The Others İnfaz adres şaşırdı

İnfaz adres şaşırdı

07.10.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

İnfaz adres şaşırdı

İnfaz adres şaşırdı


Komşu dairede Murat Bektaş'ı öldürdükten sonra 'hücre evini' basan polis terörist oldukları iddia ettiği iki kişiden birini ölü ele geçirdi, diğerini yakaladı... Şimdi Bektaş'ın 'örgüt bağlantısı' araştırılıyor


       Adana'da "eylem hazırlığındaki yasadışı örgüt üyelerinin barındığı" gerekçesiyle bir binaya düzenlenen baskında iki kişinin öldürülmesi "polisin yargısız infaz yaptığı" iddialarını bir kez daha gündeme getirdi.
       Baskında, "hücre evi" olarak belirlenen daireden önce komşu dairede oturan temizlik işçisi Murat Bektaş'ın da eşi ve çocuklarının gözleri önünde öldürülmesi "yanlış operasyon" suçlamalarına neden oldu. Adana Emniyet Müdür Yardımcısı Muzaffer Çetinkaya'nın, "örgüte yardım ve yataklık ettiğinden" kuşku duyulan Bektaş'ın öldürülmesinin ardından yasadışı örgütle bağlantısının araştırıldığını açıklaması dikkat çekerken, savcılık soruşturma başlattı.
       Polisin verdiği bilgilere göre olay şöyle gelişti:
       Terörle mücadele ekipleri üç aydır izlediği ve DHKP - C'li olduklarını açıkladığı teröristlerin her katında iki daire bulunan Akıncılar Mahallesi, 24. Sokak'taki apartmanın üçüncü katındaki eve önceki gece saat 21.30'da baskın düzenlediler. İki kişi "Teslim ol" çağrısına "Yaşasın önderimiz Dursun Karataş" diye karşılık verip ateş açtı. Operasyonda, altı gün önce Adana'ya eylem yapmak için gelen askeri kanat sorumlusu Mustafa Köprü sağ yakalanırken, siyasi kanat sorumlusu Hatay - Mustafa Kemal Üniversitesi "ğrencisi Erdinç Aslan ile bitişik dairede oturan Murat Bektaş adlı temizlik işçisi öldürüldü.

Eşi: Silahsızdı

       Emniyet'in operasyona ilişkin verdiği bu bilgelere karşın Murat Bektaş'ın eşi Kezban, kocasının elinde silah değil telefon ahizesi olduğunu belirtip olayı şöyle anlattı:
       "Kocam, asker kardeşimi telefonla arıyordu. Tam o sırada polisler kapıyı kırıp içeri girdi. Yeşil gözlü polis ateş açtı. Kocam kafasından vurulup yere yığıldı. Bana da dört - beş el ateş açtılar. Oğlum Uğur'un üzerine kapaklandım. Beni bir odaya kilitlediler. Sonra bir şey yapmayacaklarını söyleyip dışarı çıkardılar. Murat yerde yatıyordu. Üzerine bir örtü örtmüşlerdi. Kocamı yok yere öldürdüler."

"Ateş açılmadı"

       Genç kadın, emniyet yetkililerinin açıklamaları üzerine "Bizim kapı kırılıncaya kadar silah sesi duymadım, herşey bir anda oldu, bitişik eve de aynı anda mı girdiler bilmiyorum. Önce bizim ev basıldı. Lamba söndürme olayı olmadı" dedi.

