The Others EKRANDA OPERASYON

EKRANDA OPERASYON

08.10.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

EKRANDA OPERASYON

EKRANDA OPERASYON


İcra gelince silaha sarılan işadamı üç kişiyi rehin aldı... Canlı yayına geçen Kanal D, saatlerce korku salan Mustafa Burhan’ı ikna etti


       Türkiye dün görülmemiş bir rehin alma eylemi ve can pazarlığına sahne oldu. Kefil olduğu kredilerin ödenmemesi üzerine biri gazeteci üç kişiyi rehin alan Mustafa Burhan, kendisini eylemden vazgeçirmeye çalışan Kanal D ana haber bülteninde Defne Samyeli ile bir saat konuşurken Türkiye ekrana kilitlendi. Samyeli, meslek yaşamının en zorlu canlı yayınını gerçekleştirdiğini söyledi.
       Türkiye'yi dün akşam ekrana kilitleyen olay saat 17.00 sıralarında Mimar Kemalettin Caddesi'ndeki Girithan'ın 202 numaralı bürosunda başladı. Çağdaş Finans Factoring Hizmetleri A.Ş sahibi Mustafa Burhan, yanında, çalışanı Deham Alp olduğu halde, telefon işleri yapan Poyraz Pusatçı ile tartışmaya başladı. Tartışma kavgaya dönüşünce silahla iki el silah sesi duyuldu.
       Ateş edilmesinin ardından Mustafa Burhan bölgede yerel yayın yapan Ege TV'ye telefon ederek, cinayet işlediğini, bir muhabirin gelip haber yapmasını istedi. Burhan'ın talebi üzerine Ege TV'den Yasemin Tüzelman ve kameraman Ümit Gürkan, Girithan'daki büroya gitti.
       İki haberci büronun önüne gittiğinde, Yasemin Tüzelman içeri alınırken kameraman dışarıda bırakıldı. İlerleyen süreçte Mustafa Burhan'ın Tüzelman'ı rehin tuttuğu anlaşıldı.
       Çankaya semtindeki rehin olayının "ğrenilmesi üzerine güvenlik güçleri büronun çevresinde geniş çaplı önlem aldılar. Rehin tuttuğu Tüzelman'ı bırakmayan Burhan, öldürdüğünü iddia ettiği Pusatçı'nın kardeşi Bora Pusatçı ve Avukat Taşkın Kangal'ın bulunarak yanına getirilmesini istedi. Mustafa Burhan'ın, Poyraz ve Bora Pusatçı'dan 62 milyar lira alacağı olduğunu söylediği belirtildi.
       Çalışanı dışında Yasemin Tüzemen ve Poyraz Pusatçı'yı rehin tutan Mustafa Burhan, yanına getirilmesini istediği kişilerin gelmemesi durumunda Pusatçı'yı öldürerek pencereden atacağını söyledi.

