The Others Demirel'in bize sözü var

Demirel'in bize sözü var

17.01.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Demirel'in bize sözü var

Demirelin bize sözü var

Doğal Hayatı Koruma Derneği başkanı Nergis Yazgan'a göre 1997 vaatler ve ihanetler yılıydı

Türkiye'de garip bir çelişki var. Sanayi yatırımları için en verimli tarım arazileri elden çıkartılıyor, sonra yeni tarım arazisi yaratmak için sulak alanlar kurutuluyor.

İstanbul Ulus'taki Başak Sokak, Kelaynak Sokak olunca, çevre sakinleri önce yadırgamış. Bugün Türkiye'nin en tanınmış sokaklarından birisi. Bugün Kelaynak dergisi, Türkiye'de doğal çevrenin nabzını tutmak için belki de en önemli yayın. Doğal Hayatı Koruma Derneği, sadece kelaynak kuşlarını ve kaplumbağaları değil, geleceğimizi korumak için çabalıyor. Derneğin genel müdürü Nergis Yazgan, on yıl önce küçücük bir büro kiralamak için kimseden yardım alamamış, mecburen yurtdışına açılmış. Bugün 40 kişilik bir uzman ordusunun başında. Türkiye'de çevreye zarar konusunda, deyim yerindeyse, kuş uçurtmuyorlar. Etkin bir "erken uyarı ve müdahale" sistemi yaratmışlar. Ama çabalarının temeli, katılım. Yazgan'la çevre açısından 1997'yi ve yeni başlattıkları Doğal Hayat 2000 kampanyasını konuştuk.

