The Others Çetelere ceza yağdı

Çetelere ceza yağdı

20.06.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Çetelere ceza yağdı

Çetelere ceza yağdı


İstanbul DGM, dün hareketli bir gün yaşadı. Yaşar Öz, “Uyuşturucu kaçakçılığından" Alaattin Çakıcı “çete kurmaktan" mahkum oldu. Susurluk duruşması ise ertelendi


       1- Yaşar Öz’e 15 yıl
       SEMRA PELEK / CENNET NAR İstanbul
       Uyuşturucu davasından dün 15 yıl hapis cezası alan Yaşar Öz, daha sonra yargılandığı Susurluk davasında ilginç açıklamalarda bulundu. Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar’ın ricalarını yerine getirdiğini savunan Öz, “Ağar, çete komisyonunda aklandı. Öyleyse ben tek başına mı çete kurdum" dedi.
       Öz, dün önce İstanbul 4 No’lu DGM’de teşekkül halinde uyuşturucu kaçakcılığından yargılandı. Daha önceki yargılama sonucu İngiltere ve Almanya’ya uyuşturucu göndermekten beraat eden, ancak ABD’ye eroin göndermek suçundan 7.5 yıl ağır hapse mahkum olan Öz, Yargıtay’ın bozma kararından sonra başlayan davada, savunmasını yaptı.
       Öz, yurtdışına gönderilen uyuşturucunun sahibi olanların açık adres ve kimliklerini mahkemeye verdiğini belirterek, “Vicdanen rahatlamak için haklarında soruştuma süren mal sahiplerini bulun. Bulamamanız benim suçum değil" diye konuştu.
       Adının Susurluk davasında geçmesi nedeniyle bu davadan yargılandığını ileri süren Öz, son sözünde, “Üç yıldır konuşuyorum, konuşacak bir şey kalmadı. 39 aydır ve her anlamda mağdurum" dedi.
       Mahkeme heyeti, verdiği ifadelerle polise yardımcı olmadığı için indirimden yararlanmaması gerektiği yönünde, Öz hakkındaki dosyayı bozucu Yargıtay kararına uydu. Öz, yargılama sonucu 15 yıl ağır hapis ve 753 milyon 250 bin lira ağır para cezasına çarptırıldı.

Susurluk davasında

       15 yıla mahkum edildiği duruşmadan çıkıp Susurluk davasına katılan Yaşar Öz, söz alarak son savunmasını yaptı. Öz, “Dünyanın hiçbir yerinde iki dakika önce 15 yıl hüküm yiyen biri hemen bunun arkasından başka bir davada esas hakkındaki savunmasını yapmaz" dedi.
       Öz, ödeneksizlik nedeniyle daha önceki duruşmalara gelemediğini ancak birçok kez kendi parasıyla yol masrafını karşıladığını belirterek, “Ben ekonomik anlamda çok rahat değilim" diye konuştu.
       Sanıklardan hiçbirini tanımadığını, cancak Ağar’ın isteklerini yerine getirdiğini iddia eden Öz, TBMM Çete Komisyonu’nun, Ağar hakkında verdiği kararın kendisini desteklemesi amacıyla mahkemeye delil olarak sundu. Öz, “Ağar’ın benden birtakım ricaları oldu. Makamımı da göze alarak istediklerini yaptım. Ağar, Meclis Çete Komisyonu’nda verdiği ifade sonucu Yüce Divan’a gönderilmedi. Öyleyse, ben tek başına çete oluşturdum" diye konuştu.

“Bilsem de söylemem"

       Arandığı halde Abdullah Çatlı’yı ihbar etmemekle de suçlanan Öz, ablasının üvey kızı olan Çatlı’nın eşi Meral Çatlı nedeniyle akraba olduklarını söyledi. “Akrabamı nasıl şikayet ederim" diyen Öz şöyle devam etti:
       “Çatlı’yı hangi polise ihbar etmeliydim ki? Onun en üst düzeyde emniyet yetkilileri ve siyasetçilerle içli dışlı olduğu ortaya çıktı. Onu koruyanlar, elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyor. Ayrıca ben Çatlı’yla birkaç kez yurtdışında görüştüm. Bu görüşmelerimde aile meselerinden görüştük. Kaldı ki Çatlı’nın yerini bilsem de söylemezdim."

