The Others ‘CİNAYET’İN ANATOMİSİ

‘CİNAYET’İN ANATOMİSİ

28.05.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

Başbakan Erdoğan’ın, ‘kürtaj cinayettir’ sözlerinin ‘sezaryenle doğum’ için de aynı nitelemeyi yaptığı bölümünün AA’dan alıntı yapılan metinde yer almaması konusunda uyarı geldi.

‘CİNAYET’İN ANATOMİSİ

Başbakan Erdoğan gündem tayinindeki ustalığını bu hafta da ‘sezaryen ve kürtaj’ konusundaki açıklamalarıyla sergiledi.

Haberin Devamı

Kamuoyu İçişleri Bakanı’nın Uludere’deki hava saldırısında yaşamlarını ytiren 34 sivil hakkında ‘Ölmeseler kaçakçılıktan yargılanacaklardı’ sözlerine odaklanmışken Başbakan Erdoğan Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konseransı Eylem Programı 2012 uygulamasıyla ilgili konuşmasıyla manşetleri değiştirdi.

Milliyet ve pekçok gazete Erdoğan’ın ‘Kürtaj cinayettir’ sözlerini öne çıkardı. Haberin kaynağı Anadolu Ajansı’ydı. Milliyet de A.A.’ya dayanarak Erdoğan’un konuşmasını şöyle yayımladı:

“Sezaryenle doğumlara karşı olan bir başbakanım. Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum. Ha anne karnında bir çocuğu öldürürsünüz ha doğduktan sonra öldürürsünüz. Hiçbir farkı yok.”

Oysa konuşmanın televizyonlardan yayımlanan bölümünde Başbakan Erdoğan, sezaryeni de ‘cinayet’ olarak nitelendiriyordu.

Haberin Devamı

Bu fark Milliyet okurlarının dikkatinden kaçmadı.

Baskı Oran’ın uyarısı

Prof. Dr. Baskın Oran, Millyet Okur Temsilcisi’ni konuşmanın tamamı konusunda uyardı. Başbakan, “Sezaryenle doğuma karşı olan bir başbakanım. Ve bunu bir cinayet olarak görüyorum. İki, kürtajı bir cinayet olarak görüyorum” diyordu. Milliyet’te ise “Sezaryene karşıyım. Kürtaj cinayettir” sözleri yer alıyordu. Baskın Oran, “Gazete, başbakanın imaj düzelticisi midir?” diye soruyor. İyi bir Milliyet okuru olan Baskın Hoca artan yazım hataları konusunda da daha özenli olunmasını istiyor: “Geçenlerde mesela provakatör vardı, aynı sayıda devedişi gibi iki yanlış daha vardı. Önceki gün nefs-i müdafaa var. Ayrıca, 25 Mayıs’ta sayfa 18’de “Kanı yerde kalmadı”. Ki bu fazla tatsız bir nefret söylemi... Gazetenin genel havası da bu ayarda maalesef. 26 Mayıs’ta sayfa 16’da ise Molliere. Hadi, accent grave konamadı diyelim, ki konmalıydı, ama bunun tek olduğunu ilkokul öğrencisi bile bilir sanırım. Üstelik başlıkta da kullanılmış.”


OMBUDSMAN’IN GÖRÜŞÜ

Sayın Baskın Oran’a uyarı ve düzeltileri için teşekkürler. Başbakan’ın ‘kürtaj cinayettir’ sözlerinin ilk bölümünde sezaryenle doğumu da ‘cinayet’ olarak gördüğü ortadayken gazetenin A.A.’nın haberiyle sınırlı kalarak haberi eksik görmesi savunulamaz. Başbakan, cümleyi kurarken sezaryenle kürtajı karıştırmış olabilir. Gazeteye düşen, konuşmayı olduğu gibi vermektir. Bir yanlış anlaşılma olduysa onu düzeltmek Başbakanlık Basın Merkezi’nin işidir. Kaldıki Başbakan Erdoğan ertesi gün de benzer şeyler söylemiştir:
‘Dün uluslararası, Birleşmiş Milletler’in bir toplantısında bir ifade kullandım, yine kullanıyorum. Ben sezaryenle doğuma karşı olan bir Başbakanım ve bunların planlı yapıldığından, özellikle planlı yapıldığını biliyorum. Bunun bu ülke nüfusunun artmaması için atılan adımlar olduğunu biliyorum. Bunun bir taraftan da kendilerine mali kaynak teşkil etmesi için atılan adımlar olduğunu biliyorum ve bununla bu ülkenin nüfusu bir yerde donduruluyor. Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum, kürtajı bir cinayet olarak görüyorum ve bu ifademe karşı çıkan bazı çevrelere, medya mensuplarına da sesleniyorum; yatıyorsunuz, kalkıyorsunuz Uludere diyorsunuz. Her kürtaj bir Uludere’dir diyorum.’ Yani, Başbakan bu kez konuşmasında sezaryeni cinayet olarak yorumlamıyor ama karşı olduğunu söylüyor.
Milliyet’in, Türkiye’de doğurganlık oranları ve kürtajla ilgili bilimsel veriler içeren pazar günkü haberi ve The Economist Dergisi’inden alıntılar içeren pazar günkü yayımı ise son derece yararlıydı. Gazetenin nüfus artış hızı, bebek ölümleri, anne ve çocuk sağlığı açısından gelişmişlik göstergesi sayılan tıbbi yöntemler hakkında daha fazla uzman görüşüne başvurmasında yarar var.”


BATUM GÜNAHLAR ŞEHRİ Mİ?

