The Others 2010 yılında, inşallah!..

2010 yılında, inşallah!..

21.10.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

2010 yılında, inşallah!..

2010 yılında, inşallah..


Hacettepe Nüfus Etüdleri Enstitüsü, Türkiye'nin tek ve yegane nüfus araştırmaları merkezi. Enstitü 1993 yılından bu yana her 5 yılda bir, bütün ülkeyi kapsayan nüfus anketleri yapıyor. Enstitü Müdürü Prof. Dr. Aykut Toros ile yarınki sayım ve nüfus eğilimlerimiz üzerine konuştuk.


       * 1997 Kasım'ında yapılan Nüfus Tesbiti sırasında, bir daha sayım için evlere hapsedilmeyeceğimiz söylendi. Bu, niye mümkün olmadı?
       Durum giderek düzelmekle beraber, ne yazık ki toplum olarak henüz oturduğumuz yeri kaydettirmek konusunda alışkanlık geliştirmiş değiliz. Herkesin nerede oturduğu bilinmediği sürece, ne yazık ki başka çare yok.
       * Enstitünüzün her 5 yılda bir yaptığı nüfus anketleri var. Bu araştırmalar bize yeterli bilgi sağlamıyor mu?
       Hayır, ancak nüfus sayımlarıyla araştırmalarının sonuçlarını karşılaştırarak sağlıklı bilgiye ulaşabiliyoruz. Biz onun için araştırmalarımızı 1993 ve 1998 yıllarında, sayımlar arasındaki dönemde yaptık; yapmaya devam edeceğiz.
       * Bundan sonraki sayımı evlere hapsolmadan yapabilecek miyiz?
       Türkiye sokağa çıkma yasağıyla sayım yapan tek ülke değil; 33 ülkede böyle yapılıyor. İnşallah 2010 yılındaki bir sonraki sayım buna gerek kalmadan yapılabilecek. Bu büyük ölçüde toplum olarak oturduğumuz yeri kaydettirme alışkanlığını edinmemize bağlı.
       * Gelişmiş ülkeler sayımı nasıl yapıyor?
       Gelişmiş ülkelerde nüfus sayımları anket aracılığıyla yapılıyor. Örneğin bu yıl ABD'de yapılan sayım bütün hanelere doldurulmak üzere gönderilen soru kağıtlarıyla yapıldı. ABD'de bu mümkün, çünkü herkesin adresi doğru olarak biliniyor. Ankete yüzde 67 oranında cevap geldi. Bu oran da istatistik açıdan yeterli.
       * Pazar günü uygulanacak soru kağıdı sizi tatmin ediyor mu?
       Eskisinden iyi, ama daha iyi olabilirdi. Özürlülerle ilgili soruda sağlıklı cevap almak güç görünüyor. Ayrıca ikamet yeriyle ilgili sorularda, kimi ilçelerin il olduğu, kimi yerleşimlerin adlarının değiştiği dikkate alınmadığından gereken sağlıkta sonuç alınmayabilir.
       * 1965 sayımından bu yana anadil ve dinle ilgili sorulara yer verilmiyor? Niye? Bunu doğru buluyor musunuz?
       Anadille ilgili soru 1980 sayımına kadar sorulmaya devam etti. 1985 sayımında da "Evinizde konuşulan dil nedir?" diye soruldu. Din sorusu ise 1965'ten sonra bir kez 1985'te soruldu. Ama bu konulardaki sonuçlar 1965'ten sonra hiç açıklanmadı. Ülkenin içinde bulunduğu şartlar açısından yöneticilerin takdiri bu. Bana göre bu kadar hassasiyet gereksiz.
       * Peki gerçeği bilmek, spekülasyonları önlemek, doğru politikalar uygulamak bakımından da önemli değil mi?