Türkiye Kanal D'ye kilitlendi

       Saatlerce ikna edilemeyen Burhan, Kanal D ana haber bültenine bağlanarak Defne Samyeli ile uzun süre konuştu. Çalıştığı finans kurumu aracılığıyla riski göze alarak Poyraz ve Bora Pusatçı'ya kredi aldırdığını anlatan Burhan, şöyle konuştu:
       "Poyraz ve Bora Pusatçı, bazı şerefsizler gibi beni dolandırdılar. Şu anda Poyraz Pusatçı yanımda yaralı halde bulunuyor. Bora Pusatçı ve avukat Taşkın Kangal'ı yanımda görürsem, rehin tuttuğum Poyraz Pusatçı'yı bırakırım. İstediğim kişiler getirilmezse bu yaralı adamı istemeye istemeye öldürecek ve pencereden aşağı atacağım. Bunları devletin yakalamasını istiyorum. Benim için
       çalışacak yasa bunlar için de çalışsın. İki aydır dolandırıldım. Herşeyim söndü. Çocuklarımın okul, yemek parasını veremedim."
       Bu saatten sonra kendisi için yaşamanın da anlamı bulunmadığını ifade eden Burhan, şöyle devam etti:
       "Bir süre önce hileli iflas olayından kurtulmak için bir avukata para verdim. Avukat teminat parasını aldı, sonra ortalıktan kayboldu. Poyraz Pusatçı da bir süre önce gelerek, `Abi ne olur kredi bul' dedi. Hayata yeni atılmış bir genç, güvendim, çalıştığım finans kuruluşu aracılığıyla kendisine kredi buldum. Ancak krediyi aldıktan sonra taksitlerini ödemedi. Riski göze alarak kredi aldırdım, fatura bana çıktı. Suçlular yakalansa bile affedilip çıkarlar."
       Burhan'ın, canlı yayında telefonla konuşurken, rehin aldığı Poyraz Pusatçı'ya zaman zaman "Otur yerine. Oyun oynamıyoruz. Şimdi seni öldürürüm" diye seslendiği duyuldu.

Muhabire silah doğrulttu

       Canlı yayında bir ara telefonu alan rehine Yasemin Tüzemen, yaralı Poyraz Pusatçı'nın kanamasının olduğunu, Mustafa Burhan'ın bu nedenle ayakkabısını çıkarmasına izin vermediğini belirterek, kendisine de silah doğrultulduğunu anlattı. Tüzemen, Burhan'ın bir doktor ile temas kurulmasına izin vereceğini ve tıbbi yardım yapılacağını sözlerine ekledi.

Emniyet Müdürü de yayında

       İzmir Emniyet Müdürü Hasan Yücesan da, Kanal D'deki canlı yayına telefonla katıldı ve bir süre Burhan'ı ikna etmeye çalıştı. Yücesan şöyle konuştu:
       "Mustafa Bey, ben size bu sözü veriyorum, Yanlış yapmış olabilirsiniz, size yanlış yapılmış olabilir. Herşeyin çözümü vardır. Yanlış yapmayın. O adamların hepsini yakalayıp getireceğime söz veriyorum. Elbette kanunların gereğini yapacağım. Mustafa Bey, sizi tanıyoruz biliyoruz, yanlış yapıp insanları üzmeyin. Ceza adaletinde de bu bunalım halidir, fazla ceza görmezsiniz. Hepimiz sana yardımcı olacağız. Mustafa Bey mantıklı düşünün, siz bizim tanıdığımız insansınız. Suç işlemeye devam etmeyin. Beni olumsuzluklara sevk etmeyin, hadi seni gözlerinden öpüyorum. İstediğin kişilerden alacağınız olan parayı alıp size vereceğiz."
       Bu sözlerin ardından Emniyet Müdürü'nü tanıdığını ve utandığını belirten Mustafa Burhan, düşünmek için süre istedi.
       Yücesan'ın ardından Mustafa Burhan'ın kardeşi Mithat Burhan canlı yayına girdi ve "Ağabey bu olaya son verelim. Can yanmasın" dedi.

Samyeli'nin çabası

       Burhan daha sonra kapattığı telefonu kısa bir sürenin ardından tekrar açarak yine Kanal D ana haber bülteninde Defne Samyeli ile konuşmaya başladı. Uzun süren pazarlık sırasında Burhan'ı ikna etmeye çalışan Samyeli, rehineleri kurtarmaya çalıştı. Burhan'a, "Siz katil olamazsınız. Aklı başında bir insansınız. Hadi ne olur, beni üzmeyin ne olur" diyen Samyeli, canlı yayındaki soğuk kanlılığı ile dikkat çekti.
       Burhan'ı sakinleştirmek ve ikna etmek için özenle seçtiği ifadeleri peşpeşe sıralayan Samyeli, "meslek yaşamının en zorlu canlı yayınını gerçekleştirdiğini" vurguladı.