Ölümden sonra araştırma

       Terörle Mücadeleden Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Muzaffer Çetinkaya, yanlışlıkla öldürüldüğü iddia edilen Murat Bektaş'ın "DHKP - C'ye aile görüntüsü içinde yardım ve yataklık ettiğini" öne sürdü. Baskın sırasında, Bektaş'ın elinde tabanca bulunduğunu iddia eden Çetinkaya şunları söyledi: "Eğer bu baskını yapmasaydık DSP, MHP ve ANAP Yüreğir ilçe binaları bombalanmış olacaktı. Birçok kişi ölüp, yaralanacaktı. Eğer terörist kabloları TNT kalıplarına değdirseydi, bina yerle bir olur, en az 20 polis şehit olurdu."
       Bektaş'ın "geçmişte örgütle bağlantısının saptanamadığını, bu yönde araştırmanın sürdürüldüğünü" belirten Çetinkaya şu görüşleri dile getirdi:
       "Kendisinin örgüte yardım ve yataklık yaptığını belirledik. Eşi ve yakınları herşeyi söyleyebilir. Suçsuz vatandaşı polis niye öldürsün? Bu kişi, ışıkları söndürüp elinde silahla dışarı çıktı. Eğer, teslim ol çağrısından sonra ışıklarını yakıp dışarı çıksa hiçbir şey olmazdı."

Ailenin tepkisi

       Öldürülen temizlik işçisinin kayınbabası Ramazan Babagiray ile babası Ali Bektaş ve diğer yakınları sabah saat 03.00'e kadar Murat Bektaş'ın akıbetini "ğrenememenin verdiği öfke ile bağırarak sokak başında barikat kuran polislerin üzerine yürüyüp eve ulaşmaya çalıştı. Baba Ali Bektaş, kendilerini engellemeye çalışan polislere, "Ev sahibi içeride olmadan nasıl tespit yapıyorsunuz? Eve bir şeyler koymadığınızı nereden bileceğiz?" diye bağırdı.

Tanıyanlar: Terörist değil

       Murat Bektaş'ı tanıyanlar da şunları söylediler:
       Harun Ayyıldız: ("Hücrevi" olarak belirlenen dairenin eski kiracısı) Uzun süre komşuluk yaptık. Hiç kimseye zararı olmazdı. Terörist olması mümkün değil.
       Hüseyin Orhan: (Apartman komşusu) Murat sessiz, sakin, başı önünde bir insandı. Yoldan geçerken başını dahi kaldırmazdı.
       Temizlik firması yetkilileri de işe aldıkları elemanların çok sıkı bir güvenlik soruşturmasından geçirildiğini, Bektaş'ın da sabıkası olmadığını söylediler.

Evdeki cephanelik

       Hücrevindeki patlayıcı maddelere bağlı saatlerin de çalışır vaziyette olduğu ve polisin dile getirdiği eylemin muhtemelen o gece yapılacağı belirtildi. Evde bir uzun namlulu silah, iki tabanca, üç adet sıkıştırılmış TNT kalıplı sekizer kiloluk bomba, bomba malzemeleri, örgütsel dokümanlar, sekiz adet sahte kimlik bulunduğu açıklandı.

Üç yıl önce de yaşanmıştı

       Adana Küçükdikili beldesinde 7 Ağustos 1996'da PKK'lıların hücreevine yapılan bir baskında da evde bulunanların ilk ateşi sonucu Emniyet Amiri Nuri Kocabıyık şehit olunca düzenlenen operasyonda evdeki üç PKK'lı ile birlikte iki de çocuk öldürülmüştü.

Baskına soruşturma

       Adana Cumhuriyet Başsavcısı Cemal Sahir Gürçay, Murat Bektaş'ın polisler tarafından yanlışlıkla öldürüldüğü iddialarıyla ilgili soruşturma başlattıklarını belirterek şöyle dedi:
       "Baskında polislerin görevlerini yapıp yapmadığını, ihmali ve kasıtları var mı yok mu? Öldürülen kişinin örgüt mensubu olup olmadığını, çatışmaya girip girmediğini, olay sırasında aynı odada bulunup bulunmadığını araştıracağız. Öldürülen Murat Bektaş'ın eşi ve yakınları ile hücreevi baskınına katılan polislerin tek tek ifadelerine başvurulacak."

