The Others Cinsellikten aşk doğar mı?

Cinsellikten aşk doğar mı?

13.09.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Cinsellikten aşk doğar mı?

Cinsellikten aşk doğar mı
22-28 Şubat 1998




Cinsellik hep aşkın son aşaması olarak kabul edilir. Peki ya başlangıcıysa? Ünlü isimlere bu konuda ne düşündüklerini sorduk, ilginç cevaplar verdiler.

İpek DURKAL
Bize öğretildiği gibi yaşıyoruz. Çünkü öğrendiklerimizin doğruluğundan eminiz. Bir erkekle tanışıyoruz, aşık oluyoruz, el ele geziyoruz, ilk girişimin karşı taraftan gelmesine dikkat ederek öpüşüyoruz, kaçamak dokunmalar yaşıyoruz ve evleniyoruz. İşte ancak o zaman cinselliği yaşayabiliyoruz. Bu sırayı bozmak hem ayıp hem de günah. Üstelik cinselliği aşktan önce yaşıyorsanız, erkeklere kendinizi kullandırtmış olursunuz. Ya sizin onu kullanmanız? Tövbe, öyle şey olur mu hiç! Aşk ve cinsellik birbirinden çok farklı iki kavram gibi yer alıyor kafalarda. Oysa her ikisi de iç içe geçmiş ve yaşamımızın büyük bir bölümünü kaplıyor. Neden ikisini birbirinden ayrı ve sıralı düşünmekte ısrar ediyor insanlar? Cinsellik aşkın getirdiği dokunma, hissetme isteği olarak kabul ediliyor. Peki ya tam tersiyse, ya dokunma hissetme isteğinden aşk doğuyorsa? Bunu kim anlatabilir, kim ispat edebilir? Siz dokunmak istemediğiniz bir adama aşık olabilir misiniz? Ya da aşık olduğunuz bir adama dokunmadan durabilir misiniz? Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan?.. Yani aşk mı cinsellikten cinsellik mi aşktan?
Dünyanın hızlı gelişiminden ülkemiz de nasibini alıyor. Artık aşkın tarifi bize öğretilenler değil bizim yaşadıklarımızdan çıkarttığımızdır. Şarkılarımızda bile "seni uzaktan bir kez görsem" ya da "seni uzaktan sevmek" edebiyatı bitti ve yerini "seni yerler", "seviş benimle", "konuşalım, sevişelim, kırıştıralım" gibi cinselliğin ön planda olduğu sözler aldı. Bu konuda küçük bir soruşturma yaptık ve ünlü isimlere ne düşündüklerini sorduk. İşte cevapları...

Kürşat Başar: Aşk mı cinsellikten doğar, yoksa cinsellik mi aşktan? Her ikisi de olabilir. Ama bence seks, aşkın verdiği coşkuyla; duyguların derinliği ile birleştiği zaman elbette bir farklılık doğuyor. Aşk nasıl ki hayatımızdaki her şeyi, ışığı, renkleri değiştiriyorsa; gördüğümüz her şeye yeni ve coşkulu bir doku kazandırıyorsa elbette bu cinsellik için de aynı şekilde geçerli. Eğer aşıksan cinselliği daha derin yaşarsın. Bu durumda bana göre önce aşk...

Tarkan: Ben ilişkilerimde tensel uyumun önemine inananlardanım. En sahici, en içgüdüsel duygu alışverişinin cinsellikte yaşandığını düşünüyorum. Kimi zaman cinsellikteki uyumsuzluk aşkı olumsuz etkiler. Kimi zaman bu iki olgu kaynaşıverir. Ama hayat tatlı tesadüflerle doludur. Bazen aşk beklenmedik anda çarpıverir insanı. Ve "Önce aşk mı, cinsellik mi?" soruları anlamını yitiriverir. Kalbinin sesine kulak verip hislerinin peşinden gidersin.

Buket Uzuner: Ben gerçekten romantik biri olduğum için aslında bu sorunun doğru adresi değilim. Bu tür sohbetlerde biyoloji altyapım olduğu için hayvanlarla insanların farkını düşünüyorum. Bence insan ile hayvan arasındaki en önemli fark akıl falan değil. İnsan denen canlı hikaye etmeyi biliyor ve çok seviyor. Akıl ve mantık buna bağlı şeyler. Sanat ve bilim de bunun üzerine kurulu. Biz hayal edebiliyoruz. O yüzden bizim için üremek ya da çiftleşmek hayvanların bildiği, anladığı anlamda değil. Dişi insan ve erkek insan olarak cinselliğimize mutlaka hikaye katmak istiyoruz. Buna da çok ihtiyacımız var. Bu hikayenin kimyasına aşk diyoruz. Bence çok da iyi ediyoruz. Ben aşk öncesi cinselliği 20'li yaşlarımda bir kez denemiştim. Ama yürümedi. Sonra çok iyi dost olduk. Kendi aramızda niye yürümediğini konuşurken bir şeyi farkettik, hikayesi eksikti... Herkese bol hikaye diliyorum.

Bedri Koraman: Kadın erkek gibi gözüyle, beğenisiyle aşık olmaz. Görür görmez aşık oldum lafı kadında sökmez. Kadında gerçek aşk ertesi gün başlar. Yani beğenip de seks ilişkisine girdiği erkeğe ancak cinsel tatminden sonra aşık olur. Kadında orgazm erkekten daha önemlidir. Bu da çok doğaldır. Çünkü kadın erkek için üretim aracıdır. Doğa devamlılığını, neslin üremesini kadına yüklemiştir. Kadın erkeğe yapışacak, döl alacak ve nesil devam edecektir. Bunun için kadın erkeklerin kanaatinin aksine gerçekçidir. Gerçekten o coşkuyu duyması gereklidir. Kadının cinsel haz almadığı bir erkeğe aşık olması mümkün değildir.
Erkek gözüyle tahrik olabilir. Hiç yatmadığı, hatta elini bile tutmadığı bir kadına aşık olabilir. Uğrunda acı çekebilir. Ruhsal dengesini çarpıtacak durumlara düşebilir. Anadolu'da söylenen bir söz yalnız erkekler için doğrudur: "Seversin, kavuşamazsın, aşk olur!"