       Bilimsel açıdan son derece haklısınız. Türkiye'nin etnik ve dinsel yapısını bilmeye ihtiyacımız var. Tıpkı eğitim düzeyiyle ilgili bilgilere ihtiyacımız olduğu gibi.
       * Siz 5 yılda bir yaptığınız anketlerde bu sorulara yer veriyor musunuz?
       1993 ve 1998 anketlerinde anadili sorduk ve sonuçlar elde ettik...
       * Peki, sizin bulgularınıza göre Türkiye'de Kürt kökenlilerin ve Alevilerin sayısı nedir?
       Anadil bilgilerine bağlı olarak Kürt kökenliler Türkiye nüfusunun yüzde 13 - 14'ünü oluşturuyor. Aleviler hakkında bir şey söyleyemiyeceğim, çünkü yeterli bilgiye sahip değiliz.
       * Bu sayımdan Türkiye'de yasal olmayan yollardan bulunan yabancılar hakkında dolaylı yoldan da olsa bilgi edinmek mümkün olur mu?
       18. soruda kişinin doğduğu ülke; 19. soruda yurttaşlık soruluyor. Bu sorulara alınan cevaplar yeterli değil, ama yapılacak bazı hesaplamalarla ülkedeki yabancı sayısı yaklaşık olarak bulunabilir.
       * Nüfus artışı endişe verici mi?
       Türkiye çok hızlı nüfus artış düzeyleri yaşadı, fakat artık nüfus artış düzeyi Avrupa ülkeleri düzeyinde. 1960'larda yüzde 2.8 düzeyinden, bu yıl 1.3 düzeyine indi. Bu oranların anlamını göstermek bakımından şunu söyleyebiliriz: Nüfus artış hızı 2.8 düzeyinde iken, nüfus 22 yılda iki katına çıkar; eğer 1.5 düzeyinde ise en az 35 - 40 yılda katlanır.
       * Nüfus azalmasının sebebi nedir?
       Bunun esas sebebi doğurganlıkta azalma. 15 - 49 yaş arası kadınlarda doğurganlık 1950 - 55 arasında 6.6 çocuktan, bu yıl tahminen 2.1'e indi.
       * Bu azalmada doğum kontrolünün bir payı oldu mu?
       Nüfus artışının yüksek olduğu dönemlerde doğum kontrolüne başvuran ailelerin oranı yüzde 30 dolayındaydı. Şimdi bu oran 63 - 64 dolayına çıkmış durumda. Türk ailelerinin kendiliğinden çocuk sayısını azaltma yönündeki kararlarının da bunda rolü var. Doğum kontrol yöntemlerini bizde daha çok erkekler kullanıyor. Ancak son zamanlarda kadınlar arasında da yayılıyor.
       * Türkiye'de ortalama ömür nedir?
       Erkeklerde 69, kadınlarda 72; ortalama 70 yaş dolayında. Gelişmiş ülkelerde ise 75 - 80 arasında.
       * Ne ölçüde kentleştik?
       Cumhuriyet kurulduğunda nüfusun yüzde 80'i köylerde yaşıyordu. 1984'te yüzde 50 - 50 noktasını yakaladık. Bugün köylü nüfus oranı 30'a indi. Yani 10 binden fazla nüfuslu yerleşimlerde yaşayan, kentli nüfus yüzde 70'i buldu.
       * Nüfusta azalma eğilimi devam ettiği takdirde Türkiye nüfusu ne zaman ve kaç milyonda istikrar kazanabilir?
       En güvenilir projeksiyonlar Türkiye nüfusunun 2040 yılında, 85 - 90 milyon arasında en üst düzeye geleceğini gösteriyor. Ondan sonra azalmaya başlayacak. Bugün 6 milyar olan dünya nüfusu da en fazla 11 milyar olacak.
       * İstanbul'un nüfusuyla ilgili spekülasyonlar var. Nedir İstanbul'un nüfusu?
       Büyükşehir belediyesi sınırlarını esas alırsak, 1985 yılında 5.5'tu, 2000 yılı için tahminimiz 9.2 milyon.