The Others Dikkat Sevgililer Günü!

Dikkat Sevgililer Günü!

14.02.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Dikkat Sevgililer Günü!

Dikkat Sevgililer Günü

Sibel ARNA

DJ'ler anlatıyor
Dikkat ederseniz Türkiye'de özel radyoların artmasıyla Sevgililer Günü'nün bu kadar hararetli kutlanması aynı döneme rastlar. Çünkü DJ'ler günün coşkuyla kutlanması için ne gerekiyorsa yaptılar. En romantik şarkılar, aşk şiirleri, mesaj hatları radyo mikrofonlarından dinleyicilere doğru oluk oluk aktı. Tabii en fazla tepkiyi de onlar aldılar.

* Şebnem Öz (Radyo D Müzik Direktörü):
Sevgililer gününde herkes aşk şarkıları çalarken ben ayrılık şarkıları çalıyorum. Çünkü üç sene önce tam da sevgiler gününde erkek arkadaşımdan ayrıldım. Sevgililer gününe sevgilisiz girmenin ne demek olduğunu biliyorum. 14 Şubat'ta sevgilisi olmayanların biraz bir tarafları şişiyor. Bu sebeple ben "Şebnemle Mecburi İstikamet" adlı programımda onları unutmuyorum.

* Muzaffer Gisar (Radyo D'de "Yastık Sohbeti" adlı programı sunuyor):
14 Şubat artık bizim yurdumuzda da tamamıyla bilinen bir gün. Köylerin en ücra köşesindeki adam bile biliyor. Tabii onlar sevdiğine gül değil, tarladan karnıbahar koparıp veriyor. Geçtiğimiz yıllarda beni tam da bu dediğim gibi biri aradı. "Burası köy yeri, sevgiler gününü biliyoruz ama buluşamıyoruz. Kızın dışarı çıkmasına babası izin vermiyor," diyordu telefondaki ses. Sonra hararetle anlatmaya devam etti: "Kız beni babası yattıktan sonra eve çağırdı. Köy evleri iki katlıdır. Üst katta babası ve annesi uyuyordu. Alt katta ise bizimki. Işıklar sönünce gittim. Kız beni camdan içeri aldı, sonra sevgililer günü buluşmamız hararetlendi. Fazla ses çıkarmış olacağız ki merdivenlerden ayak sesleri duyduk. Baba uyanmıştı. O an donduk ve ben koca bedenimi sedirin (divan benzeri koltuk) altına sığdırdım. Baba odanın kapısını açtı ve bir sessizlik oldu. Adamın kapıdan içeri girdiğinde ilk yaptığı şey sedirin örtüsünü kaldırmaktı. Babayla göz göze gelen ben yaka paça dışarı atıldım". Dinleyicimin bu anlattıkları üzerine ben "Bu nasıl bir kız, köy yerinde bu ne cesaret," dedim. Delikanlı ise sorumu "Ben de babası da kızın ne olduğunu biliyorduk," diye yanıtladı.

* Şebnem Sungur (Radyo D'de "Şebo Şov"u sunuyor):
Geçmiş yıllarda 14 Şubat'ta program yapıyordum. Bir dinleyici telefonu aldım. Bir kız aradı. Ben onunla "Sevgililer günün kutlu olsun, ne güzel bir gün değil mi?" şeklinde tatlı tatlı konuşurken kız birden bağırmaya başladı: "Başlarım sevgililer gününe. Ben Orhan'ı seviyorum. Orhan seni seviyor. Artık siz beraber kutlarsınız. Senden nefret ediyorum," dedi. Kıza Orhan diye birini tanımadığımı anlatana kadar akla karayı seçmiştim. Sonradan öğrendiğime göre Orhan benim sürekli bir dinleyicimmiş.

* Kezban Yaşamul (Radyo D'de "Kezban" adlı programı sunuyor):
Bir kız sevgililer gününde bana, "Sana aşığım ama sen bunu anlayamazsın," diye mektup yazmıştı.

* VJ Bülent (Kral TV'de "Yanardöner Saatler"i sunuyor):
Geçen yıl 14 Şubat'ta ben televizyonda "Sevgiliniz yanınızda, oh ne mutlusunuz," diye geyik yapıyordum. Birden Göztepe'den Hakan diye bir çocuk aradı. 13 Şubat'ta sevgilisi ölmüş. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Sen bunları söyledikçe benim içimden bir şeyler kanıyor diye feryat ediyordu. Çok üzüldüm. O günden sonra onu arada sırada aradım. Şimdi askerde.

