The Others JEAN İNSANLAR ARASINDA STATÜ AYRIMINI YOK MU EDİYOR SİZCE? SİZ ÖYLE SANIN...

JEAN İNSANLAR ARASINDA STATÜ AYRIMINI YOK MU EDİYOR SİZCE? SİZ ÖYLE SANIN...

11.04.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Sen üzülme Sinem!

JEAN İNSANLAR ARASINDA STATÜ AYRIMINI YOK MU EDİYOR SİZCE SİZ ÖYLE SANIN...




Çintay
JEAN İNSANLAR ARASINDA STATÜ AYRIMINI YOK MU EDİYOR SİZCE SİZ ÖYLE SANIN...
Demokrasi, bağımsızlık, eşitlik, özgürlük, kardeşlik gibi popülist duygular çağrıştıran jean... Öte yanda en en elitist haute couture... Şimdi bu ikisinin sentezi çok moda. Her pazar, her evde benzer şeyler yaşanır. Geç kalkılır, kahvaltı öğlene sarkar, ekstra gazeteler alınır, belki sinemaya gidilir, çoklukla evde sürünülür, buzdolabı gün içinde 832 kere açılıp kapanır...
Biz de çok özel değiliz öyle. İş güç yoksa - ki geçen hafta böyle mucizevi bir durum vardı - bol kahve, çok yemek, sonsuz gazete şeklinde geçiyor gün. İstisnasız bütün gazeteler, ilaveler itinayla okunuyor. Sıra Sabah'ın eki Şamdan'a geliyor: "Şişede lal.. Gökte ay hilal.. Onlar tamam da, bu harika kadife tuvaletin beline sardığın o özenti cin ceket neyin nesi Sinem Güven?.. Abiye ile cin modası tarihe karışalı yıllar oldu. Moda değil, güzel değil... O zaman..."
Üsluptan anlamışsınızdır belki, bu sözler Hıncal Uluç'a ait. Uluç'un uzun zamandır sürdürdüğü bir köşesi var Şamdan'da, "Pızzazz" diye. Burada sosyetenin ve podyumlarımızın nadide simalarının giyim kuşamı üzerine yorum yapıyor, çoğu zaman da haklı şeyler söylüyor. Ama bu sefer... Hıncal abi bu defa Sinem Güven'i hiç tasvip etmemiş ve "Haftanın Rüküşü" bölümüne koymuş. Buna bir diyeceğim olamaz; zevktir, tartışılmaz. Ayrıca mont, kazak, sweat shirt gibi parçaların popoya bağlanmasından ben de hiç hoşlanmam. Ama Sinem'in jean montu niye "özenti" oluyor anlamadım. Hadi onu da geçelim, "Abiye ile cin modası tarihe karışalı yıllar oldu," açıklaması gayet talihsiz. Güzel olup olmaması duruma (kişiye, kombine, sonuca vs.) göre değişir ama moda olmaması söz konusu değil. Tam tersine, abiye / jean sentezi çok moda!

