The Others Bulgaristan ne kadar hazır?

Bulgaristan ne kadar hazır?

16.12.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bulgaristan ne kadar hazır?

Bulgaristan ne kadar hazır

Avrupa Birliği üyeliğine aday ülkelerin ikinci halkasında yer alan komşumuz

Ocak ayında üniversite öğrencilerinin ve muhalefetteki Demokratik Güçler Birliği Partisi'nin (DGB) başını çektiği coşkulu protesto gösterileri başarıyla sonuçlandı.

bugaristan'da geçici seçim hükümetleri de dahil edildiğinde 8 yılda 8 hükümet işbaşına geldi. bu durum hem reformların uygulanmasını geciktirdi hem de siyasi istikrarsızlığa yol

Sovyet ve komünizm boyunduruğundan henüz 8 yıl önce kurtulan, komünist dönemde Türk azınlığa yaptığı baskılar hala hatırlarda olan komşu Bulgaristan, Avrupa Birliği'nin genişleme süreci içinde. AB'nin genişlemesinin ilk halkasında değil ama 2006 - 2008 yıllarında gerçekleşecek ikinci halkada AB'ye üye olmaya aday. Son yıllarda aramızda sorun bulunmayan ender komşulardan biri olan Bulgaristan'da ekonomik ve siyasi durumu, Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü araştırma görevlisi Birgül Demirtaş yorumluyor.