Eylemcinin portresi

       Bir cinayete
       adı karıştı
       Ticaret hayatına 18 yaşında atılan Mustafa Burhan, 24 yıldır çeşitli işkollarında çalıştı. Son olarak Çağdaş Finans Factoring Leasing’i kuran 42 yaşındaki Burhan’la ilgili olarak “faizle para verdiğine" ilişkin iddialar da gündeme geldi. Türkiye’yi ekran başına başına bağlayıp üç kişiyi rehin alan Burhan, Denizli’de kardeşiyle birlikte kuruyemiş ticareti yaparken bir cinayet olayına karıştı. 1991 yılında, bir milyar lira borcu olduğu öne sürülen Ali Hisaroğlu, silahlı saldırıda yaşamını kaybetti. Gözaltına alınıp cinayetten yargılanan Burhan serbest bırakıldı, Mithat Burhan bir süre cezaevinde kaldı.

‘Silahı kafama dayadı...’

       Rehineler korku dolu anları anlattı
       Yerel Kanal Ege TV’nin muhabiri Yasemin Tüzelman, yaşadığı korku dolu dakikaları şöyle anlattı:
       “Haber merkezine telefon geldi. Beni görevlendirdiler. Olay yerine gittik. Kapıyı çaldık, silahla karşılaştım. Kafama silahı dayayıp, beni içeri aldı. Kameraman arkadaş büronun dışında kaldı. Daha sonra içerde kalmam gerektiğini söyledi. Sık sık hepimizi saat başı öldüreceğini söylüyordu. İkna etmek için çok uğraştık. Canlı yayında bu olayları tüm Türkiye’ye anlatması ve ardından bir kişinin yakalanması kendisini çok rahatlattı. O andan itibaren teslim olacağına inancım arttı. Büroya polisler girip teslim olunca da kendimi yeniden doğmuş gibi hissettim.
       Ayağından vurulan Poyraz Pusatçı da dehşeti ömrü boyunca hatırlamak istemediğini bildirdi. Pusatçı şunları söyledi:
       “Alacak yüzünden aramızda sorunlar vardı. İşyerime gelip, silahını çıkardı. Hiç konuşmadan ayağımdan vurdu. Olduğum yere yığıldım. Daha sonra televizyon muhabirinin gelmesiyle rahatladı. Zaman geçtikçe sinirlendi. O zaman beni öldüreceğine inanmaya başladım.

‘Masum değil’

       İzmir Emniyet Müdürü Hasan Yücesan, Burhan’ın kendilerine verdiği bilgilerden ve ilk yaptıkları görüşmelere göre, bankalara 150 - 200 milyar lira civarında borcu olduğunu bildirdi. Burhan’ın bankalardan faizle aldığı paraları daha yüksek faizle başka bankalara yatırdığı ve borç verdiğini vurgulayan Yücesan, şunları söyledi:
       “Zaten bu şahıs bildiğimiz birisiydi. Maliye Bakanlığı’ndan karapara akladığına dair bilgi gelmişti. Göründüğü kadar masum değil. İsteseydik iki dakika içinde ölü ele geçirebilirdik, ama basın mensuplarının özverili çalışmasıyla böyle bir şeye gerek kalmadı.