* Romina (Eski DJ):
Ben sevgililer günü yayınındayken başıma gelen ilginç bir olay olmadı, olmasını da beklemiyorum zaten. Çünkü günümüzde aşk rutine bindi. Yaratıcılık sıfır! En fazla yayına bağlanıp seni seviyorum diye bağırabiliyorlar. Ben onu arabada camdan sarkarak ya da sokakta yürürken de yapıyorum.

Nereden çıktı?
M.Ö 4. yüzyılda Romalılar, tanrı Lupercus'un yaşadığı varsayılan bir mağaranın önünde toplanıyorlardı. Ortada bir küp duruyor ve küpün içinde kız adları yazılı minik levhalar bulunuyordu. Delikanlılar bu küpün içinden bir kızın adını rastgele çekiyordu. Bu yöntemle kurulan çiftler, ertesi yılki çekilişe dek sevgili oluyorlar ve bu beraberlik yasal olarak özgür kılınıyordu. Genç kızlara oranla biraz yaşlı olan erkeklerin görevi ise onları cinsellik de dahil olmak üzere her açıdan mutlu etmekti. Bu 800 yıl boyunca süren bir gelenekti.
Aradan yıllar geçip 496 yılına gelindiğinde kilise bu geleneğe karşı çıktı. Çünkü tanrı Lupercus anısına böyle bir tören yapmak dini inkar etmekti. Fakat bu törenle beraber sevginin ve aşkın kutlandığı bir günü kaldırmak da istemeyen kilise geleneği biraz değiştirerek ve bugüne azizlerden birini ismini vererek sürdürdü. Buna en uygun aziz ise 270 Şubat'ı ortalarında günü aşk yüzünden öldürülen Aziz Valentine'di. Aziz Valentine'in öldürülüşünün hikayesi ise şöyle: Roma Kralı 2. Claudius evliliği yasaklamıştı, çünkü evli erkeklerin geride bıraktıkları aileleri yüzünden kendilerini savaşa vermediklerini düşünüyordu. Papaz Valentine ise birbirini seven gençleri gizlice evlendiriyordu. Romalı gençler bu 2 bin yıllık geleneği sürdürdü. Bundan rahatsız olan Roma kilisesi sorumluları aradı ve bir kurban seçti. Roma İmparatoru 2. Claudius döneminde yaşayan Papaz Valentine bu duruma en uygun aday seçildi. Kafası kesilerek canından oldu. Aradan uzun bir zaman geçtikten sonra Vatikan, Valentine'e "Aziz" unvanı verdi. Roma kapılarından biri de zamanla onun adıyla anılır oldu.
St. Valentine'in ölüm günü, böylece Sevgililer Günü oldu. Bundan sonra artık genç erkekler her yıl 14 Şubat'ta beğendikleri ve flört etmek istedikleri kadınlara kendi elleriyle yazdıkları kartları gönderir oldu. Tarihte yazılıp da günümüze kadar gelen en eski Sevgililer Günü kartı ise Orleans Dükü Charles'in 1415'te Londra Kulesi'nde mahkumken karısına yazdığı karttır. Bu kart halen İngiltere'deki British Museum'da durmaktadır.

Kırık kalpler köşesi
Sevgililer Günü diye her yer toz pembe ya da şehvet kırmızısı değil! 14 Şubat'ı sevgilisiz ve buruk geçirenler de var. Bir kısmı kendini eve kapatıp bütün gün uyurken bir kısmı da sevgilisi olanlar için haince planlar kuruyor.

* Deniz (22): Ben ilk kez geçen yıl ya da ondan önceki yıl yalnız değildim ki... Hiç bir sevgililer gününde sevgilim olmadı benim. Hissettiklerime gelince; elinde gül olan kızları görünce onları boğmak istedim.
* Berna (24): Hiçbir şey hissetmedim. Çekirdeğimi alıp Türk filmi izledim.
* Canan (31): Soyutla sevişmek bir erdemdir. Sevgilim olmasa da fark etmez.
* Nilgün (28): Bütün gün evde oturup uyudum. Benim için 13 Şubat ve 15 Şubat vardı. Radyo açmadım. Televizyon izlemedim. Çünkü izlersem midem bulanıyordu. Bu sene de sevgilim yok ve o iğrenç günü büyük bir gerginlikle bekliyorum.
* Melda (18): Akmerkez, Galleria gibi yerler 14 Şubat'ta inanılmaz süslü oluyor. Bence çok acıklı bir durum. Her mağazanın önünden "İğrenç, iğrenç," diyerek geçiyorum.
* Emel (20): Geçen sene sevgilim yoktu ve ben 14 Şubat'ta dışarı çıkmak gibi bir hata yaptım. Üstüne üstlük Nişantaşı'nda yarım saat taksi bekledim. Tanrım, kabus gibiydi. Önümden her geçen arabada bir başka öpüşen çift görüyordum. Her şeyden nefret ettiğimi hissettim.