The Others Gerçek gündem

Gerçek gündem

01.09.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Saygın gazetenin okuru Türkiye ve dünyanın en önemli gelişmelerini birinci sayfadan görmek istiyor. Halkın bilmesi gerekenleri doğru saptıyor muyuz?

Gerçek gündem



Gerçek gündem

Okurla ilişkisini güven sözleşmesi üzerine kurmuş, ciddi bir kitle gazetesinin ulusal ve uluslararası gündemi doğru yakalamak gibi bir işlevi olmalı mıdır?
Okur gerçek gündemi her gün ön sayfada bulmak istemekte haklı mıdır?
Yanıt açık: Evet.
Okurlardan tatil dönüşü aldığım tepkilerin pek çoğu doğrudan konuyla ilgili.
Bir kısmı, Uzanlar ile ilgili haberleri "aşırı" buluyor. "Sıkıldım" diyenler de var, "kavganız bizi ilgilendirmez" diyenler de.
"Mağduruz, bizlere sahip çıkın ki, tekrarı olmasın" diye övgü, takdir iletenlerin dışında kalan Milliyet okurlarını kastediyorum.
Yanıtım açık: Türkiye tarihinin en kapsamlı yolsuzluk-vurgun skandallarından biri olarak gündeme yansıyan, milyarlarca dolar hacimli bu dehşet verici gelişmeyi Milliyet'in görmezden gelmesini, hafife almasını beklemeyin.
Bir - iki gazete dışında diğerlerinin de aynı derecede önemseyişini bu mesleğin hakkının verilişi olarak görün.
Ama, Milliyet'in bu haberleri aktarışında hatalar, eksikler varsa bana yazın, beni arayın.
Gündemi tutmak birincil önem taşıyor. Uzan olayını bir yana bırakırsak, acaba bunu tam yapıyor muyuz?
Okurların kuşkuları var. Örnekliyorlar.
Gürbüz Çelebi, Nail Öztaş, Gönül Solak, Aydın Uluçam, İskender İlyasoğlu ve telefonla not bırakan 50'den fazla okur, 17 Ağustos tarihli Milliyet'in manşetini doğru bulmadıklarını belirtiyor.
İyi Ki Doğdunuz manşeti, Vehbi Koç'un kızı Suna Kıraç'ın doğum gününün dostları tarafından kutlandığını aktarıyordu.
Bazı okur eleştirileri:
"Güncellik ve önem gibi kriterlere lütfen biraz özen gösterin. Ulusal kulvarda koşan ciddi bir gazeteye hiç yakışmadı."
"Kıraç'ın doğum günü kutlamaları bizi bu derecede hiç ilgilendirmiyor. Daha küçük bir yerde verilebilirdi."
"Birinci sayfadan beklediğim bu değil... Orada siz ve biz esas gündemde buluşmalıyız. Size yakıştıramadım..."
"Böyle bir başlığın o günlerin gazetelerinde Mustafa Kemal için çıktığını bile sanmıyorum."
Yorum: Hayli yaygın tepki toplayan bu manşet konusunda okurlarla aynı fikirdeyim.
Benzer bir başka eleştiri konusu da 20 Ağustos tarihli Milliyet'te yer alıyordu.
Bağdat'ta BM merkezindeki büyük patlamada en az 20 kişi ölmüş, yüzlerce kişi yaralanmıştı. Hemen ardından Kudüs'teki intihar saldırısında da bir o kadar insan yaşamını yitirmiş, yaralanmıştı.
Bu iki önemli gelişmeyi birinci sayfada 'bulamayan okurlar tepki yağdırdı.
Levent Keskin'in sitemi:
"Gündemi yansıtmakta yetersiz kaldınız. Bu iki saldırı sanki gazetenin Irak'a asker gönderilmesine yönelik kararlı yaklaşımını menfi etkiler diye ikinci plana atılmış. Gazete olarak olup bitenleri objektif şekilde, hakettiği önemi vererek sayfalara taşıyın. Okur öğrensin, kararı kendisi versin..."
Yorum: Gündemi ıskalamakla kalmıyor, bir de yanlış yorumlara yol açıyoruz. Doğru haber değerlendirmesi ise algılamayı olumlu etkiliyor.
Bir önceki gibi, bu eleştiri konusunda da okurlarımızı çok iyi anlıyorum.

* Tarihçi Stefanos Yerasimos, Türklerin kökeninin Truva kralı Priamos'un torunu Turcos'a dayandığını iddia etti mi, etmedi mi?
Milliyet'e göre etti.
Prof. Yerasimos ise Okur Temsilcisi'ne gönderdiği mektupta tam tersini söylüyor.
Haber, 21 Ağustos tarihli gazetede 'Türklerin Atası Truvalı Turcos' başlığıyla verilmiş. Spotta, iddianın Yerasimos'a ait olduğu vurgulanmış.
Yerasimos'un notu:
"Toplumsal Tarih dergisinin Ağustos sayısında, Rönesans dönemi Avrupalıların Türklere bakışına ilişkin bir yazı yazdım. Rönesans yazarlarının Türkleri Truvalıların veya Romalıların soyundan sayarak onları kendilerine neden 'yakın' gördüklerini anlatmaya çalıştım. Bu yazı üzerine Tempo dergisi benimle bir mülakat yaptı. Ama gazeteniz o haberi alıp benim şunu, bunu iddia ettiğimi yazıyor. Sonunda tamamen anlamsız bir sonuç çıkıyor.."
Yorum: Yerasimos'un makalesinden, iddianın Andrea Dondola adlı Venedikli bir tarihçiye ait olduğu anlaşılıyor. Ayrıca Yerasimos bu tezin bir belgeye değil, dönemdeki bazı "algılamalara" dayandığını, onları yansıttığını söylemiş. Yani, Milliyet spotundaki iddia kendisine ait değil.

* 28 Ağustos tarihli Milliyet'teki haber, bir fıkra nedeniyle iki çocuğun Akşehir'e kaçak yolculuğunu aktarıyordu. Nasreddin Hoca'nın "eşeğe ters binme" fıkrasından heyecanlanan iki afacan ailelerinden habersiz trenle Akşehir'e kadar gitmişti.
Kamuran Mülayim, haberde fotoğrafla metin arasında ilişkinin tam kurulmadığı, "abartı olduğu" görüşünde.
"Çocukların Nasreddin'in Akşehir'deki eşeğe ters binen heykelini görmeye gittikleri belirtilmiş. Ama çocukların önünde resim çektirildikleri heykelde Nasreddin Hoca eşeğe ters değil düz biniyor. Bu durumda, haberin 'süslendiği' izlenimi çıkmıyor mu?"
Yorum: Heykelde gerçekten "ters binme" durumu yok. Spot ve haberde ise "hocanın fıkrasından esinlenerek yapılan Akşehir'deki heykeli görmeye karar verdi" deniyor. Oysa, "...Nasreddin Hoca heykelini görmek için trenle kaçak olarak Akşehir'e giden" ifadesi, okurun kafasında bir karışıklığa yol açmayabilirdi.

Yazarlar