The Others Arzunun yitik 'Arzu'su

Arzunun yitik 'Arzu'su

07.02.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Arzunun yitik 'Arzu'su

Arzunun yitik Arzusu

Melda DAVRAN

Arzu Okay... Bir kuşağın hayali, uğruna şiirler yazılan, masum yüzlü, seksi kadın... 1975 yılında 23 seks filmi çevirerek erişilmesi güç bir rekor kırmıştı. O zamana kadar hep kötü kadınlar, vamplar girerdi yatağa Türk sinemasında. "Masum kız soyunmaz" kuralını yalnızca bir hareketiyle yıktı: Ceylan gözlerini gözümüze dikip yavaşça soyunarak.
Soyunması gerekiyordu, çünkü 1970 yılında Sinema Yüz Güzeli olmuş ama kendini seks filmi furyasının ortasında bulmuştu.
Soyunması gerekiyordu, çünkü kendi deyişiyle eve ekmek götürmek, faturaları ödemek zorundaydı. "En çok ve en güzel soyunan" o oldu bir anda. Yapımcılar onu istiyor, Anadolulu sinema işletmecileri filmlerini görmeden parasını ödüyorlardı. Yönetmenler "çok rahat seviştiği" için onu tercih ediyorlardı. 1978 yılında yapılan bir röportajda anlatıyor:
"Lise öğrencisiydim. Sinema güzeli olmuştum. Sinemayı çok seviyorum. Teklifler gelmeye başlamıştı. Okulu bitirmek aklıma gelmiyordu bile. Birdenbire ilgi görmeye, poz poz fotoğraflar çektirmeye başlamıştım. Önemliydim. Çalan telefonlar, söylenen işler büyülüyordu beni.
Her şey bu denli güzel gidecek sanmıştım. Hep sevdiğim senaryoları bana uzatacaklarını düşünmüştüm. Ama Yeşilçam'da gariplikler başlamıştı. Ya oynayacaktım ya da aç kalacaktım. Karar vermek güçtü, geri dönüş ise hiç yoktu. Ne yapabilirdim ki? Bankada memur mu olacaktım?"

"Bonoları düşünüyordum"
70'li yıllar... Türk sineması seks furyasıyla sarsılmakta, salonlarda seyirci patlaması yaşanmaktadır. Alkazar, Elhamra, Dilbazlar sinemalarında konaklamaktadır seks filmleri. Adları da komiktir: Beş Tavuk Bir Horoz, Civciv Çıkacak Kuş Çıkacak, Kartal Pendik Gittik Geldik, Vur Tokmağı Davula, Beş Dakikada Beşiktaş, Yakalarsam Severim, Tak Fişi Bitir İşi, Oh De Yavrum Oh De...
Kadro kalabalıktır: Zerrin Egeliler, Zerrin Doğan, Dilber Ay, Melek Görgün, Figen Han, Ali Poyrazoğlu, Aydemir Akbaş, Mete İnselel, Sermet Serdengeçti, Hadi Çaman, Alev Sezer. Ve star Arzu Okay.
"Setlerde 'soyun!' sesleri yükseliyordu," diyor o dönemi anlatırken. "Ne bir ölçüsü ne bir sınırı vardı çıplaklığın. Verilen komuta uyan bir robot gibiydim. Hiçbir şey düşünmüyordum. Aybaşı geliyordu, kira verilecekti, şık olmalıydım, anneme bakmalıydım. Bonoları düşünüyordum, para gerekliydi."
Filmler ardı ardına gelir: Genç Kızlar Pansiyonu, Venedikte Aşk Başkadır, Sevgili Hocam, Bir Pınar Ki, Aman Ne Gırgır...
Seks filmleri yavaş yavaş pornografi sinyalleri vermeye başlamıştır. Yöntem pratiktir. Çekilen filmlerin arasına porno film parçaları yerleştirilmekte ya da montaj yapılmaktadır. Arzu Okay'ın başının altına sonradan başka bir vücut eklenmesi gibi.
"Seks sinemalarına gidemiyordum tabii," diye anlatıyor Okay. "Ölüyordum meraktan ama, ne halde film çıkıyor diye. Arkadaşlarımı gönderiyordum. Bir gün rol arkadaşım sinemadan döndü, çok bozulmuştu. Onu çıkarmışlar yerine bir zenciyi koymuşlar montajda. Bakışlar değişmişti, sokaklarda rahat yürüyemiyordum."
Yapımcılar, yönetmenler biraraya gelip "bu gidişe bir dur deme" toplantıları yaparlar. Arzu Okay da katılır bu toplantılara. '70'lerin sonlarına doğru seks filmlerinin sayısı azalmaya başlar. Yeni eğlence video, sinemayı mağlup etmiştir. Piyasadaki durgunlukla birlikte adını unutturmaya başlar Okay.