  • Pek demokrat!
    "Bundan yedi yüz yıl kadar önce, Batı'da modanın başlamasından bu yana herhalde başka hiçbir giysi, evrimi içinde statü kararsızlıkları ve belirsizliklerini ifade etmede blue jean kadar etkili bir araç olmamıştır." (Moda, Kültür ve Kimlik, Fred Davis, Yapı Kredi Yayınları) Jean'in sosyal tarihini az çok hepimiz biliyoruz: 19. yüzyılın ortaları... Amerika'nın batısı... San Francisco'da Morris Levi Strauss diye bir adam... Fransa'nın Nimes yöresinde dokunan indigoyla boyanmış pamuklu kumaş... Denim (kot kumaşı) = de Nimes... İlk tüketiciler: Fransa'da denizciler ve İtalya'da rıhtım işçileri... Zaten jeans = genes = Cenovalı işçiler...
    Sonra bu işçi giysisi şaşırtıcı bir şekilde bütün sınıf, cinsiyet, yaş, bölge, ülke, ideoloji vs. sınırlarını aşarak evrensel kabul görüyor. Müthiş bir kültürel dönüşümle karşı karşıyayız. Blue jean, çalışmayla ilişkilendirilen bir giysi olmaktan çıkıp boş zamana dair birçok simgesel nitelik kazanıyor: Rahatlık, konfor, kaygısızlık, yerleşik olmama, sosyal ilişkilerde canlılık...
    Bir de demokrasi, bağımsızlık, eşitlik, özgürlük ve kardeşlik gibi popülist duygulardan kaynaklanan blue jean miti var.
    "Jean tam anlamıyla demokratik değerleri ifade ediyor. Artık zenginlik ya da statü ayrımı yok, elitizm yok; insanlar bu ayrımlardan sıyrılmış halde çıkıyor birbirlerinin karşısına..." diyor Charles A. Reich, The Greening of America'da. Haklı mı diyorsunuz? Teşvikiye'deki Gucci'ye bir uğrasanıza. Sizin evdeki eski Levi's ile Tom Ford'un o sıvama boncuk ve tüy kaplı büyüleyici jean pantolonları, bol işlemeli resim gibi etekleri arasında gerçekten fark göremiyor musunuz? En düz kesimli jean'lerin bu bahar en abiye danteller ve transparanlarla giyildiğini bilmiyor musunuz? O kıvrık ya da pırtık paçaların altında incecik ve sipsivri topuklu dore, lame sandaletlerin nasıl seksi durduğunu görmüyor musunuz?
    JEAN İNSANLAR ARASINDA STATÜ AYRIMINI YOK MU EDİYOR SİZCE SİZ ÖYLE SANIN...
  • Mal beyanı: Bir daire, bir araba, iki jean...
    "Karl Lagerfeld, mavi ve beyaz kottan 960 dolarlık klasik bir elbise, 360 dolarlık kot bir büstiyer... Ve 400 dolarlık kot şapkadan oluşan bir giysi tasarlamış Chanel için. Hepsi Beverly Hills'daki Chanel Boutique'te." Los Angeles Times Magazine'de "Dressed - Up Denims" başlığıyla çıkan makalenin resimaltı, 19 Nisan 1987.
    Moda tarihinde sık sık karşılaştığımız gibi, giyimdeki hiçbir simge değiştirilmez değil. Ayrıca da demokratik, eşitlikçi duygular bir yana, statünün önemini de yadsıyamazsınız. '90'lara geldiğimizde, blue jean'in '50'lerden beri boş zaman giysisi olarak sürdürdüğü imaj tersyüz oluyor. "Kentli kot" gündeme geliyor. "Giysinin statü diyalektiğini belirleyen kutuplar arasındaki çekişmeydi; bir kutup blue jean'in "sıradan adam"a malolmuş demokrasi, rahatlık, sınıfsızlık simgelerini öne çıkarıp daha da genişletmeye uğraşırken; diğeri de zevk sahibi olma, ayrımcılık ve hiyerarşik bölünme gibi geleneksel iddiaları yeniden ileri sürmeye çalışıyordu," diyor Fred Davis.
    '80'lerin sonuyla '90'ların başında blazer'ların, şık ceketlerin altına jean pantolon giyip İstanbul gecelerinin en şık mekanlarını şenlendiren erkekleri hatırlarsınız. Bizim görüntümüz de pek farklı değildi. Şık elbiselerin, eteklerin üstüne jean mont giymişliğimiz çoktur. Bu sezon durum büyük benzerlik gösteriyor.
    Son ve çok bilmiş söz:
    Statü ile anti - statü, demokrasi ile ayrımcılık, kapsayıcılık ile dışlayıcılık, Hegel'ci bir sonsuz ardışıklık...
    Ya da şöyle desem: Siz hepsini biraraya getirin. Jean pantolonun üstüne şifon, volan, lame, dore, transparan, dantel, altına yüksek ökçeler... Gerçekten nefis bir abiye elbisenin üstüne jean montunuzu çekmenizin de hiçbir sakıncası yok.
    En son ve gayet öznel not:
    Geçen kasım ayında Artisan'a diktirdiğim kostüm(!), şık, tamamı işlemeli bir üstle kabarık etekten oluşuyordu. İşini çok iyi bilen Bilge Mestçi, bu üstü, jean pantolonla giyebileceğimi defalarca söyledi. Üstelik söz konusu kostüm bir gelinlikti! Yani Sinem'i bırakın, hava biraz ısınınca ben gelinliğimin altına jean giyeceğim Hıncal abi!
  • "Lütfen Mick. Biraz çiğne, sonra geri gönder." Bir hayranının Mick Jagger'a yolladığı, içinde bir sakız ve pul bulunan mektubu.
  • "Gazeteniz Star, yoğun istek üzerine bir kez daha Tamek çorba veriyor."!!!
  • O eski tombul ve domez kızıl Nicole Kidman, nasıl o kadar güzel ve seksi bir varlık haline dönüşmüş? Aşkın büyüsü böyle bir şey herhalde.
  • "Sözlerde hiç anlam olmasa da olur. İnsanlar dinler. Hatta bir lokantanın menüsünü bile okuyabilirsiniz." Robert Plant
  • Film festivaline rezerve ettirdiğiniz bilet varsa, yarın akşama kadar almayı unutmayın. Mideniz sağlamsa, Bob Flanagan'ın yaşamını seyredin ama kusmayın, çığlık atmayın, çocukları ve annenizi getirmeyin.
  • Yeni: GMG T - Square... Henüz alkol ruhsatı alınmamış ama yemekler, salatalar, kahveler gayet iyi, fiyatlar ucuz diyecek kadar makul. Ayrıca mekan geniş, dekorasyon hoş. Taksim, Sıraselviler'in hemen başında, solda, 67 numara.
  • Son Barbie'ler acayip: Ortadan ayrık düz saçlar, renkli motifler, diz hizasında etekler, patlayan tonlar, doreler... '70'ler, Asya ve rich hippie modası aynen uygulanıyor.
  • Yazarlar