The Others Duyguları en çok körükleyen savaş bu oldu. Okurlar, ilgili ve öfkeli. Yorumlara yönelik tepkiler yoğun. Bir diğer odak noktası, başlıklar

Duyguları en çok körükleyen savaş bu oldu. Okurlar, ilgili ve öfkeli. Yorumlara yönelik tepkiler yoğun. Bir diğer odak noktası, başlıklar

14.04.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Duyguları en çok körükleyen savaş bu oldu. Okurlar, ilgili ve öfkeli. Yorumlara yönelik tepkiler yoğun. Bir diğer odak noktası, başlıklar

Duyguları en çok körükleyen savaş bu oldu. Okurlar, ilgili ve öfkeli. Yorumlara yönelik tepkiler yoğun. Bir diğer odak noktası, başlıklar



Savaşın yoğunluğunun iyice azalması, okurlar kadar gazetecilere de rahat bir nefes aldırdı. Çünkü okurlar ve izleyiciler arasında, meşruiyeti ve haklılığı alabildiğine tartışılan bu gelişme duyguları iyice kabartmıştı. Gazeteciler de sıkı, zorlu, yer yer olanaksızlıklara takılan bir habercilik mücadelesi verdiler. Savaşın askeri ve insani boyutunu, doğruluk ve denge açılarından denetim altında tutmaya çalışarak.
Yazılı ve görsel basının yorum ve kanaat çeşitliliğini yansıtma ve savaşın her boyutunu tartışma bakımından iyi bir iş çıkardığı ortada. Köşelerdeki kamplaşma ve kutuplaşma, yer yer sertleşse de, sağlıklı bir duruma işaret etti. Son haftalarda, şu veya bu görüşü savunan yazarlara ilişkin olarak bana gelen okur katkılarının yoğunluğu dikkat çekiciydi.
Bundan sonraki aşamalarda, toz duman dağıldıktan sonra, medyanın öteki temel işlevini, "bilgilendirme"yi nasıl yerine getirdiğini tartışabileceğiz.
Vakit henüz erken. Bu konuda şimdilik ortaya atılan görüşler "olgun" olmaktan uzak.
Bu aşamada öncelikli olarak şu söylenebilir: Savaşa ilişkin haberlere gelen olumsuz eleştirilerin büyük bir çoğunluğu, özüne bakıldığında, "sunuş" ile ilgili - yer yer haklı - algılamadan kaynaklanıyor. Eleştirilerin hemen tümü, savaş olgusunu "hafife alıcı" nitelikte, "şiddeti haklı gösterici" içerikli başlıklarla ilgili. İlginçtir, bu kez başka gazetelerle ilgili şikâyetlerin adresi de burası oldu. O eleştiriler de "sunuş" ile ilgiliydi.
Savaşın "şaka", "alay" veya "aşağılama" gibi algılanabilecek yaklaşımları kaldırmadığı da bir kez daha teyit edilmiş oldu.
"Sunuş" tarzıyla ilgili negatif algılama, genelde doğruluk, denge gibi temel unsurları gözeten haber metinlerinin "okunuşunu" da kötü etkilemiş göründü ne yazık ki. Bu konu ilerde etraflıca tartışılmaya muhtaç.
Peki, dünyanın başka köşelerindeki okur tepkileri ve algılama nasıl?
Geçtiğimiz günlerde bu soruyu çeşitli ülkelerdeki okur temsilcisi dostlarıma sordum. Özetleyerek aktarıyorum:
Jeffrey Dvorkin (National Public Radio, Washington, ABD): "Bağdat’taki muhabirimiz Ann Garrels, kuşatma altındaki şehrin kırılganlığını müthiş bir şekilde dinleyiciye aktardı. Diğer iki muhabirimiz harekâtın içinden haber verdiler. Onlardan aldığımız bilgileri merkez komuta ve Pentagon’la sürekli karşılaştırdık. Bu bize çok boyutlu bir habercilik imkânı sağladı. Şunu da ekleyeyim: Pek dinleyicimiz, rejimin yıkılmasını desteklese de, bu savaşın esas niyetleri ile ilgili çok güçlü kuşkular taşıyor ve bunları paylaşıyor."
