The Others 17 yılda devrialem

17 yılda devrialem

01.10.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

17 yılda devrialem

17 yılda devrialem


Birgün canları sıkılıp denize açıldılar. Döndüklerinde 17 yıl geçmişti


       Santiago Gonzales, elindeki röportaj listesine bakarak, "Üzgünüm" diyor, "Sizden önce başvuranlar çok oldu. Beklemelisiniz."
       Son bir umut, kendisiyle görüşebilmek için ta İstanbul'dan geldiğimi söylüyorum. Bunu duyunca 54 yaşındaki Santiago bir an durup, gülümsemeye başlıyor: "Ah Türkler, Datçalılar, Erdekliler... Sizi çok seviyorum."
       Nazikçe tekneye davet ediyor. Gonzales ailesi için tekne ev, sokak deniz. Halatın ucundaki kara parçası ise Fransa kıyılarına bakan, İspanya sınırındaki Hondarribia adında küçük bir balıkçı köyü. Gonzales dalgın, derin suya bakarak, 19 ağustosta bağladığı halatın ilk çözüldüğü 17 yıl öncesine dönüyor:
       "32 yaşındaydım. Belediyede monoton bir çalışma hayatım vardı. Çektiğim can sıkıntısı artık işimi de evimi de etkilemeye başlamıştı. Denize olan tutkum aklıma bazı ilginç fikirler getiriyordu. "Ufak bir değişiklik fena olmaz" diye konuyu eşime ilk açtığımda tepkisi olumsuz oldu. Sorun bizden çok iki ufak çocuğumuzdan kaynaklanıyordu. Zigor 4, Urko 5 yaşındaydı."
       - Ama sonunda ikna etmişsiniz...
       "Yaşamı zaten bir macera olarak algılamak gerekiyor. Mari de bunu sonunda kabul etti ve hayatımızın rengini değiştirmeye karar verdik. Denize açılmak ve mümkün olduğunca eve geç dönmek istiyorduk. 1979'da tekneyi inşa etmeye başladık.
       - Demir alma vakti geldiğinde hiç korkmadınız mı?
       "14 Ağustos 1983'ün sabahıydı. Erkenden yola çıktık. Geriye baktığımda yaşadığımız zorlukların içinde en zor anı ne zaman yaşadın diye sorsan sana hemen, teknenin motorunu çalıştırırken derim. Elimi teknenin dümenine götürdüğümde ailece birbirimize sarılıp dua ettik. Motor çalışmaya başladığında artık geri dönüş olmayacağını bildiğimizden ellerim titriyordu. Köyün koyundan ayrılış dakikaları yıllar gibi geldi bize. Ancak, uzaklaştıkça rahatlıyorsunuz. Maceraya çıkanların yaşayacağı en büyük tehlike bence başlangıç korkusudur. Onu atlatırsanız her şey size yeni bir başlangıç gibi geliyor."
       - Nereden dönmeyi düşünüyordunuz?
       "Biz gittikçe, biraz daha gidelim dedik ve bu tam 17 yıl sürdü. İlk önce Cebelitarık'tan çıkarak okyanusa açıldık. Oradan ilk durağımız Latin Amerika dedik. Dilini kültürünü bildiğimiz bir kıtaya gidip geri döneriz diye düşünmüştük. Ama olmadı. Oradan tüm Pasifik adalarını ziyaret ettik. Filipinler, Singapur, Malezya, Tayland derken, sonra da Maldiva adaları ve Kızıldeniz deyip Süveyş kanalından Türkiye ve Akdeniz'e ulaştık. En sonunda da tüm Akdeniz kıyıları ve tekrar İspanya."

17 yıl 600 dolar harcadılar

       - Kulağa hoş bir hayal gibi geliyor ama 17 yıl denizde nasıl yaşadınız, neyle geçindiniz?
       "Yolculuğa başlarken cebimizde tam bin dolar para vardı. Eve döndüğümüzde cebimi masaya boşalttım. Parayı saydık, 400 dolarımız kalmış. Tam 17 yıl boyunca 600 dolar (yaklaşık 380 milyon lira) harcamışız. Biliyor musunuz, aslında biz hayatın yolda çalışarak da devam ettiğini ispat ettik. Geçimimizi sağlamak için sürekli çalıştık. Demiri attığımız yerde inşaat işçiliği, hamallık, balık pazarında satıcılık yaptık. Amaç para kazanmak değil hayatı sürdürmekti. Bir ülkede aldığımız ucuz malları diğer ülkede daha pahalıya satıp para kazanıyorduk. Örneğin ucuza aldığımız bir kasa viskiyi Brezilya'da çok iyi bir fiyata satıp bir aylık erzak almıştık."

