Çok okuyorum!

  Thierry Roland. Fransa'da ona "Mösyö Televizyonfutbolu" diyorlar. Belçika - İtalya Euro2000 maçını anlattı ve "benden bu kadar" dedi. Tam 32 yıl anlattı Roland. Aşırı sağcı oldu, lisansını kaybetmemek için solcularla birlikte greve katıldı. Onun unutulmayan maçları var. Bir ingiliz hakem için "aptal" demiş. 1986 Dünya Kupası maçında Tunuslu hakem için, "Onun yerine herhangi bir şey bu maçı yönetirdi" demiş ve diplomatik skandala neden olmuş. Bugün bu olaylara şu yorumu yapıyor: "Maçın heyecanında haklıydım. Ama başka ifadeler kullanmam gerekirdi. İşte canlı yayının tehlikeleri..." Bu özeleştiriyi bizde yapacak kimse var mı? Bu kadar laf söyleniyor. Ben hiç duymadım, siz duydunuz mu?

  İngiltere'de "Kim Milyoner Olmak İster" (Bizdeki versiyonu "Kim Beş Yüz Milyar İster") acayip izleniyor. En 12 milyon, bazen 20 milyona ulaşıyormuş bu rakam. Daily Telegraph gazetesinin TV eleştirmeni şöyle yorumlamış: "Thatcher sayesinde ingilizler parayı sevmeyi öğrendiler."

  Bizde de "500 milyar"dan sonra sırada "1 milyon dolar" var... Büyük ödüllü yarışmalar için Guardian şu yorumu yapmış; "Bir gün biri büyük ikramiyeyi kazanacak. Ve bu tekrar ederse mali açıdan çöküş olabilir"... Ben inanmıyorum böyle bir şey olacağına. Ya siz?

  CNN'nin kilit ismi Larry King bir söyleşisinde, "Soru sormayı çok severdim. Sekiz yaşında otobüs şoförüne neden otobüs kullandığını sormuştum" diyor!

  TV'de ilk dans şov gösterisi 1933 yılında yayınlanmış. Bu, Astorias Kızları adlı bir grubun "Looking İn" adlı müzikal gösterisiymiş. BBC tarafından gerçekleştirilmiş... Hey gidi günler hey. Daha biz o zamanlar kumda top oynuyorduk.

  Ben de ilk defa televizyonu Basınköy'de 1964 yılında rahmetli Leyla Soykut'un (Hürriyet gazetesinde çalışırdı) evinde gördüm. Bulgaristan'dan karlı gelen, siyah beyaz görüntülere ööle bakardım!