The Others Kadın odaklı habercilik

Kadın odaklı habercilik

21.04.2008 - 02:49 | Son Güncellenme:

İtalyan sanatçı Bacca’nın tecavüz edilip öldürülmesi, kadınların şiddet, taciz, tecavüz gibi hak ihlalleri nedeniyle ‘haber konusu olmaları’ndaki değer yargılarını gündeme getirdi. ‘Medyanın performansı’ da sorgulanmaya başlandı

Kadın odaklı habercilik

Beyaz gelinliğiyle çıktığı “barış yürüyüşü” Gebze’de son bulan İtalyan sanatçı Giuseppina Pasqualino Milano’da toprağa verildi. Pippa Bacca adıyla tanınan 33 yaşındaki sanatçının “otostop”la sergilemeye çalıştığı performansın “sevgi, hoşgörü, güven” gibi temaların aksine, tecavüz ve ölümle son bulması insanlık adına “utanç verici”ydi. Oysa Türkiye’de ve dünyanın pek çok ülkesinde kadınların şiddete uğramaları, taciz ve tecavüz gibi suçların “kurban”ı olmaları sıradışı bir olay değil.
İnsan hakları alanındaki ilerlemelere, kadına yönelik ayrımcılığı önleme çabalarına ve modern toplumların eşitlikçi bakış açılarına karşın, kadınlar cinsel bir nesne gibi görülmenin sonucu, bedenleri üzerinde “hak ihlalleri”ne uğrayabiliyorlar. Ve Pippa Bacca olayındaki gibi yaşamlarından da oluyorlar.
Türkiye’de son yıllarda namus/töre cinayetleri diye nitelenen “kadın katli”ni önleme konusunda yasalarla sağlanmaya çalışılan caydırıcılığa karşın çok sayıda genç kız yaşamını kaybediyor. İtalyan sanatçının uğradığı saldırı şiddet, taciz, tecavüz gibi hak ihlalleriyle “yüzleşmek” adına duyarlı bir ortam yarattı. Medya da Pippa Bacca’nın öldürülmesi olayındaki “utanç ve üzüntü”nün üzerini örtmeyerek toplumun duyduğu acıyı İtalyanca başlıklarla manşetlere taşıdı.
Milliyet’in “Acımız çok büyük” başlığı da anlamlıydı. 

Hak ihlalleriPippa Bacca olayı, kadınların şiddet, taciz, tecavüz gibi hak ihlalleri nedeniyle “haber konusu olmaları”ndaki değer yargılarını gündeme getirirken, kullanılan dil başta, “medyanın performansı”nın sorgulanması açısından da bir fırsat oluşturuyor.
Gazetelerin cinayetlere ayırılan “üçüncü sayfa haberciliği”, “arka sayfa güzelleri”, televizyonların ve internet sitelerinin havaların ısınmasını konu yaparken yoğunlaştıkları çıplaklık, “kadın odaklı habercilik” üzerinde daha fazla düşünmeyi, tartışmayı gerekli kılıyor.
Genel olarak söylenen, medyadaki kadın editör sayısı ve yazı işlerindeki ağırlığı arttıkça “kadınların, haberin konusu doğrudan kendileri olsun ya da olmasın temsil edildiklerinde, en kötüsü uğradıkları şiddet, taciz, tecavüz gibi hak ihlalleri dolayısıyla haber konusu olduklarında da hak ihlaline uğradıklarıdır.”
(Sevda Alankuş. BİA. Kadın Odaklı Habercilik)

Best FM’in yayını
İtalyan sanatçı Pippa Bacca’nın sanatsal etkinlik nedeniyle geldiği Türkiye’de tecavüze uğrayarak yaşamını yitirmesi üzerine pazartesi günü dinlediğimiz bir radyo programında (BEST FM - Arzu’nun İnleyen Nameleri, saat 10. 00’da) gelinlikle otostop yapan yabancı bir kadının başına böyle şeyler gelmesinin normal olduğunu söyleyen sunucunun “Hiç üzülmedim” diyerek kikirdemesi, medyadaki hak ihlallerinin salt erkeklere değil, kadınlara da özgü bir sorun olduğunu gösteriyordu.
Radyoculuğun aynı zamanda kamusal bir sorumluluk alanı olduğunu bilecek ölçüde meslek deneyimine sahip Arzu Çağlan, Pippa Bacca’nın Türkiye’de aldığı riski Afrika’da safariye çıkan Amerikalı turistlere benzeterek dalga geçiyordu! Oysa bu tepkisellik, kadınları yeni saldırganlıkların hedefi haline getirmekten öteye geçmiyor.
Kimi yazarların “Arabesk” filmindeki gelinlikli Müjde Ar’a gönderme yapması da bir suç olarak “tecavüz”e hafiflik kazandırıyor. 

Medyanın sorumluluğu
Bağımsız Gazetecilik İzleme ve Haber Ağı (BİA) tarafından sürdürülen “hak haberciliği” çalışmalarında Hülya Gülbahar’ın kadına yönelik şiddet genelgesi üzerine kaleme aldığı “medyanın sorumluluğu” makalesi güncel duyarlılıklar ötesinde izlenecek politikalara ışık tutuyor:
“Medya cinsiyet ayrımına dayalı kadın/erkek rollerini pekiştirerek, kadınlara karşı cinsiyetçi önyargıları yineleyerek, şiddeti özendirip magazinleştirip erotikleştirerek, haberlerde, yorumlarda kadınlara yer vermeyerek, kadınları hayatın tüm alanlarında yok sayarak, değişik alanlara ve hatta kadınlara dair konuları işlerken bile, kendi alanında yıllardır mücadele veren, önemli bir bilgi ve deneyim birikimine sahip kadınları ve kadın örgütlerini muhatap almayarak, görüşlerine başvurmayarak, burada sayamayacağımız daha yüzlerce biçimde kadınların insan haklarını bizzat kendisi ihlal etmektedir. Medyanın da etkisiyle, bütün toplumdaki kadına bakış açısı daha da cinsiyetçi bir hal almakta, şiddet ve kadına karşı işlenen suçlar daha da artmaktadır.”
Medyada kullanılan dilden fotoğraf kullanımına, haber kaynağı ve görüşlerine başvurulacak uzman seçimindeki erkek ağırlığına dek kadınları ‘öteki’leştiren pek çok sorunlu alan bulunuyor.
Pippa Bacca cinayeti, İstanbul’un yanı başında, onu koruyamayan güvenlik sistemleri, toplumsal ve kültürel değer yargıları kadar medyadaki kadına bakış açısının değişim ve dönüşümü yönündeki ‘özeleştiri’lere de zemin yaratıyor. Günübirlik üzüntülerin ötesine geçebilirsek, kadına yönelik hak ihlalleri ve şiddet kurbanlarının sayısı da azalacaktır.