Çakar ve Toroğlu

Nİhayet iki büyük hakem hocamız "karşı karşıya" açık ve net bir şekilde geldiler. Toroğlu bu hafta sonu "Maraton" da Fatih Terim’in hakeme maç boyunca küfür ettiğini, hakemin buna neden ses çıkarmadığını sordu. Ahmet Çakar da bu iddiaya sert cevap verdi. Terim’i "sırtlanların beklediğini" söyledi. Toroğlu’na "reytingçi" dedi. Çakar, bu şekilde hakemlerin Terim’e karşı önyargılı yaklaşmalarına yol açıldığını söyledi. Toroğlu bakalım köşesinde bir cevap verecek mi?

Devrİm Sağıroğlu’nun kendine has bir Fenerbahçe eleştirme üslubu vardır. Onun için, her hafta maç sonunda kendisinden görüş alınır. En son "Yenilirsek DSP’den beter oluruz" demişti. 7 - 1’lik galibiyet kendilerine iyi gelmiş... Sakinleştirici niyetine yani! Ama tabii önümüzde daha çok maç var, belli olmaz...

"Sevdİklerİnİ bile kıran, eyyam yapmayan program"... "Telegol"ün bu sloganını "yılın sloganı" seçtim. Bu arada "Telegol" acaba hangi sevdiklerini kırmış merak ettim doğrusu?

Real Madrid - R. Sociedad maçındaki tekrar pozisyonlarının maç yayını içinde nasıl da güzel serpiştirildiğini gördünüz mü? Bu soruyu bizim yönetmenlere soruyorum. Bir kere olsun maçın hızını kesmedi. Pozisyon tekrarlarından sonra maça döndüğümüzde top ya taç, ya aut, ya korner ya da faul atışı için bizi bekliyordu. Bu kadar mı denk getirilir. Helal olsun İspanyollara. İzmir’deki Altay - Beşiktaş maçında ise hakemin uzatma dakikasını göstermek için kaldırdığı tabelayı yakalayacağım diye uğraşıyordu bizimkiler.

Şİmdİ "First Ladyölerimiz türbanlı. Moda deyimi ile "Beyaz Türkler"e karşı varoşların intikamının yeni görüntüleri. Ama bakın sonuçta yine bir "leydi"lik sözkonusu. Bunu tabii yine moda deyimi ile "Beyaz Türkler" bulup buluşturuyor. Habertürk’te MÜSİAD başkanı Nejat Bayramoğlu vardı. Alt yazılarda geçen "TÜSİAD’ın yerine MÜSİAD mı geliyor?" sorusu işte bu "First leydi" eşlerinin de aynı kulvarda görüldüğünün göstergesiydi. Bayramoğlu da Kasımpaşalı’ydı. Recep Tayyip Erdoğan’ı yakından tanıyor, arkadaşı... Hatta çok güzel pilav yapan semtin lokantasına da sürekli gitmişlerdi. Hülya ya da Gülben hanımın "first leydi"leri çıkarmak için uğraştığını hisseder gibiyim...