olarak kabul edilmektedir. Zirai alanlara ekilen tahılların soğuktan gelişememesi sonucu baş gösteren kıtlığın binlerce insanın ölümüne neden olduğu da bilinmektedir.
        
Daha yakın zamanda, 1991 yılının haziran ayında, Filipinler’deki Pinatubo volkanında meydana gelen büyük patlama küresel ortalama sıcaklığı yaklaşık 0.5 derece düşürmüştür. Dikkat edilirse, bu değer küresel ısınma değeri olan 0.7-0.8 derece ile aynı mertebelerdedir. Bu durum küresel iklim sinyalinin ölçülmesinin ne kadar zor olduğuna işaret etmektedir."
        
Belirsizliklerin nedeni
        
Prof. Dr. Karaca, iklim sisteminin karmaşık yapısının ve bu sisteme müdahalelerin çeşitliliğinin, belirsizlikleri artırdığını ve sinyallerin algılanmasını, kaynağının anlaşılmasını zorlaştırdığını belirterek, "Örneğin, 1998 aletsel ölçüm döneminin en sıcak yılı olarak kaydedildi. Ama 1998 aynı zamanda en güçlü El-Nino (sıcak okyanus sularının, soğuk okyanus akıntılarının yerine geçmesi) yılı olarak da kayıtlara geçti. 1998 yılında meydana gelen olağan dışı hava olaylarının ne kadarının El-Nino, ne kadarının ise küresel ısınmayla ilgili olduğu
 bilinmemektedir" dedi.
        
Kışın yaşanan kuraklıkla ilgili olarak da benzer şeylerin söylenebileceğini ifade eden Prf. Dr. Mehmet Karaca, şunları kaydetti:
        
"Acaba kuraklığa, küresel ısınma mı sebep oldu? Yoksa Pasifik Okyanusu’nda geçen yılın sonlarında gelişen orta şiddetteki El Nino mu ya da her ikisi birden mi neden oldu?

Bu soruları kolayca cevaplamak mümkün değil. Ancak küresel ısınmanın etkisinin, El Nino olayı da dahil diğer etkenlerinki yanında çok küçük olması gerektiğini söyleyebiliriz. 

Çünkü küresel ısınma bir eğilim belirtir ve etkileri bir şekilde her yıl artan oranlarda hissedilmelidir. Ancak önceki kış ve daha önceki kış hiç kuraklık konuşulmuyordu, aksine kar ile nasıl mücadele edilir konusu daha çok gündemdeydi.

Küresel ısınmadan ise çok az ya da hiç bahsedilmiyordu. Eğer bu yılki kuraklığı küresel ısınmaya bağlarsak önümüzdeki kışın normal geçmesi durumunda ne diyeceğiz?"