Özkan: Bu bir gazetecilik başarısıdır

Kanal D Haber Genel Yönetmeni Tuncay Özkan, "bu bir ekip çalışmasımeslek hayatında örneği az görülen bir şekilde haber sırasında heyecanlandığını, ancak olaydan başarısızlığa uğrayacaklarını hiç düşünmediğini bildirdi.
       Haber sırasında ekip olarak başarılı bir çalışma sergilediklerini vurgulayan Özkan, şunları söyledi:
       "Olayı duyduğumuzda, anahaber bültenine bu haberle başlayıp başlayamayacağımızı düşündük. Yurthaberler Müdürü Adnan Bulut, canlı yayın ihtimali olduğunu söyleyince, birinci haber diye bağırmaya başladım.
       Haber sırasında ben heyecanlandım. Yönetmen arkadaşın yerine oturup, ben yönettim. Burada asıl başarı, telefon bağlantısını sağlayan Adnan ve haberi sunan Defne'nin. Defne'yi hayranlıkla izledim. Yayın sırasında bir süre sonra Defne'nin bu kişiyi ikna edebileceğine yüzde yüz inandım. Bu, Defne'nin büyük başarısı. Gazetecilikte bir ekiple yola çıkıldığında, her türlü zorluğun ortadan kalkacağını ve mutlu sonla noktalanacağının göstergesi.
       Bu bir ekip çalışması. Yapılan yayıncılık sonucu ulaşılan mutlu son, televizyon haberciliğinin ciddi olarak yapıldığı takdirde nelerin başarılabileceğini ortaya koydu. Bu Kanal D Haber Merkezi'nin başarısıdır. Doğru bir ekibin, doğru bir zamanda olumlu işler yapacağının göstergesidir. Bu olayın içinde psikolog da var. Yayın sırasında psikologdan görüş aldık. Bir psikoloğu, kendisi gibi mağdur bir vatandaş gibi konuşturduk, Emniyet Müdürü'nü konuşturduk. Bu bir ekip çalışması. Gazeteciliğin bir ekip çalışması olduğunu gösteren bir çalışma."

Defne Samyeli ANLATIYOR

Saat 18.55... Yayına beş dakika var... Elimde note - book bilgisayar, haber akış tablosu, canlı yayın öncesi yerimi almak için acele ediyorum. İlk haberi son dakikada değiştirmiştik.
       Adnan (Bulut), habere tam hazırlanırken, iki kişinin bir işadamı tarafından rehin alındığı bilgisini heyecanla aktarırken, içerdekilerden birinin telefon numarasına ulaşma çabası içindeydi. Ben aşağı inerken birbirimize son bir bakış attık: “Olursa çok iyi olur."
       Yayına girmeden öğrendim ki, Adnan rehine Yasemin Tüzelman’la bir telefon konuşması kaydetmeyi başarmış bile. Bir canlı yayın için zaten bu oldukça iyi bir malzemeydi. Bunun heyecanıyla yayını açarken, arkadaşlarımdan bant görüşmeyi yayınlamayabileceğimiz, Tüzelman’a canlı bağlanmaya çalışabileceğimiz bilgisi geldi.
       “Dikkat et" dedim kendi kendime... Emniyet güçlerinin herhangi bir operasyonunu tehlikeye atabilme olasılığı, içerdeki insanların ölüm - kalım arası dakikaları, bunların televizyonda milyonlara duyurulmasından doğabilecek herhangi bir istenmeyen - telaffuz etmeye dahi çekindiğim ama yine de olası - bir ölüm...
       Bir gazetecinin, bir yayıncının, sorumluluğu gerektirdiği üzere ekranda doğabilecek hukuk dışı bir söyleme yer vermemek bir yandan, insan olmanın gerektirdiği gibi - eğer olabilecekse - hayat ya da hayatlar kurtarmak şansı öte yandan...

Panik içinde biri

       Kulaklıktan Alican (Değer) ve Kerimcan (Kamal) bana rehin alan kişinin yayında olduğunu söyledikleri andan itibaren bu duygular eşliğinde mantığımı kullanmaya çalıştım. Karşımdaki ses, kesik kesik... Nefes nefese konuşan, panik içinde biri... Arkadan çığlıklar geliyor... Önce yumuşatmaya çalıştım onu... Karakter tahlilini yapmaya, silahı bırakma niyeti olup olmadığını anlamaya çalıştım. Konuşturdum onu.
       Amacım, telefonu hemen kapatmamasını sağlamaya çalışmaktı. Bu arada yukarıda arkadaşlarım vızır vızır çalışıyor; bir yandan kulaklıktan bana Emniyet Müdürü Hasan Yücesan’la bağlantı sağlamak peşinde, bir yandan da devamlı dışarıdan bilgi aktarıyorlar... Mustafa Burhan’ın telefonu kapatmasının ardından prodüktör arkadaşımız Pakize’nin (Erdamar) pratik zekâsıyla onun bulunduğu yerin numarasını bulması gerçekten inanılmazdı. Burhan’ın, Yücesan’a ve bana söz verdikten sonra on dakika zaman istemesi üzerine gerildim.