Doğal Hayatı Koruma Derneği DHKD'nin çalışmaları, çevre korumada sivil eylemciliğin belki de en iyi ve modern örneklerinden birisi.
Bir sulak alanı, bir orman arazisini, bir deniz kıyısını korumaya almak için harekete geçip, proje oluşturduktan sonra, bir yandan yetkililer nezdinde yoğun bir bilgilendirme ve lobi faaliyetine girişiyorlar, bir yandan da yöre insanlarını bilinçlendirip örgütlemeye gayret ediyorlar.
Bir projeyi tamamlayıp o yöreden ayrıldıkları zaman, arkalarında mutlaka bir sivil toplum oluşumu yeşeriyor.
Örneğin Anamur'da "Doğayı ve Kaplumbağları Koruma Derneği" bu şekilde kurulmuş.
Göksu Deltası Entegre Sulak Alan Projesi'ni beş yıl süreyle olgunlaştırdıktan sonra, orada kurulan Doğayı Koruma Vakfı'na emanet etmişler.
Şimdi Antalya - Belek'te deniz kaplumbağası üremesinin neredeyse yarısının gerçekleştiği Kumköy kumsalını turizm yatırımlarının tahribatından kurtarmak için seferberlik başladı.
Örnekler sonsuz, başarılar kayda değer ölçüde, ama daha yapılacak çok şey var. DHKD Genel Müdürü Nergis Yazgan, çevre açısından 1997 yılını değerlendirmesini istediğim zaman, pek de pembe bir tablo çizmedi.
"Türkiye'de garip bir çelişki var" diyor; "Sanayi yatırımları için en verimli tarım arazileri elden çıkartılıyor, sonra yeni tarım arazisi yaratmak için sulak alanlar kurutuluyor."
Türkiye'de bugüne kadar 1,3 milyon hektar sulak alanın (toplam sulak alanların yarıdan fazlasının) bu şekilde kurutulduğunu öğrenmek beni dehşete düşürdü. Bunun en çarpıcı örneklerinden birisi, halen İç Anadolu bölgesi'nde, Eşmekaya Sazlıkları'nda yaşanıyor.
Devlet Su İşleri 1995'te başlattığı bir projeyle, 6700 hektarlık çayır ve bataklık alanı tarım alanına dönüştürmek için tatlı su gölüne bir baraj inşa etmeyi planlıyor.
"Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü bu araziyi tarım açısından verimsiz toprak olarak nitelendirmiş, yani elde edilecek bir yarar yok, halbuki bu tür kurutma çalışmaları yeraltı sularının beslenmesini önleyerek büyük bir doğa tahribatı yaratıyor."
Sonuç, Türkiye'nin en büyük sorunu çölleşmeye katkıdan başka bir şey değil.
Benzer bir tehlike, Burdur Gölü'nde başgöstermiş. Uluslararası havaalanı ve İsparta Organize Sanayi Bölgesi, Türkiye'nin en büyük sulakalanlarından birisini tehdit ediyor. Bölge halkının ve DHKD'nin açtıkları davalarda iptal kararı alınmışken, temyizde bu kararlar bozulmuş.
1997 sulakalanlar konusunda vaatler ve ihanetler yılıydı, Nergis Yazgan'a göre. Halbuki DHKD açısından 1997, büyük umutlarla başlamıştı.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı WWF'in başlattığı küresel Doğal Hayat 2000 kampanyası, Türkiye'de bu kuruluşun asosiye üyesi DHKD tarafından 5 Nisan'da harekete geçirildi. Amaç, 2000 yılına girmemize az bir zaman kala, kaybetmekte olduğumuz doğa parçalarını yeniden kazanmak.
Kampanyanın tanıtım broşürleri de parçaları birleştirilmeye çalışılan büyük bir resimli bulmaca anlayışıyla yapılmış.
"Doğa zaten tam bir bulmaca ya da mozaik gibi; parçalarını kopartıp atamazsınız, çünkü bütünü etkilenir" diyor Nergis Yazgan.
Bizler de birey olarak bu bulmacanın parçalarıyız. Herkesin yapabileceği bir şeyler var. Yöremizdeki kaplumbağaların kurtarılması için kurulan derneğe üye olmaktan, evimizde daha az enerji harcamaya kadar.
DHKD'nin ifadesiyle, herkes "Dünyaya Armağanlar" verebilir. Öğrenci, ev kadını, iş adamı, devlet adamı, herkes.
Devlet adamı deyince, biraz duraklıyoruz. Çünkü Doğal Hayat 2000 kampanyasının ilk katılımcısı Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'di. Projeyi gönülden desteklediğini söyleyerek, dünyaya armağanı olarak resmi vaatlerde bulundu. Bunlardan birisi, Türkiye'de beş yeni RAMSAR alanı yaratmaktı.
İran'ın Ramsar kentinde imzalanan uluslararası sözleşmeye göre, her ülke çevresel etkisi önemli olan beş sulak alanı koruma altına almayı taahhüt ediyor. Türkiye'nin 1994'de yürürlüğe koyduğu sözleşme uyarınca Kuş Gölü, Burdur Gölü, Sultansazlığı, Seyfe Gölü ve Göksu Deltası, RAMSAR alanlarımız.
Cumhurbaşkanı Demirel bu yıl bunlara beş sulakalan daha eklemeyi vaadetti: Kızılırmak Deltası, Kocaçay Deltası, Uluabat Gölü, Beyşehir Gölü ve Akyatan Gölü. Ama hemen ertesinde, bu alanların üçünden vazgeçildi. Neden?
"Baskılar var" diyor Nergis Yazgan; "Yatırım projeleri nedeniyle engellemeye çalışanlar oluyor. Bu bizim için kabul edilemez bir durum. Bu vaatlerin takipçisi olmamız gerekiyor. Cumhurbaşkanı'nın ağzından ççıkmış bu vaatler bütün dünyaya açıklandı."
Sulak alan, yeraltı sularının beslenmesi ve çevre dengelerinin korunması demek; sulak alan hayvan ve bitki türleri açısından biyolojik çeşitlilik demek; sulak alan balıkçılık ve hayvancılık gibi ekonomik geçim kaynakları demek; sulak alanın tersi, çorak alan ve çölleşme.
"Türkiye'de yasalar uygulanmıyor" Nergis Yazgan'a göre; "Yasalar uygulansa arıtma tesisi olmayan yahut pahalı diye işletmeyen yüzlerce fabrikanın kapanması lazım."
Türkiye'de yasalar işlese, her yıl ortalama 20 bin hektar orman alanı kaybedilmez; yasalar işlese Karadeniz'deki 23 ticari balık türü 5'e inmezdi.
Ama işe bir de olumlu yanından bakalım. Nergis Yazgan DHKD'nin başkanı olduğu zaman, derneğin bir bürosu bile yokmuş; bugün İstanbul Ulus'ta geniş bir bürosu, 40 kişilik uzman kadrosu, uluslararası bağlantıları, Anadolu'da sayısız projesi olan bir kurum.
"Doğayı korumak için artık sürdürülebilir kalkınma, çevresel etki değerlendirmesi gibi uygulamaların da ötesine geçildi, artık katılım çağındayız" diyor Nergis Yazgan.
Doğal Hayat 2000 kampanyası, katılım için aradığımız başlangıç olabilir.

(Doğal Hayatı Koruma Derneği, Faks: 0 212 279 55 44; telefon: 279 01 39/40)