24.05.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:
Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’e yönelik suikast davasını yakından izleyen Milliyet’in son duruşmaya ilişkin 12 Mayıs tarihli ‘Dink dosyası kapatılıyor’ başlıklı haberi dikkat çekiciydi.
Haberde, mahkemenin ‘esas hakkında mütalaasını vermesi için dosyayı savcıya iletmesi’ kararından hareketle, bunun ‘dosyanın kapatılması’ yönünde önemli bir adım olduğuna vurgu yapılıyordu.
Haberin spotunda ise ‘İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Hrant Dink cinayetinin arkasındaki bağlantıları ortaya çıkaracak en önemli tanıklardan birisi olan İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabri Uzun’un tanık olarak dinlenmesi talebini reddetti’ bilgisine yer verilmişti.
Gelinen aşama şöyle özetleniyor:
“Mahkeme 10 Mayıs’taki 13’üncü duruşmada, Dink cinayeti dosyasının kapanması yolunda çok önemli bir karar aldı. Tarafların araştırılmasını istediği konulara ilişkin taleplerin karşılanmasından sonra sanıkların durumu hakkında duruşma savcısının esas hakkındaki mütalaasını vermesi kararlaştırıldı.
Mahkeme savcının esas hakkında mütalaasını vermesi için dosyasının savcıya verilmesini kararlaştırdı.
Dink ailesinin avukatları bunun dosyanın kapanması yolunda önemli bir adım olduğuna dikkat çekerek, tüm mahkeme boyunca ilk kez bu kararın alındığını belirttiler.”
Manşete itiraz
Dilek Serince adlı okurumuz , ‘Dosyanın kapatılmasına’ vurgu yapan yaklaşımı eleştiriyor:
“Derya Bey sizi Dink Vakfı’nın nefret suçlarıyla ilgili panelde dinlemiştim. Şimdi günlerdir düşünüyorum, Milliyet gazetesi Dink cinayetiyle ilgili davayı bu kadar sahiplenmemiş olsa yine sorma ihtiyacı duymazdım. Ancak Dink davasıyla ilgili son duruşmada mahkemenin çok önemli bir karar aldığını yine sizin gazetede okudum.
Ama o kadar küçük girdi ki kime sorduysam ya haberin önemi dikkatinden kaçmış ya da bilmiyor. Bu haber aynı gün birinci sayfadan gördüğünüz haberlerden daha mı kıymetsiz. Aynı gün sürmanşetiniz Baykal, manşetiniz Baykal!
‘İhanetlerin bedeli ayda 300 bin euro’ haberine yer veren editörünüz acaba Dink cinayeti dosyasının kapatılmasının bu topluma nasıl bir bedeli olduğunu biliyor mu? İzin verirseniz daha da ağır yazmak istiyorum, ‘Dink, tehdit ediliyorum’ dedi manşet olmadı ama ölünce manşete çıktığı için sormak istiyorum, acaba bu kararın da manşet olması için davanın kapanması mı gerekiyor?”
Ombudsman’ın görüşü:
Dink cinayeti davasının son duruşmasındaki karar, okurumuzun da belirttiği gibi son derece önemli ve üzerinde düşünülmesi gereken bir karardır. Kaldı ki bu habere ilk gün yer veren tek gazetede de Milliyet’tir. Türkiye’de gündem sıcak olaylara bağlı olarak o denli hızlı değişiyor ki, onlarca manşet arasından seçim yapmak güçleşiyor. Son haftaya bakın: Zonguldak faciasından, uranyum takasına CHP’de Baykal’ın gidişi Kemal Kılıçdaroğlu’nun gelişine kadar manşetlere sığmayacak pek çok siyasi, insani, diplomatik gelişme aynı anda yaşanıyor. Bu örneklerin her biri tek başına ‘kapak’ konusu.
Birinci sayfadaki başlıklar olayların ‘önemi’ne göre sıralanıyor ama ‘iç sayfalar’ın önemini de hafife almayalım. Haberin ayrıntıları Milliyet gibi ‘okunan’ bir gazetede devam sayfalarında en geniş biçimde izleniyor. Dink davasının birinci sayfadan görülmeyişi Milliyet açısından asla bir duyarsızlık nedeni değildir.
Deneyimli gazeteciler duruşmaları takip ediyor. Son haberde Dink suikastıyla ilgili kitabı nedeniyle bu yıl Abdi İpekçi ödülünü kazanan Nedim Şener’in imzası yer alıyordu. Cinayetin arkasındaki bağlantıların açığa çıkarılması ve bu işin ‘derin’ bir şekilde soruşturulması gerektiği çok açık iken, davanın üç sanığa indirgenmesi, arka plandaki örgütlenmenin üzerine gidilmemesine ve dosyanın kapatılmasına yönelik adımlar kamuoyunda elbette haklı bir endişeye yol açmaktadır.
Milliyet davayla ilgili tüm süreçleri bugüne dek olduğu gibi bundan sonra da aynı duyarlılık ve titizlikle takip edecektir.
Sayın Dilek Serince’ye ve benzer kaygıları taşıyan tüm okurlarımıza uyarıları için teşekkür ederiz.