The Others Fırat'ı boğan Süleyman

Fırat'ı boğan Süleyman

15.05.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Fırat'ı boğan Süleyman

Fıratı boğan Süleyman


HAZIRLAYAN: iHSAN YILMAZ


       Özetle....
       "Laf gider, geride eserler kalır..."
       Bu cümle Cumhurbaşkanlığı görevinde son günlerini yaşayan Süleyman Demirel'in 50 yıllık devlet hizmeti anlayışının kısa bir özeti.
       O da tartışmalar yaratan laflarıyla değil, Türkiye'ye kazandırdığı eserlerle anılmayı istiyor.
       Demirel'in 1949 - 1999 arasında altına imza attığı eserleri, Hulusi Turgut özverili bir çalışmayla iki ciltlik kitapta topladı. Turgut'un "Görüntüler, Süleyman Demirel, 50 Yıl" isimli kitabı Demirel'in devlet hizmetindeki kilometre taşlarının bir belgeseli.
       Turgut'un kitabında "GAP bir ömre değer. Başka bir ömrüm olsa gene buraya verirdim" diyen Demirel'in GAP başta olmak üzere Türkiye'ye kazandırdığı anıt eserlerin hikayelerini bulmak mümkün. Kitapta, Türkiye'ye bazı ilkleri kabul ettirmekte güçlükler çeken Demirel'in ilginç anıları ve konuşmaları da yer aldı.

       Elektrik İşleri Etüd İdaresi'nde Nisan 1949'da başlayan devlet hizmetini, Barajlar Dairesi Reisi, Devlet Su İşleri Müdürü, Başbakan Yardımcısı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak sürdüren Demirel'in, Hulusi Turgut'un kaleminden hizmetle 50 yılıyla ilgili bazı ilginç notlar...

'Toprağın suya aşkı vardır'

       Demirel 1965 yılında genel başkanı bulunduğu Adalet Partisi'ni tek başına iktidara taşımıştı. Bu iktidar ülkeyi 5 yıl boyunca yüzde 5 enflasyon ve yüzde 7 kalkınma hızı ile yönetiyor; aynı dönemde Türkiye topyekün kalkınma hamlesinin içine giriyordu. GAP projesi işte o tarihte başlatıldı. Keban Barajı'nın temelini 12 Haziran 1966'da atan Türkiye'nin 41 yaşındaki Başbakanı Demirel o gün şunları söylüyor:
       "Toprağın suya aşkı vardır. Suyun da toprağa aşkı vardır. Fırat Nehri 'susuzluğa su vermek için emrinizdeyim' diyor. Bu nehrin ehlileştirilmesi kolay değil."
       Elazığlılar'ın "Bir Süleyman'ı Fırat boğdu, bir Süleyman geldi Fırat'ı boğdu" diye özetle anlattıkları Keban Barajı, 6 yılda tamamlandı. Hizmete 1974'te sokulan barajda türbinler dönmeye ve jeneratörler elektrik üretmeye başladı.

Toz duman köprü tartışması

       İstanbul Boğazı'nın köprüyle geçilmesi insanoğlunun yüzyıllar süren hayalidir...
       Demirel başkanlığında 1965 seçimleri sonrasında kurulan hükümet, seçim bildirgesinde yapmayı vaadettiği Boğaz Köprüsü'nü ilk işlerinden biri olarak ele aldı ve etüdlerin gözden geçirilmesini kararlaştırdı.
       Köprünün gerçekleştirilmesi için çalışmalar hızlanırken, muhalefet projeyle ilgili bir tartışma başlattı. "Köprüye hayır" sloganı etrafında bir kampanyaya dönüşen tartışmada, bazı meslek kuruluşları da taraf oldu. Mimarlar Odası "yabancı firmaların Sultan Abdulhamit'e satamadıkları Boğaziçi Köprüsü'nün Türkiye Cumhuriyeti'ne yutturdukları" iddiasında bulundu.
       Boğaziçi Köprüsü'nün temeli Demirel tarafından 20 Şubat 1970 Cuma günü törenle atıldı. Köprü planlandığı süre içinde tamamlandı ve Cumhuriyetin kuruluşunun 50. yıldönümü olan 29 Ekim 1973 tarihinde törenle açıldı. Türkiye'nin 'olağanüstü' bir dönemden geçtiği sırada yapılan törene köprünün mimarı olan AP'nin Genel Başkanı Demirel katılmadı.

Anamın kolları uzardı

       İçme suyu projelerine büyük önem veren Demirel, yıllar sonraki sohbetlerinde, su sorununa verdikleri önemi vurguluyor ve yaptığı gezilerdeki anılarını şöyle özetliyordu:
       1957'de Mardin'in Gülharin Köyü'neilk gittiğimde, bir çukurun çevresinde eski otomobil lastiğini kova yapmış kadınlar çamurlu sıvıyı çekiyorlar ve buna su diyorlardı. Yalnız kocaman gözleri meydandaydı, güzel gözler. Sıvıyı sonradan süzerlermiş. Bizim İslamköy'de evin 150 metre ötesinde su çeken anamı hatırlarım. Taşırken kollarının uzadığını hissederdim."

Köstebekler baraja yuva yaparsa

       Demirel'in ABD'den döndükten sonra genç bir mühendis olarak çalışmaya başladığı Seyhan Barajı'nın yapımı sırasında ilginç olaylar yaşandı. Bunlardan biri şöyle:
       Türkiye'nin en büyük eseri tamamlandığı yıllarda bazı muhalifler halka olumsuz propagandaya giriştiler. `Topraktan bir baraj yapıldı, yarın köstebekler barajın duvarlarına yuva yapmak isterlerse bu deliklerden yol bulan sular, toprak barajı bir anda yerle bir eder. Adana'da sular altında kalır' şeklindeki olumsuz propaganda bir süre Adana'da baraj korkusu yarattı. 1950'li yılların ikinci yarısındaher yağmur yağışında barajın patlayacağı dedikodusu yayılıyor, çok kişi karamsar yorumlar üretiyordu.

Pula 5 milyon

       Fırat'a vurulan ikinci altın kelepçe olan Karakaya Barajı inşaat sözleşmesine Demirel imza koydu. Tutarı 6 milyar 603 milyon lira olan sözleşmeye 5 milyon liralık pul yapıştırıldı. Bu o güne kadar Türkiye'nin en büyük rakamlı sözleşmesiydi. Demirel imzadan sonra "Attığımız şu imza ile ortaya çıkacak projenin meydana getireceği tesisler bin fabrikadır. Bin fabrika, 100'er kişi çalıştırdığı zaman bir milyon insana yeni iş imkanıdır" dedi.