Türkiye cennet gibi geldi

       - Her şeyi çok kolaymış gibi anlatıyorsunuz. Başınıza hiç kötü bir olay gelmedi mi?
       "Bana tehlike yaşadın mı diye sorma. Onu anlatmak 17 yıllık bir maceradan sonra öylesine anlamsızlaşıyor ki. Bilmem kaç kez ölümle, bilmem kaç kez tehlike atlattık, açıklayamam. Gün oluyor tenine yabancı olduğunuz insanlardan bile korkuyorsunuz. Hiç unutmam Kızıldeniz ve Yemen'de çok zor anlar yaşadık. Süveyş Kanalı'ndan Akdeniz'e oradan da Türkiye'ye ulaştığımızda çığlık atarak 'Yaşasın, beyaz adamlar' diye bağırmıştık. Arap Yarımadası'ndan sonra Türkiye bize cennet gibi geldi. İspanya'ya ulaştığımızda bir hesap yaptık, tam 50 bin mil yol yapmışız."

Eşini, birkaç ay sürer diye kandırdı

       17 yıl önce sade bir evkadını, şimdi ise iyi bir denizci olan Santiago'nun eşi Mari Gonzales kendisini daha fazla tutamayarak, söze giriyor:
       "Ben bu yolculuk birkaç ay sürer diye "Evet" dedim. Her gittiğimiz yerde, biraz daha ileri gidelim dedik. Gittikçe geldiğimiz yer bize uzak geldi. Başka yerden dönüş yaparız diye hep toprağımızdan uzaklaştık. Bana şimdi tekrar yolculuğa çıkar mısın deseler, düşünmeden "Asla" derim. Öylesine kendimi yorgun hissediyorum ki..."
       - Peki Mari, bundan sonra ne yapacaksınız?
       "Bir evimiz bile yok. Tabii paramız da... Her şeye sıfırdan başlamak zorundayız. Ne bize, ne de çocuklarımıza iş veriyorlar. Biliyor musunuz, kimse size sabit bir yerde yardım etmiyor.
       - Çocuklar nasıl etkinledi bu maceradan?
       "Her şeyi yaşamın içinde öğrendiler ama şimdi ellerinde bir diploma yok. Zor anlar yaşıyorlar. Büyük oğlan Urko İspanya'yı tanımak için evden ayrıldı. İlk kez tek başına bir şey yapmaya çalışıyor. Düşünsenize, hep birbirimize bağımlı yaşadık. Küçüğü Zigor ise iş arıyor. Elinden her şey geliyor ama diploması yok işte. Zigor, Afrika'da bir yıldan fazla dişçi olarak çalıştı. Ne yapalım, yaşadığımız bunca tehlikeden sonra şimdi de karadaki işsizlik tehlikesine de alışacağız. Der Spigel'deki haberin ardından dünyanın her yerinden çok sayıda medya kuruluşu bizimle röportaj yapmak için kuyruğa girdi. Sanırım onlardan para talep edebiliriz."
       - Zigor, buradan ayrıldığında 8 şimdi ise 25 yaşındasın. İspanyolcayı bile değişik konuştuğun fark ediliyor. Senin için bu 17 yıl neyi ifade ediyor?
       "Ben babam gibi macerayı değil, denizi seviyorum. Gerekirse yine denize açılır, iş bulurum. Benim de çok zor anlarım oldu. Örneğin gençlik çağınızı çok yalnız yaşıyorsunuz. Tek arkadaşınız kardeşiniz oluyor. Hiç kız arkadaşım olmadı mesela. (Yatak odasındaki asılı çıplak kadın fotoğrafını göstererek) Bu benim sevgilim. Şimdi okuldayken beraber olduğum kız ve erkek arkadaşlarımla çıkıyoruz. Onları da anlamakta güçlük çekiyorum. Bilemiyorum, burada her şey para üzerine kurulmuş. Babam her şeyin iyi olacağını söylüyor."

Ve büyük hesaplaşma

       Yıllar sonra baba Gonzales'in aklı hala denizdeydi. "İş bulamazsam tek başıma da olsa yine denize açılırım" diyordu. Mari ise çocuklarını bir belirsizliğin içinde bırakan maceraya "Evet" demenin acısını çekiyordu. Her biri gerçek bir hikayenin kahramanlarıydı ama bunun tadını bile çıkaramayacak kadar yorgundular. 17 yıl önce denizden şimdi ise karadan korkuyorlardı. Tek bir fark vardı: Artık canları sıkılmıyordu.