Dan Hortsch (The Oregonian, ABD): "Muhabir desteğiyle, kapsamlı bir habercilik yaptık. Gazetemiz savaşta sivil kayıplar ve insanı trajedisiyle ilgili haberleri birinci sayfadan verdi. Bu bazı okurların tepkisine yol açsa da... 8 sayfamızı reklamsız olarak savaşa ayırdık. Okurların ilgisi çok yüksek oldu. Ve eleştiriler ikiye ayrıldı: Bir kesim savaşın insani kayıplarını yeterli ölçüde vermediğimizi, diğer kesim ise abarttığımızı söyledi. Duygular çok çok sert. Ne yaparsanız yapın tepki yağıyor. ‘Embedded’ sistemi, genelde okurun daha çok ayrıntı öğrenmesini sağladı. Kimileri sansürden söz ediyor, ama biz bu yönde bir kanıta rastlamadık."
Nanny Torres (El Nuevo Dia, Porto Riko): "Sivil ölümleri ve yaralılarla ilgili haber ve fotoğraflara çok tepki aldık. Birçok okur bizi Anti - Amerikan olmakla suçladı. Taraflı olduğumuz söylendi. Günlerimi onlara ‘bu görüntüleri hafifletmemizi beklemeyin’ diye anlatarak geçirdim.."
Bernardo Ajzenberg (Folha de Sao Paulo, Brezilya): "Büyük gazeteler başından itibaren editoryal duruşlarını ‘savaşa karşı’ olarak belirledi. Ama bu duruş genelde haberleri bulandırmadı, dengesini etkilemedi. Eleştiri daha çok ayrıntılara geldi. Savaş sayfalarının tepe başlığı ‘İmparatorluk Saldırısı’ ifadesini devamlı kullandık. Globo gazetesi ise ‘Bush’un Savaşı’nı kullandı. TV kanalları ise genelde El Cezire ve CNN bağımlısı olarak göründüler."
Jos Klaassen (Volkskrant, Hollanda): "Savaşın haber edinme alanını kısıtladığı açık. Bizim sorunumuz, savaşın içine muhabir gönderemeyişimizdi. Washington ve Kuveyt’e bağımlı kaldık. Gazetemizin pozisyonu, başından beri, "umalım ki bu savaş kısa sürsün’ şeklindeydi. Şimdiki noktada, BM’nin Irak’ın yapılanması için başrolü almasını savunuyoruz. Genelde tüm Hollanda medyası da aynı çizgide."
Gina Lubrano (San Diego Union - Tribune, ABD): "Birçok okur askerlerimizi açıkça desteklememizi istedi. ‘Bizi doğru haber ilgilendirir’ görüşünü okura anlatmak çok zor oluyor. ‘Sivil ölüleri göstermeyin, bizi kötü duruma düşürüyor’ diye yakınanlar bile var! Ama San Diego’nun büyük bir askeri üs şehri olduğunu unutmayın.."
Israel Rosenblatt (Maariv, İsrail): "Basının büyük bölümü Amerika yanlısıydı dersem şaşar mıydınız? Bu yüzden, dünyadaki protesto gösterileri bile küçük haberler olarak verildi. ABD eleştirisini sadece sol eğilimli köşe yazarları yapabildi. Savaşa 6 - 8 sayfa ayırdık. Ve genellikle Amerikalı muhabirlerin haberlerini yansıttık."

* Işın Tellioğlu, "Bugün Doğanlar" köşesinin sürekli okurları arasında. Şikâyeti şöyle:
"6 Nisan Pazar tarihli gazetede bu köşe 5 Nisan tarihiyle verildi. Ardından, ertesi gün 7 Nisan’la devam edildi. Acaba 5 Nisan denilen köşe aslında 6 Nisan’a mı aitti, yoksa bir hata mı yapıldı? Benim gibi, kendisini yönlendirmede burçlardan yardım alanlar için önemli bir konu... Yardımınızı rica ederim."
Yanıt: Sadece 5 Nisan tarihi yanlış olarak 6 Nisan metnine sızmış. Yani, asıl metin 6 Nisan günü doğanlarla ilgili. "Mükerrer" bir durum yok.