Haluk Kırcı savunma yerine kitap gönderdi

       Karar aşamasına gelen Susurluk davasında ise eski Özel Harekat Daire Başkan Vekili İbrahim Şahin, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden üç ay istirahatte olduğunu bildiren raporu göndererek katılmadı.
       Eskişehir Cezaevi’nde bulunan Haluk Kırcı ise duruşmaya cezaevinde savunma amacıyla yazdığı “Bırak eşkiya bellesinler" adlı kitabını mahkemeye yolladı.
       Kırcı’nın avukatının bu kitabı savunma olarak değerlendirilmesini mahkeme heyetinden istemesi üzerine Yargıç Sedat Karagül, “Kırcı savunma diye bize kitap yolluyor" dedi.
       Mahkeme heyeti, Uludağ Üniversitesi’nden sağlık raporu gönderen Şahin’in Adli Tıp Kurumu’na sevk edilerek savunma yapmasına engel teşkil eden bir durumunun olup olmadığının tesbit edilmesini istedi. Heyet, Şahin’in gönderdiği raporun Adli Tıp Kurumu’nca incelenmesine karar vererek duruşmayı erteledi.

       2- Çakıcı’ya 5 yıl
       Alaattin Çakıcı, Fransa’dan iadesinde öngörülen suçlardan biri olan “Çete lideri olduğu" gerekçesiyle yargılandığı davada beş yıl hapis cezasına çarptırıldı. Çakıcı’nın avukatı, müvekkilinin en çok altı ay sonra serbest kalacağını iddia ederken, karara muhalefet şerhi koyan mahkeme heyeti başkanı, “Tavandan ceza verilmesi eşitliğe aykırı" dedi. Alnında bir yara izi olduğu görülen Çakıcı ise hakkındaki cezayı gülümsemeyle karşıladı.
       İstanbul 6 No’lu DGM’de dün görülen 25 sanıklı davanın karar duruşmasına katılan Çakıcı, son sözünün sorulması üzerine “Söyleyecek bir şey yok" dedi.
       Son savunması için söz isteyen tutuklu sanıklardan Adnan Çiçek ise, öncelikle basına “küfretmek" istediğini söyledi. Mahkeme Başkanı Sedat Karagül’ün, “Sakın öyle bir şey yapma" uyarısı üzerine Çiçek, “sütten çıkmış ak kaşık değilim" diye konuştu.

Üç ay 25 gün yatacak

       Verilen aranın ardından kararı açıklayan mahkeme heyeti, Çakıcı’ya beş yıl hapis ve üç yıl kamu hizmetinden men cezası verildiğini, 18 sanığın 2 - 15 yıl arasında hapse çarptırıldığını, beş sanığın delil yetersizliğinden beraat ettiğini, gıyabi tutuklu Seyfettin Çakar’ın da dosyasının ayrıldığını bildirdi.
       Oyçokluğuyla alınan karara muhalefet şerhi koyan Mahkeme Başkanı Sedat Karagül ise, “Daha az ceza verilmesi gerekir. Karar adalete ve eşitlik prensibine aykırıdır. Ceza dört yıl olmalıdır" diye konuştu.
       Alaatin Çakıcı’nın, yattığı süre ve infaz yasasına göre üç ay 25 gün sonra bu suçundan serbest kalacağı belirtildi.

Kartal Cezaevi’ne camlı önlem

       Kartal Özel Tip Cezaevi’nde yasadışı yollardan içeri sokulan maddelerin tutuklu ve hükümlülere ulaşmaması için önlem alınıyor. Cezaevinde koridorlarda bulunan kapıların demir parmaklıklı bölümlerine kalın camlar takılıyor.
       Cezaevine getirilmesine başlanılan camları üreten firmanın elemanları, alt tarafı sac olan kapıların demir parmaklıklı bölümüne takılacak camların 10 milimetre kalınlığında olduğunu belirttiler.
       Tutuklu ve hükümlüler arasında silah, telefon ve mektupların koridorlardaki parmaklıklı kapılar sayesinde el değiştirmesinin engellenmesi amacıyla böyle bir uygulama gidildi. İSMAİL POLAT İstanbul