The Others Amerikan okuru medyaya güvenmiyor

Amerikan okuru medyaya güvenmiyor

24.05.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Amerikan okuru medyaya güvenmiyor

Amerikan okuru medyaya güvenmiyor


Amerikan Editörleri Derneği ASNE, üç yıl boyunca medya - toplum ilişkilerini araştırdı


       Amerikan Gazete Editörleri Derneği (ASNE), medyada sorunları belirlemek, temel ilkeleri yeniden tanımlamak ve çözüm yollarını göstermek amacıyla, üç yıl süreli, ABD'nin en kapsamlı okur araştırmasını gerçekleştirdi. Arkasından da geçen yıl sekiz büyük gazetede sorunların giderilmesi amacıyla uygulamaya geçildi. ASNE Raporu, yaklaşık 200 milyon kişiyi temsil edebilecek bir örneklemeyi temel aldı. Ayrıca, ABD gazetelerinden rastgele seçilmiş 1715 gazeteciyle de kapsamlı anketler yapıldı. Raporun sonuçları genel yayın yönetmenleri, yazı işleri müdürleri, gazete sahipleri, gazeteci örgütleri temsilcilerrinden oluşan 50 kişilik bir "fikir üretim birimi" tarafından değerlendirildi.

       Güven eksikliği, pek çok ülkede medya - toplum ilişkilerini gölgeleyen bir olgu. Okur ve izleyici, gazeteye, televizyona kuşkuyla bakıyor. Manhattan Mercury gazetesinin genel yayın yönetmeni Edward Seaton'un söylediği gibi, "Güvenilirlik, habercilik kalitesi ve bağımsızlığı ile bağlantılı; yüksek meslek standartlarını kavrayış, telaffuz ediş ve uygulayışla doğru orantılı."
       Amerikan Gazete Editörleri Derneği'nin (ASNE), üç yıl süren okur araştırmasının ardından hazırlanan raporu aşama aşama gerçekleştirildi. Birinci aşamada okurların talepleri şöyle sıralandı:
       * Bilgi ve dil hatalarını düzeltin.
       * Haberleri yorumsuz verin.
       * Abartmayın, sansasyondan kaçının.
       * Çarpıtıcı başlıklardan vazgeçin.
       * Okurların hayatına girin.
       * Kaynağı belirsiz veya doğrulatılmamış haberleri vermeyin.
       * Haber değerlendirmesinde güçlü çıkar gruplarının etkisini yok edin.
       * Ticari çıkarla kamu çıkarı arasındaki sınırı net çizin.
       * Özel hayata saygı gösterin.

Hala güvensizlik var

       1.2 milyon dolar maliyetli dev projenin ikinci aşamasında elde edilen veriler de bir ay önce açıklandı. ABD medyası şimdi bu verileri tartışıyor.
       Araştırmanın iki aşaması arasında 18 aylık bir deneme süresi vardı. ABD'nin çeşitli eyaletlerinden sekiz büyük gazete (The Gazette, The Oregonian, The Philadelphia Inquirer, Mercury News, Florida Today, Newport News, Austin American - Statesman ve Daily Press) içinde başlatılan çalışma, dört temel alanda sorunları gidermeyi amaçlıyordu: Doğruluk, toplumla bağ kurmak, tarafsızlık ve sansasyondan kaçınmak.
       İzleme raporuna göre, okurlar hala gazetelerde çok sayıda hata görüyor ve habercilere kuşkuyla bakıyor. Ama sekiz gazetedeki çabalar, olumlu karşılanıyor.
       2000 denek üzerinde yapılan araştırmaya göre:
       * Güvenilirlik konusundaki temel okur algılaması değişmedi. Hatalar, toplum değerlerine saygı eksikliği, sansasyon düşkünlüğü ve baştansavma uygulamalar ile ilgili yakınmalar hala geçerli.
       * Güvenilirlik konusundaki çabalar beğeniliyor. Okurlar gazetelerinin gelişme göstermesini istiyor ve destekliyor.
       * Hatalar affedilebilir, ancak itiraf edilmeleri koşuluyla. Düzeltme ve özeleştiriler okur tarafından dürüst girişimler olarak algılanıyor.
       * Okurlar taraflılık veya sansasyon buldukça, bunların arkasında başka gerekçeler arıyorlar. Bilgi, kuşkuları azaltıyor. Okurlar kendilerini dinleyen gazetecileri beğeniyor.
       * Okurlar proje sonuçlarının kendileriyle paylaşılmasından hoşlanıyorlar.
       Raporun sonuç bölümünde şu görüş dikkat çekiyor: "Güven artırımı, okurların algılamasının değiştirilmesiyle değil; gazeteciliğin temel ilkelerine yani doğruluk, dürüstlük, tarafsızlık, okurla ilişkiler ve toplum değerleri konusunda titizliğe dönüşle ilgilidir."