1989'da Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla başlayan süreç, dünya politikasına 45 yıldır yön veren Soğuk Savaş'ın sonunu getirdi. Soğuk Savaş sonrası dönemde ortaya çıkan "yeni dünya düzeni veya düzensizliği"nden en çok etkilenen bölgelerin başında Orta Avrupa ve Balkanlar geliyordu. Aradan geçen 8 yılda Macaristan, Polonya ve Çek Cumhuriyeti gibi ülkeler, ekonomik reformları uygulayıp, Avrupa Birliği ve NATO'ya üyeliğin eşiğine gelirken, Bulgaristan ekonomik ve siyasi krizden kurtulamadı.
Ülkeyi 35 yıl boyunca demir yumrukla yöneten Todor Jivkov, 10 Kasım 1989'da, Komünist Parti içindeki reform yanlıları tarafından kansız bir darbeyle devrilmişti. Bugüne kadar geçen 8 yılda, yeni bir düzenin oluşturulmaması, ekonomiyi çökme noktasına getirdi.
Bulgaristan, 1944 - 1989 arası dönemde Sovyetler Birliği'nin Varşova Paktı'ndaki "en sadık müttefiki" olarak biliniyordu. Moskova ve Sofya arasındaki dil ve din benzerliği, ayrıca Rusya'nın ülkeyi Osmanlı egemenliğinden kurtaran "büyük ağabey" olarak görülmesi, sosyalist rejimin Bulgar halkı arasında bir ölçüde destek bulmasına yol açıyordu.
Jivkov hükümeti, 1989'da devrildiğinde Bulgaristan'ın piyasa ekonomisi ve demokratik yönetim konusunda hiçbir deneyimi yoktu. Bulgaristan, her ne kadar demokrasiye geçişte büyük başarı sağladıysa ve 1990'dan bu yana parlamento seçimlerini özgür ve adil bir şekilde gerçekleştirmeyi başardıysa da; ekonomik reformların geciktirilmesi önce ekonomide bir krize, sonra da siyasi kaosa neden oldu.
Kasım 1989 - Mart 1997 arasındaki dönemde, iktidar koltuğunda, bir yıl hariç, Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) oturdu. Komünist Parti'nin devamı olmadığını iddia eden BSP, reform programını sürekli erteledi. Böylelikle ekonomiyi çökme noktasına getirdi.
Bulgaristan'ın gayri safi milli hasılası da 1989 sonrasında sürekli düştü. Bu oran 1992'de eksi yüzde 5.7, 1993'te eksi yüzde 2.4 oranında gerçekleşirken, geçen yıl (1996) eksi yüzde 10'la şok bir düşüş yaşadı. Enflasyon ise geçen yıl yüzde 310'un üstüne çıkarken, şubat 1996'da bir aylık enflasyon oranı yüzde 240'ın üstündeydi. 1997'nin ilk üç aylık enflasyonu da yüzde 452'yle bölgede rekor kırdı. Bulgaristan'daki hiperenflasyon, Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri arasında ilk ve tek olma özelliğini koruyor.
Enflasyonun bu denli yükselmesi, gelirlerin önemli ölçüde azalmasına neden oldu. Bu yılın başlarında bir Bulgar vatandaşının ortalama aylık ücreti 20 dolar seviyesine indi. Geçen yıl yiyecek fiyatları yedi kat arttı. Halkın dörtte biri, devlet tarafından 16.5 dolar olarak belirlenen yoksulluk düzeyinde veya onun da altında yaşamaya mahkum oldu. Bulgaristan, bölge ülkeleri arasında, bir ihtimal Arnavutluk hariç, en şiddetli ekonomik krizi yaşadı.
Öte yandan devlet bankalarından aldıkları kredilerle zengin olan "sözde kapitalist" bir sınıf belirdi. "Kredi milyonerleri" olarak adlandırılan bu kişilerin BSP'yle yakın ilişkileri olduğuna inanılıyor.
Halkın BSP'ye duyduğu tepki taşmak üzereydi. Bu arada Federal Yugoslavya Cumhuriyeti'nde muhalefetin, yerel seçim sonuçlarını kabul etmeyen Miloseviç yönetimine karşı her gün düzenlediği gösterilerin başarı kazanması, Bulgar halkına ne yapması gerektiğinin işaretini verdi.
Böylece ocak ayında üniversite öğrencilerinin ve muhalefetteki Demokratik Güçler Birliği Partisi'nin (DGB) başını çektiği coşkulu protesto gösterileri başladı. Bir ay boyunca her gün protesto gösterileri, halkın başarısıyla sonuçlandı.
BSP'nin şubat ayında yenilgiyi kabul ederek, istifa etmesi tüm ülkede şampanyayla kutlanan sevinç gösterilerine yol açtı. Ardından muhalefetteki DGB'nin liderliğinde teknokratlar hükümeti kuruldu.
19 Nisan'da yapılan seçimlerde DGB, beklediği gibi yüzde 52'nin üzerinde oy alarak büyük bir zafer kazandı. Ijan Kostov başbakanlığındaki DGB hükümeti, iktidar koltuğuna oturur oturmaz istikrar ve özelleştirme paketi uygulamaya başladı.
Bulgaristan'da geçici seçim hükümetleri de dahil edildiğinde 8 yılda 8 hükümet işbaşına geldi. Bu durum hem reformların uygulanmasını geciktirdi hem de siyasi istikrarsızlığa yol açtı.
Başbakan Ijan Kostov, seçimlerden önce kendisiyle yaptığımız söyleşide, işbaşına gelince ülkede 7 yıldır yapılmayan reformları gerçekleştireceklerini söylemişti. Bulgaristan, şimdi önemli bir dönüm noktasında. İşbaşındaki liberal Kostov hükümeti, reform vadederek, seçmenin yarısından fazlasının oyunu almayı başardı. Yıllardır geciktirilen reformları gerçekleştirmek için çoğunluğun desteğine sahip. Vakit kaybetmeden, kararlılıkla, bir yandan ekonomik reformları uygulamaya koyarken, bir yandan da "kredi milyonerleri"ne karşı başlattığı mücadeleyi sürdürmesi bekleniyor. Aksi takdirde Bulgaristan modernleşme trenini kaçırabilir ve Sofya, AB'nin ve NATO'nun ikinci genişleme dalgasında da yer almayabilir.