Operasyonla gelen sorular

       1- Polisin binadan ateş açıldığı bilgisini görgü tanıkları neden doğrulamıyor?
       2- Böylesine önemli bir operasyonun, asli failler yerine Bektaş gibi "örgüte yardım ve yataklık" yaptığından kuşku duyulan ikincil derecedeki zanlının evinden başlaması nasıl açıklanmalı?
       3- Uzun süre Bektaş'ın yakınlarını eve almayan, eşini de evdeki bir odaya kapatan polis, neden böyle davrandı?
       4- Emniyet Müdür Yardımcısı Çetinkaya'nın "Suçsuz vatandaşı polis niye öldürsün" sözleri, suçluluğuna inanılanların cezasının polis tarafından verilebileceği anlamına mı geliyor?
       5- Çetinkaya'nın, öldürülen Bektaş'ın "örgüt bağlantılarının araştırıldığı" sözleri, "incelemenin infazdan sonra yapılacağı" anlamına mı geliyor?

Sicilimiz böyle bozuldu

       Emniyet güçleri yaptığı operasyonların ardından birçok kez yargısız infazla suçlandı. Birçok güvenlik görevlisi mahkeme tarafından suçlu bulunurken, bazı davalarda iddialar kanıtlanamadı. Yargısız infaz iddialarından bazıları şunlar:
       * 11 Şubat 1998'de Fatih Çarşamba'da bir eve düzenlenen operasyonda PKK üyesi oldukları gerekçesiyle 14 yaşındaki G.Ö ile ailenin misafiri Hamdi Salgın öldürüldü. Operasyona katılan polisler hakkında dava açıldı.
       * 1998 Mart'ında Çağlayan'da Murat Çam (21) ve Alpay Denizhan (22) çaldıkları otomobille polisten kaçarken öldüler. Gençlerin uçuruma yuvarlanarak öldükleri yönünde rapor tutulurken, daha sonra silahla vuruldukları ortaya çıktı. Polisler hakkında soruşturma açıldı.
       * 28 Ocak 1998'de Adana Kiremithane'de bir eve yapılan baskında yasadışı örgüt üyesi oldukları iddia edilen üç kişi öldürüldü. Polisin bu kişileri işkenceyle öldürdüğü, olaya da çatışma süsü verdiği iddia edildi.
       * Sarıyer'de 1997 Nisan'ında mühendis Tuncay Tokyıldız jandarmanın dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle açtığı ateş sonucu öldürüldü.
       * Esenler'de 16 Şubat 1997'de pankart astıktan sonra kaçtığı iddia edilen Nurettin Demir bir apartmanın bodrumunda ölü bulundu. Polis Demir'in şakağına silahını dayayarak intihar ettiğini ileri sürdü. Aile ise, oğullarının öldürüldüğünü iddia etti.
       * Küçükköy'de 9 Haziran 1997'de polisin düzenlediği operasyonda yasadışı örgüt üyesi olduğunu iddia edilen Süleyman Örs (24) 48 kurşunla öldürüldü. Örs'ün vücudundaki 7 kurşunu sıkan polis memuru hakkında dava açıldı.
       * 28 Kasım 1997 tarihinde Bağcılar'da hırsızlık yaptığı iddia edilen Ferdi Akkuş, polisler tarafından vurularak öldürüldü. Polis Akkuş'un kovalamaca sırasında silahlı çatışmada öldüğünü ileri sürdü. Tanıklar Akkuş'un, kullandığı otomobil durduktan sonra öldürüldüğünü iddia etti.
       * Alibeyköy'de 13 Mayıs 1996'da İrfan Ağdaş (17) Kurtuluş Gazetesi satarken öldürüldü. Polis Ağdaş'ın dur ihtarına uymadığını iddia etti. Olayla ilgili olarak 3 polis hakkında faili belli olmayacak şekilde adam öldürmek ve kasten adam öldürmek suçlarından 12 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.