The Others"Feveran ediyorum"

"Feveran ediyorum"

06.01.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Feveran ediyorum"

Feveran ediyorum

Şahin ALPAY

Kürt ya da Güneydoğu sorunu, Türkiye'nin bir numaralı sorunu. İç barış ve huzurun sağlanamayışının temel nedeni bu. Bugüne kadar 27 bin dolayında yurttaşımızın canını aldı. Sadece silahlı kuvvetlerimiz 3 bin 500 dolayında şehit verdi; binlerce gazimiz var.
Ulusal onurumuzu rencide eden insan hakları ihlallerinin, demokrasimiz üzerindeki kısıtlamaların, sivil yönetimin tam anlamıyla yerleşemeyişinin, devlete sızan çetelerin, büyüyen uyuşturucu ve insan ticaretinin başta gelen nedeni bu. Enflasyonun kontrol altına alınıp ekonomide istikrar sağlanamayışının, Batı demokrasileriyle ilişkilerimizde artan sıkıntıların bir önemli nedeni de bu.
Türkiye, eğer yeni dünya koşullarının kendisine sunduğu imkanları değerlendirerek 21. yüzyılda müreffeh bir demokrasi ve bölgesinde hatırı sayılır bir güç olacaksa, ana sorununu çözmek zorunda. Aksi takdirde karşı karşıya olduğu tehlikelerin girdabına yuvarlanabilir. Konu bu kadar ciddi...
Sorunun sadece "askeri çözüm" gerektiren bir güvenlik meselesinden, yalnızca dış düşmanlar tarafından kışkırtılan terör örgütü PKK 'nın bastırılmasından ibaret olmadığını; sosyal, ekonomik, kültürel, psikolojik, siyasal boyutları da olduğunu ve çok yönlü önlemleri gerektirdiğini, artık hemen herkes kabul ediyor. Cephedeki komutan dahi, "Benim işim teröristle mücadele. Terörle mücadele hükümetin işi. Çünkü terörle mücadele çok boyutludur" diyor.
Hemen herkesin üzerinde birleştiği nokta, Doğu ve Güneydoğu'nun ekonomik bakımdan kalkınmasının şart olduğu. Hemen bütün siyasi partiler, bütün hükümetler, sivil ve asker yöneticiler, hemen her fırsatta bunu söylüyor.
Bu açıdan bakınca, İstanbul Ticaret Odası başkanı ve özel sektörün Doğu ve Güneydoğu'ya yatırım amacıyla başlattığı girişimlerin en önemlisi olan Doğu Holding A.Ş. 'nin kurucusu Mehmet Yıldırım 'ın dün bu sayfada yayımlanan mülakatta söyledikleri, son derece düşündürücü ve kaygı verici.
Yıldırım'ın söylediklerinden öncelikle şunlar çıkıyor:
* Özel sektör, (parayla satın alacağı) arsa temin edilmesi, indirimli elektrik verilmesi, bölgede çalışanlardan 5 yıl vergi alınmaması durumunda yatırıma hazır. Ancak hükümetlerin bu teşviklerin sağlanacağına dair vaadleri lafta kalıyor. Yıldırım aynen şöyle diyor: "Bir yıldır teşviklerin peşindeyiz. Tansu Çiller 26 Aralık 1996'da bana bu teşvikleri 15 gün içinde çıkaracağını vaad etti. Haziran'da ayrılana kadar hiç bir şey yapmadı. Sayın Yılmaz'a durumu daha muhalefette iken ifade etmiştim. 'Gelip halledeceğim' dediği halde, maalesef ondan da bir şey çıkmadı."
* Doğu Holding'in, yatırımlara 3 milyar dolar dolayında kaynak sağlayacak olan, İstanbul'da özel mezarlık kurma projesi için izin başvurusuna cevap dahi verilmiyor. Proje "tarikatlara da özel mezarlık açma yolu açılır" diye MGK muhalefetiyle karşılaşıyor. Başbakanın bunun aşılacağını söylemesine rağmen, netice alınabilmiş değil. Yıldırım aynen şöyle diyor: "Hükümetlere diyorum ki, 'Siz daha iyi bir proje geliştiriyor musunuz?' Yok... 'Benimkinin aksayan tarafını söyleyin...' O da yok. O zaman siz istemiyorsunuz diyorum buranın kalkınmasını..."
Mehmet Yıldırım'a "Hükümetin bu duyarsızlığına feveran ediyorum..." dedirten bu duruma, geçen gün MGK Genel Sekreterliği 'ndeki brifingde üst düzey kamu görevlilerine söylenenleri ekleyin: "PKK'nın dayanağı Kürtçülüktür. Halbuki Kürtler Orta Asya'dan göç eden Türk kavimleri arasında yer alır. O nedenle Kürtleri aslında Türk olduğuna inandırmamız gerekir" (Milliyet, 3 Ocak). Türkiye'nin ana sorununda Ankara 'nın geldiği nokta işte bu.

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler