The Others DÜNYAYI yok edecek 20 neden

DÜNYAYI yok edecek 20 neden

22.10.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

DÜNYAYI yok edecek 20 neden

DÜNYAYI yok edecek 20 neden


       1- Asteroid çarpması: Kozmik bir cismin dünyaya çarpacağı su götürmez bir gerçek. İnsanlar yaşamlarını sürdürseler bile uygarlıklar son bulabiliyor. Büyük bir kuyruklu yıldız başımıza düşerse yeryüzünde tek bir canlı türü kalmayacak.
       2- Gamma ışınları patlaması: Güneşten 10 katrilyon kat daha güçlü olan bu ışın patlamalarının etkisiyle havaküre sıcaktan kavrulup ozon katmanını yok edecek.
       3- Hava boşluğunun çöküşü: Evren genişleyip soğudukça yeni türdeki boşluktan kaynaklanan minik baloncuklar hemen hemen ışık hızında çevreye yayılabilir. Bu yayılmayla birlikte fizik yasaları değişebilir ve enerji patlaması her şeyi un ufak edebilir.
       4- Başıboş kara delikler: Samanyolu’nda bulunan yaklaşık 10 milyon karadeliğin güneş sisteminden geçmesi durumunda, dünya güneş sisteminden kovularak uzayın dondurucu boşluğunda yitip gidebilir.
       5- Güneşteki dev patlamalar: Güneşte meydana gelebilecek bir patlama dünyayı birkaç saat içinde sıcaktan kavurabilir.
       6- Manyetik alanının dönmesi: Birkaç bin yılda bir, dünyanın manyetik alanı etkisini yitiriyor. Böylesine bir tersine dönüş en son 780 bin yıl önce yaşandığına göre yakında bir yenisine tanık olunabilir.
       7- Yanardağlar: 65 milyon yıl önce çekirdek kabuğundan fışkıran sıcak kayalar, kabuğu yarıp bugün Hindistan olarak bildiğimiz toprakları oluşturdu. Kimi bilimadamları bugün bile dinazorların yok oluşunu yanardağlara bağlıyor.
       8- Küresel salgın: Kara veba salgını 14. yy’da her dört Avrupalıdan birinin ölümüne neden oldu. 1918 - 1919 arasında 20 milyon kişi gripten öldü. AIDS salgınının yarattığı benzer ölümcül etki günümüzde de sürüyor.
       9- Küresel ısınma: Dünya giderek ısınıyor, küresel sıcaklar biraz daha artacak olursa havakürenin içindeki gazların dengesi alt üst olabilir.
       10- Ekosistemin çökmesi: Yerleşim ve tarım alanlarının çoğalmasıyla, binbir çeşit yabanıl bitki yerini birkaç tahıla bırakıyor. Her yıl en az 30 bin canlı türü yok oluyor.
       11- Biyoteknik afet: Genetik mühendislik yöntemleriyle yeni türler yaratıyoruz. Genetik değişime uğratılmış besinlerindeki genlerin başka canlı türlerine sızabilecekleri yönünde ipuçları var.
       12- Tanecik hızlandırıcıdaki terslik: New York’taki Ağır İyon Çarptırıcısı’nın (RHIC), gezegenimizi yok edecek atomdan küçük bir kara delik oluşturabileceği iddia ediliyor.
       13- Nanoteknoloji felaketi: 30 yıl içinde kendi başlarına biraraya gelebilen, kopyalanan mikroskobik boyutta robotlar oluşabilecek. Bunlar, belki hastayı ameliyat edecek, hammaddeleri işleyecek ya da başka dünyaları araştırabilecek. Bir de işlerin ters gittiğini düşünün.
       14- Çevresel zehirler: Böcek ilaçları ırmak ve nehirlere karışıyor. Diyoksinler, cenin gelişimini, üreme işlevini engellese de her yerde karşımıza çıkıyor. Kansere neden olan etmenlere her yıl yenileri ekleniyor.
       15- Küresel savaş: Nükleer bir savaşın patlak vermesi şimdilik olanaksızmış gibi görünüyor ama siyasal durumlar sürekli evriliyor.
       16- Robotlar yönetimi: Bazı bilimadamları, 2040 yılına dek makinaların insan bilincine denk bir düzeye ulaşacağını söylüyor. İnsan ile makina arasında eninde sonunda ortak yaşam kurulacağı savunuluyor. Bu durumun insanlığın sonu mu, yoksa evrimin bir sonraki aşaması mı?
       17- Kitlesel çılgınlık: 2020’ye dek depresyon, kalp hastalıklarından sonra ölüm ve verim düşüklüğüne yol açan ikinci önemli etmen niteliğini taşıyacak.
       18- Yaratık kuşatması: Bir grup araştırmacı radyo parazitlerini tarayarak dünyamızın dışındaki bir uygarlıktan gelen sinyalleri saptamaya çalışıyor.
       19- İlahi müdahale: İlahi adaleti kendi avuçları içine almaya çalışanlar da, kaygı verici bir durum oluşturuyorlar. 1995’te Aum Shindri Kyo mezhebinin üyeleri Tokyo’daki bir metro istasyonuna sarin gazı yayarak 12 kişinin ölümüne 5 bin kişinin de yaralanmasına neden oldular.
       20- Her şey rüya mı?: Yoksa bizleri yaşadıklarımızın gerçek olduğuna inandıran sanal bir alemde miyiz? Dünyamızı çevreleyen hava boşluğu nasıl ki, boşluğun en gerçek ve değişmez biçimi olabilirse, gerçeklik dediğimiz şey de var oluşun en gerçek ve değişmez bir biçimi olabilir...