Dinleme skandalı

Köstebek Davası'nda ifadesi alınan Onbaşı Sarmusak, Deniz Kuvvetleri İstihbarat Dairesi'nin, Orakoğlu ve Avcı'nın telefonlarının yanı sıra komutanlığın adli müşavirliğini ve davayı açan askeri savcıyı bile dinlediğini ileri sürdü.

KAMUOYUNDA "Köstebek davası" olarak bilinen ve Genelkurmay'a bağlı Batı Çalışma Grubu'na ait gizli belgeleri sızdırdığı gerekçesiyle tutuklanan Onbaşı Kadir Sarmusak'ın dün başlayan davadaki ifadeleri yeni skandalların işaretini verdi.
Deniz Kuvvetleri İstihbarat Dairesi'nin, Emniyet İstihbaratı'ndan sorumlu Bülent Orakoğlu ve Hanefi Avcı'nın telefonlarının yanı sıra komutanlığın adli müşavirliğini ve davayı açan askeri savcıyı bile dinlediğini anlatan Sarmusak, Levent adlı yüzbaşının eşi tarafından Çalışma Bakanlığı'ndan çalınan atamalara ilişkin kasetin CHP'ye iletildiğini ileri sürdü.
Ağır işkence gördüğünü iddia eden Sarmusak, 55. hükümetin kuruluşu aşaması da dahil pek çok konuyla ilgili olarak da ayrıntılı bilgi sahibi olduğunu, istenmesi halinde kimlerin niçin dinlendiğini açıklayabileceğini de söyledi.
Köstebek davası, Deniz Kuvvetleri Askeri Mahkemesi'nde dün başladı. Duruşmaya tutuklu sanıklar Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi eski Başkanvekili Bülent Orakoğlu ve Sarmusak'la tutuksuz sanıklar Emniyet Şube Müdürü Mehmet Tomruk, Polis Memuru Uğur Kocaefe ve Deniz Astsubay Tayfun Baş katılırken, Deniz Kuvvetleri İstihbarat Dairesi Başkanı Kurmay Albay Eser Şahan katılmadı. Sanıkların avukatları Suat Çelebi, Nail Karaaslan ve Günaydın Çalışkan duruşmada hazır bulundu.
Yargıç, duruşmayı açmadan çekim yapılmasına izin verdi. Çok gizli bilgilere sahip olduğunu, bunları anlatınca sorumluluk altına girip girmeyeceği konusunda mahkemenin görüşünü soran Sarmusak, yargıcın sorumluluk altına girmeyeceği sözleri üzerine Sarmusak'ın üç saat süren ifadesinde şöyle dedi:
"Yetkililer bildiklerimden dolayı sorumluluk altına gireceklerini bildikleri için suçu zorla kabul ettirip kendilerini kamufle etti. Fatih Külliyesi'yle ilgili dökümanı hazırlayan benim. Dışarıya hiçbir belge çıkarmış değilim. Çok gizli çalışan Batı Çalışma Grubu'nun bu belgeyle ilgisi yok.
Deniz Kuvvetleri İstihbarat Dairesi'nde görevli yüzbaşı Hakan Pelit'le Binbaşı Mehmet Aygüner, dinleme ve kulak tabir edilen cihazlar konusunda bilgimi sorup beni sınavdan geçirdiler, Binbaşı, `Biraz daha pişmen lazım. Bizim yanımızda kal' dedi. Arızalanan ve emniyette tamir edilen dinleme cihazının yalnızca kullanmasını biliyordum. Hakan Yüzbaşı cihazı her yere götürmek istediğini belirterek bana `Gemilerde kullanmak istiyoruz. Sizin kullandığınız gibi cihazlar var mı? Alabilir miyiz?' diye sordu.

Hanefi Avcı'nın Susurluk komisyonuna verdiği ifadeler şube içinde olumlu karşılanmadı, kendisinin haksız suçlandığı söylendi. Mehmet Binbaşı, daha önce birlikte çalıştığını belirttiği Ağar'ın anlatıldığı gibi kişi olmadığını dile getirdi. Avcı'ya cihaz tamirinin ardından takdirname götürürken, binbaşı, kendisiyle ilgili tüm bilgileri toplamamı istedi. Niğde istihbaratındaki tanıdıklar aracılığıyla Avcı ve daire başkanıyla ilgili bilgiler topladım.
Orakoğlu, istihbarat daire başkanlığına atandığı gün beni yanına çağıran Deniz Kuvvetleri İstihbarat Başkanı Albay Eser Şahan, Orakoğlu'nun `167 bin polis varken, ülkede darbe olamaz' dediği şeklindeki haberle ilgili görüşümü sordu. Orakoğlu'nun askeriyeyle arasının nasıl olduğunu kendisine sordum. O da askerle ilişkilerini daha geliştireceğini söyledi. Emniyete hiçbir zaman kendi talebimle gitmedim.

Birçok dinleme yapıldı, dinlenenlerin ismi açıklansın. Dinleme kutularından dördünü bağladım. Bunlar adli müşavirlikte görevli. Dinlemeler Deniz Kuvvetleri içinde kurmay başkanının emriyle yapılırdı. Albay rütbesinin üzerindekiler için bu kural vardı. Ancak bu da ihlal edildi.
Savcı, 3800 dahili numaranın kime ait olduğunu açıklasın. (Bu numara davayı açan Askeri Savcı Mehmet Yenigün'ün makam telefonu) Birkaçının bant çözümünü ben yaptım. Gerekirse, kimlerin dinlendiğini açıklayabilirim.