The Others Ayasofya restorasyonu

Ayasofya restorasyonu

13.10.2008 - 00:36 | Son Güncellenme:

Bizans döneminden kalma İznik’teki Ayasofya Müzesi’nin restorasyonu sırasında tarihi kubbenin zarar gördüğü haberine itiraz var ama muhabirimiz Ömer Erbil’in gözlemleri Vakıflar’ı doğrulamıyor

Ayasofya restorasyonu

İznik Ayasofya Müzesi’nin kubbelerinin “beton”la restore edildiğini Milliyet gazetesi 17 Eylül 2008 tarihinde birinci sayfadan “Restorasyon değil imha” başlığıyla haber verdi. “Beton sıvayla restorasyon” yapılmıştı!
Muhabirimiz Ömer Erbil, Bursa Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nce 2007 yılında restorasyon kapsamına alınan İznik’teki müzenin tarihi dokusuyla korunmak yerine günümüz modern binalarına dö-nüştüğünü öne sürüyordu.
Erbil haberinde şu bilgilere yer veriyor:
“Restorasyonu gerçekleştiren İY-KA İnşaat şirketi, müzeye girişe izin vermiyor. Müzeyle ilgili çalışma yapmak isteyen gazeteciler bile içeri alınmıyor. Bizans dönemi yapılarını kapsayan envanter çalışması için ağustos içinde müzeye giden Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri (TAY) Projesi yetkilileri dahi içeriye girmeyi başaramadı.
Konuyla ilgili olarak kaymakamlık ve belediyeden de yardım göremeyen uzmanlar, çareyi tespitlerini müze dışından bakarak yapmakta buldu. Uzmanlar, sadece müzenin dışından bakarak bile gözlemleyebildikleri uygunsuzlukları şöyle kaleme aldı: Neredeyse bütün duvarlarından elektrik kabloları çıkan, üstü basit, eğreti bir kırma çatıyla örtülen, kubbelerinin üzerine beton dökülen, bütün açıklıkları camla kapatılan ve bu camlama işlemi için yapının özgün duvar örgüsüne büyük zarar verilen, minaresi alakasız bir şekilde yeniden inşa edilen, apsisin orta penceresi yıkılarak park tarafına kapı açılan ve hepsinden önemlisi çok kötü bir ‘restorasyon’ uygulaması altındaki Ayasofya’nın akıbeti ne olacak?”

Vakıflar’ın açıklaması
Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü haberin gerçek dışı yorum ve bilgiler içerdiği iddiasıyla bir açıklama gönderdi. Basın ve Halkla ilişkiler Müşavir Vekili Aslı Ceren Demircan’ın imzasını taşıyan açıklama özetle şöyle:
“Restorasyon aşamasında her imalatta özgün malzeme kullanılmıştır. Yapının sudan arındırılması için onaylı proje kapsamında çatı yapılmış olup pencereler gelişigüzel camla değil, kurul onaylı projede belirtilen detaya göre yapılmıştır.
Kubbelerin onarım öncesi hali beton ile kaplı iken tadilat projesinde betonların kaldırılması idaremizce önerilmiş, ve koruma kurulunca kabul edilmiştir. Karar doğrultusunda Kubbe kaplamalarındaki beton sökülerek horasanla kaplanacaktır. Beton sıvanmış olan minareye ise aynı şekilde horasan harçlı derz yapılacaktır.
Sonuç olarak restorasyon çalışmaları Koruma Kurulunca onaylanan proje doğrultusunda uygun olarak devam etmektedir. Kaldı ki söz konusu haber kurumumuz tarafından ihbar olarak kabul edilmiş olup Genel Müdürlüğümüzce teknik elemanlar görevlendirilerek inceleme başlatılmıştır.”

Erbil: Gittim, gördüm
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün itirazlarına muhabirimiz Ömer Erbil’in yanıtı şöyle:
“Haberimde yer alan eleştiriler Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri (TAY) projesinin Bizans uzmanlarına aittir. Uzmanlar İznik’teki Bizans eserlerini tespit için gittiklerinde karşılaştıkları manzarayı rapor etmişlerdir. Bu rapor üzerine müzeyi yerinde görmek için İznik’e gittim. Raporda yazılanların doğruluğunu gözlerimle gördüm.
Restorasyonda her imalattan özgün malzeme kullanıldığından söz ediliyor. Cam mıdır özgün malzeme? Yoksa günümüz inşaatlarında kullanılan beton harç mıdır? Bunu hayretle ve ibretle okudum. Binlerce yılık geçmişi olan bir müzede günümüz harcı kullanılıyor. Çatısı günümüz kiremidiyle kaplanıyor. Adeta müze duvarındaki her delik kalın camlarla kapatılıyor.
Bu camları gelişigüzel olarak nitelendirmemize de tepki verilmiş. Fotoğraflarda gözüküyor; camlar mevcut yeri kapatırken ölçü bile alınmamış. Kapatılan yerde camın yan tarafı ölçü alınmadığından açık kalmış. Bu sadece bir pencere de ya da delik de değil. Hemen hepsi ölçüsüz kesilmiş.
Şimdi Vakıflar Genel Müdürlüğü yetkililerine sormak istiyorum. Ben TAY’ın raporunu okuduğumda hemen İznik’e kalkıp gittim. Müzeyi yerinde gördüm. Acaba bu itirazları sıralayanlar da İznik müzesini yerinde gezip gördüler mi? Yoksa Ankara’dan sadece bu konunun sorumlularına danışıp bu metni mi yazdılar?
Minarenin günümüz harcıyla betonla sıvanmasını eleştirdik. Vakıflar buna cevap olarak ‘evet betonla sıvandı ama üzeri horasan harçla derz yapılacak’ diyor. Dünyanın neresinde böyle bir yenileme görülmüş? Kubbe restore edilmeden diğer yerlerinin restore edilmesi nasıl bir anlayıştır?
Yağan yağmur suları içeriye akarken binanın kapılarını ziyarete kapatıp içerde restorasyon yapmak ne kadar doğru? Acaba kubbelerin kurşunla kaplanacağına haberden sonra mı karar verildi?”

OMBUDSMAN’IN GÖRÜŞÜ
Ömer Erbil tarihi eserlerin korunmasıyla ilgili birçok habere imza atmış başarılı bir muhabirimiz. Arkeoloji mezunu. Restorasyon raporunu ‘masa başında’ haber yapmamış, İznik’teki Ayasofya Müzesi’ne giderek yapılan çalışmayı izlemiş. Doğrusu da budur! Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün açıklamasında Milliyet’in haberinin ‘ihbar kabul edilerek kurumun teknik elemanlarınca yerinde incelemeye başlatıldığı’ belirtiliyor. Bu da gazetenin kamu adına denetleme işlevini yerine getirdiğini gösteriyor. Aynı şeffaflığı müze yetkilileri de gösterirlerse, tarihi müzenin restorasyondan zarar görüp görmediği anlaşılır.