Milliyet’in sınır komşumuz Gürcistan’ı, özellikle de Batum’da gece hayatını konu olan yazı dizisine “Günahlar Şehrine giriş 1 lira” manşetini atması çok sayıda okurumuzun tepkisine yol açtı.
Milliyet muhabiri Miraç Zeynep Özkartal’ın izlenimlerinin yer aldığı yazı dizisinde Gürcistan’a kimlikle geçiş imkânı verildiğini, geçiş ücretinin bir lira olması nedeniyle Karadenizlilerin hafta sonunu Batum’da geçirmelerine olanak sağlandığı anlatılıyordu. Kumarhanelerin serbest, gece hayatının çok hareketli olduğu belirtiliyordu.
Batum Türkiye Dostluk Derneği’nin Başkanı Yusuf İskender Nadiradze, dizinin kendilerini çok üzdüğünü belirtmiş::
“Batum’da yaşayanları ve Batumluları neden karalıyorsunuz? Gün boyu devletten gelen telefonlar durmak bilmedi. Bu haberlerin nedenini soruyorlar. Ben de size soruyorum: Dünyanın her yerinde eğlence merkezleri olabilir. Gece hayatı olabilir. Batum bu mudur?” Rize’den Ahmet Nazlıcan da “‘Günahlar şehri’ ne demek” diye tepki gösteriyor. Ali İhsan Aksamaz’ın eleştirisi de şöyle: “Haber, daha başlığıyla Batum kentini, baştan ahlaksızlıkların ve gayrimeşru işlerin merkezi gibi göstermekte ve okuyucuyu koşullandırmaya çalışmaktadır.
YANLIŞ ANLAŞILMAYA ÖZÜR
Batum’a giden Laz, Gürcü, Hemşinli ve diğer Doğu Karadenizli vatandaşlarımız, her an her türlü melaneti ve ahlaksızlığı yapmaya hazır insanlar olarak gösterilmektedir. Haberde anlatılanlar abartılıdır. Batum, bizden öncekilerden duyarak büyüdüğümüz, çocukluk anılarımızın tılısımlı anlatımlarının gizemli kentidir.”
Muhabirimiz Miraç Zeynep Özkartal Milliyet Okur Temsilcisi’ne şu açıklamayı yaptı:
“Gazetenin birinci sayfasında yapılan ‘Günahlar şehrine giriş 1 TL’ başlıklı anonsuna ben de birçok mesaj aldım. ‘Günahlar şehri’ tanımlaması bana, ya da yazı işlerimize ait değildir. Sanırım sözcükler başlığa taşınırken diğer alıntılarda yaptığımız gibi tırnak içine alınmamış olması, bizim Batum’u böyle tarif ettiğimiz algısını oluşturdu. Oysa ki yazının içinde de görüleceği gibi, kimi Hopalılar tarafından Batum böyle tanımlanmaktadır. Bizim yaptığımız sadece aktarmaktır. Türkiye ve Gürcistan’da yaşayan Gürcülerin üzüldüklerini bilmek beni de üzdü. Yanlış anlaşıldıysam özür dilerim.”



MEMUR ZAMMINDAN DEVLET ETKİLENİRSE

Burhan Seyman adlı okurumuz şöyle diyor: “Türkiye’de memurların, işçilerin, emeklilerin talep ettikleri zam hükümetlerin talepleriyle hiçbir dönemde uyuşmadı. Ama gazeteler her zaman emekçilerin yanındaydı. Ama bu son memur zammında ‘hükümetin teklifinde yaptığı sınırlı iyileştirme, memurların talepleriyle Maliye’nin bütçe hesapları arasındaki uçurumu kapatmayınca, on binlerce kamu çalışanına grev yolu gözüktü’ sözlerinizi şaşkınlıkla okudum. Bu zammın maliyeye maliyetini kalem kalem hesaplamanız ise dehşet verici gerçekten. İstediğimiz zammın verilmesi halinde hükümete 25 milyara mal olacağını yazacağınıza, bize verilen yüzde üçün bize maliyetini niçin hesaplamıyorsunuz. Bu zamla nasıl yaşayacağımızı, ne yiyip içeceğimizi, çocuğumuzu okula gönderip gönderemeyeceğimizin bize maliyetini de hesaplamalıydınız. Ömrümde ilk defa bir gazetenin verilen üç kuruşluk zamdan, işçilerin memurların emeklilerin değil devletin nasıl etkileneceğini yazdığını görüyorum ve ayıplıyorum.”


‘LEZBİYENDİ DEDİ AMA’ BAŞLIĞI DOĞRU OLMAMIŞ

Mine Saime Çinburlak adlı okurumuzun şikayeti ise şöyle: “Üniversitede okuyan kız arkadaşını öldüren bir şahsın mahkemedeki savunmasını 21 Mayıs tarihli Milliyet internet sitesinde okudum. Mahkeme sanığın ‘lezbiyen arkadaşıyla görüşmemesi konusundaki uyarılarını dinlemediği için öldürdüğü’ yönündeki savunmasını ‘haksız tahrik’ nedeni olarak kabul etmiyor ve sanığı 29 yıl hapis cezası veriyor. Haberin ilk başlığı Milliyet internette ‘Lezbiyendi dedi ama’ olarak verilmiş. Haberin kendi başlığı ise ‘Cinsel tercih suçu hafifletmez’ Yani daha doğru bir başlık olmuş. Bizim şikâyetimiz ‘lezbiyendi dedi ama’ başlığına sanki lezbiyen olmak öldürme nedeni olabilirmiş gibi olumsuz bir duruma işaret ediyor. Lezbiyen olduğu içih öldürülebilir ama mahkeme bunu gerekçeden saymamış der gibi. Olmamış.”