"Artık soyunmayacağım"
"Birdenbire sahneye çıkmayı düşündüm. Bir iki dersle kendimi gazinolarda buluverdim. 23 yaşındaydım ama 100 yaşında gibiydim. Geceleri uyuyamıyordum. Gittiğim lokantalarda yüzümü duvarlara çeviriyordum, garsonlar görmesin diye.
Herkesten herşeyden kaçmak istiyordum, ciddi bunalımlar geçirdim, intiharı düşündüm. Tüm kazancımı doktorlara ve seyahatlere yatırıyordum," diyen Okay, bir başka eski röportajında müjdeler yeni planlarını: "Karar verdim, artık soyunmayacağım. İngiltere'ye lisan kurslarına gidiyorum."
Londra'ya uçar. Son afişi, Beyoğlu'nun ara sokaklarındaki ürikasit kokulu duvarlarda asılı kalır: "A'dan Z'ye Kadar". Ve bu ismin altındaki tanım: O Biçim Arzu.
Bıkkındır, yorgundur, yalnızdır ama hayatını değiştirmeyi aklına koymuştur. Kopar sinemadan. İngiltere'den döndüğünde Kapalıçarşı'da deri ticareti yapan bir arkadaşının mağazasında çalışmaya başlar. Sultanahmet'te, Beyazıt'ta tursitlerin yoğun olduğu yerlerde dolaşır, müşteri bulur ve komisyonunu alır.

Mutlu sona doğru
Kısa sürede alışır işe. Kapıkule'ye gidip mal satar, Londra'ya, Berlin'e, Paris'e deri mont dolu valizleriyle uçar, fuarlara katılır.
Filmin ikinci yarısında masum kız, kötü günlerden sıyrılıp mutlu sona doğru ilerlemeye başlamıştır. Çalıştığı mağazanın atölyesine ortak olur. Atölye 400 çalışanlı fabrikaya dönüşür. Paris'e yerleşmeye kara verir. İstanbul'a yaptığı yolculuklardan birinde aşık olur, evlenir ve bir çocuğu olur. Türkiye'de ürettiği malları dünyanın dört bir yanına satarken, dönemin bakanı Işın Çelebi'nin elinden ihracat rekoru ödülünü bile alır.
Körfez Krizi'nden bu yana işlerini küçültmüş Arzu Okay. Şimdi Paris'in en işlek caddelerinden birinde şık bir butiğin sahibi. Her sabah yedide kalkıyor, kızını okula bırakıyor ve işine gidiyor. Akşamları ya bir Türk kebabçısında ya da bir Honolulu lokantasında yemek yiyor. Alabildiğine sıcak, sürekli gülen, kendisiyle barışık bu kadın en çok kızıyla oyun oynarken, kapısı herkesi açık evinde dostlarını ağırlarken, arka bahçesinde yetiştirdiği lahanalarla, havuçlarla yemek davetleri verirken mutlu oluyor. Bir de tatillerde Türkiye'ye geldiğinde, Çiçek Bar'da eski dostlarıyla buluştuğunda...

Diyor ki
* "Düşünüyorum da son yıllarda çekilen Türk filmlerini seyredince bizim daha masum kaldığımızı anlıyorum. Ben, Mine Mutlu ve diğer arkadaşlar. Ama nasıl ki kabak her zaman ilk yapanın başına patlar, bizim de öyle. Mesela Deniz Gezmiş bir sineği bile öldürmemişti ama asıldı. Bugün Deniz aynı şeyleri yapsa asılır mıydı, hayır..."
* "Keşke Bilge Olgaç da seks filmleri çekseydi de ölmeseydi. Çünkü zavallı Bilge kaloriferli evde oturamıyordu. Sobalı evde çıkan yangında yaşamını kaybetti. Bunu hazmedemiyorum. Bazı şeyleri, kaloriferli evde oturmak, minik konforlar için yapmak zorundaydık kısacası."

Arzulu şiir
Şair Hüseyin Alemdar onun için "Arzuuu Okay" diye bir şiir yazmıştı:

Hayatım ruj imgesi sinema hazzı şimdi
Geçmişime sarkan flu gençliğini seyrediyorum
Gece ki mağdur bir dokunuş izi
Çocukluğum gülhatmi suskunu elhamra sineması
Usulca öpüyorum bembeyaz nilüferlerimi
Yüzün ki ne kadar da şiir
- Kalbim n'apsın!