Sansasyonel haberler tasvip edilmiyor

       ASNE araştırmasına göre okurların medyaya güvenmediği altı temel konu şöyle:
       1. Okurlar, gazetelerde çok sayıda bilgi yanlışı, dil ve harf hatası olduğunu düşünüyor. Önemsiz gözüken hatalar bile okuru kuşkulandırıyor. Ahmakça konuşan biri hakkında nasıl "akıllı" imajı doğmazsa, dil yanlışlarına özen göstermeyen gazeteler de inanılır olmaktan uzaklaşıyor. Yanlış yazılmış her sözcük, eksik kalmış her tırnak işareti, karmaşık gramer yapısı, tuhaf tireleme, resim altı metnine sızan yanlış bir isim, veya hatalı haritalar saygınlığı gölgeliyor.

       2. Gazetelerin okurlara saygı göstermediği, bilgi sunmadığı ve gazetecilerin okurları temsil etmediğine inanılıyor. Gazetede "aşırı sağcı", "dindar", "taşralı" veya "radikal" gibi sıfatlarla sık karşılaşan bir okur, bu "yargıları" dile getiren muhabir veya editörün kendisiyle aynı değerleri paylaşmadığını düşünüyor. Gazetesinde zengin kişilere "sempati eğilimi" gören okur, gazetecilerin de bu kesime ait olduğu sonucuna varıyor. ABD'de okurların önemli bölümü, gazetecilerin bir haberi yayımlamak amacıyla insanları rencide etmekten çekinmediği görüşünde.

       3. Okurlar, gazetecilerin kişisel görüşlerinin ve bakışlarındaki çarpıklığın, hangi gelişmelerin haber olacağı ve izlenme biçimini etkilediğinden kuşkulanıyor. ABD'de okurların dörtte üçünden fazlası haber kuruluşlarının taraflı olduğuna inanıyor. Okur, taraflılığı üç ayrı şekilde görüyor: a) Gerçek karşısında tavırsız ve açık fikirli olmak, b) Önceden belirlenmiş bir niyetle haberi şekillendirmek, c) Belirli bir siyasi veya toplumsal kesimin çıkarına hizmeti hedeflemek.
       Haberle yorumun ayrı olması, okurun en çok önemsediği noktalardan biri. Okur, "Herkese karşı adil olun. Fikirlerinizi yorum sayfanıza veya köşelere saklayın" diyor.

       4. Okurlar, gazetelerin, tiraj artırmak için sansasyonel haber peşinde koştuğuna, bu haberlere gereğinden çok yer verdiğine inanıyor. Her dört Amerikalı okurdan üçü de gazetecilerin sansasyonel haberden zevk aldığına inanıyor. Okur, "Bu haberlerle pek ilgilenmiyoruz, ama sizler bize bunu fazlasıyla vermek derdindesiniz" diyor. Haber içeriğini "satış adına abartma" bir diğer sorun. Okurların yarıya yakını, haberle ilgisi ya hiç olmayan, ya da yanıltıcı nitelikte manşetlere, haftada en az bir kez rastladığını söylüyor.

       5. Okurlar, haber servisleri ve yazı işlerinin değer yargıları ve uygulamalarının kendi değer yargılarıyla her zaman uyumlu olmadığına inanıyor. Süratli olmak için doğruluk ilkesinden feragat edilmesi ve haberin "haysiyet kırıcı" içeriğine dikkat edilmemesi sorun olarak görülüyor.

       6. Haberin hazırlanış süreci konusunda tecrübe sahibi olan okurlar, medyanın güvenilirliğine karşı en eleştirel tutumu takınan kesimi oluşturuyor. Kendisi veya çevresiyle ilgili bir haberde yanlışlık veya haksızlık gören okur gazeteye güvenini yitiriyor. "Basın mağduru" kişilerin kulaktan kulağa anlatımları yıllarca zihinlerde kalıyor.

Yazarlar