Öldüm öldüm dirildim

       Zorlamak istemedim onu. Ama yukarıda devamlı psikologlarla görüşen Genel Yayın Yönetmenimiz Tuncay Özkan, bu zaman aralığının uzmanlarca “intihar" hazırlığı olarak değerlendirilebileceğini kulaklıktan bana iletince, hem teknik ekibin, hem yukarıda çalışan arkadaşlarımın ve tabii ki benim gerginliğimiz en üst noktaya tırmandı. Beni izlediğini biliyordum. Devamlı objektife bakarak ona konuştum; yaptığının yasa- dışı olduğunu tekrarlamaktan da vazgeçtim.
       Derken, teslim olduğu haberi geldi, rahatladık. Yaklaşık iki buçuk saatlik canlı yayından sonra üzerimden on tonluk bir yük kalkmıştı. Birkaç hayata mal olabilecek gelişmelere “dur" demekte biraz da olsa payım olduğu düşüncesi inanılmazdı... Tam tersi olabilecek gelişmeleri ise, düşünmek bile istemedim, istemiyorum... Yaşamla ölüm arasında gidip gelen o iki buçuk saat içinde, ben de öldüm öldüm dirildim. Sonuçta inandım ki umut varsa, yaşam sürüyorsa, her şeyin iyi olabilmesi ihtimali de var.

Müthiş diyalog

Türkiye’yi Kanal D ekranına kilitleyen Mustafa Burhan - Defne Samyeli diyaloğu özetle şöyle gelişti:
       Burhan: Bora Pusatçı ve Avukat Taşkın Kangal’ı yanımda görürsem, rehin tuttuğum Poyraz Pusatçı’yı bırakırım. İstediğim kişiler getirilmezse, bu yaralı adamı istemeye istemeye öldürecek ve pencereden aşağı atacağım.
       Samyeli: Lütfen sakin olun. Şu anda yasadışı bir eylem yapıyorsunuz, ancak katil olacak birisi değilsiniz. Lütfen, bizi kırmayın ve dışarı çıkın.
       Burhan: Telefonu kapatıyorum.
       Samyeli: Lütfen kapatmayın... Bakın İzmir Emniyet Müdürü Sayın Hasan Yücesan konuşacak.
       Yücesan: Mustafa Bey, teslim olun. Psikolojik etki altında bu işi yaptınız, ceza almazsınız. Size zarar verenleri yakalamaya da söz veriyorum.
       Burhan: Sayın Yücesan sizi tanıyor ve utanıyorum.
       Samyeli: Telefonda kızınız var.
       Nermin Burhan: Baba teslim ol.
       Burhan: Kızım televizyondan çık, bunlar pis işler. Hakkını helal et.
       (Ara verilen konuşmanın ardından)
       Samyeli: İstediğiniz kişiler yakalandı, hadi artık son verin.
       Yücesan: Yakalandı kardeşim, diğerleri de yakalanacak. Hadi artık bitir. Gözlerinden öperim.
       Samyeli: Siz sosyal adaletsizliğe uğrayanların sesi oldunuz.
       Burhan: 10 dakikaya ihtiyacım var.
       Yücesan: Ne gerek var? 10 dakika gel kahve içelim.
       Burhan: Kronometre tutun, 10 dakika sonra tamam.
       Yücesan: Peki sözünü delikanlı gibi tut.
       Burhan: Tamam.