The Others KÖYCEĞİZ FELAKETİN EŞİĞİNDE

KÖYCEĞİZ FELAKETİN EŞİĞİNDE

06.06.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Geleceğini arıyor

KÖYCEĞİZ FELAKETİN EŞİĞİNDE

Köyceğiz'de kadim zamanlarda tanrıçalar ve tanrıların güzelleşmek ve güçlenmek için indikleri bir vadi vardı. "Kuzu göbeği" diye tanınan, cinsel güç verici, kısırlık giderici aşk mantarı bile bu efsanevi vadiye hak ettiği turistik itibarı sağlayamadı her nedense...
Bunun üzerine galeyana gelen yöneticiler, bu vadinin tam göbeğine devasa bir "lağım çukuru" inşa etme kararı aldılar ve çalışmalar vakit geçirilmeden başlatıldı.
Oysa daha iki yıl önce neler yazdık: "Düşsel şirinlikteki güzellik buradadır. Göl, orman, kucak kucağa kanyonlar, Tanrıça Artemis Perileri'nin ayak izleri, Kaunos, çamur banyosu ve Olympos (Ölemez Dağı) buradadır...
Sabahleyin gün doğarken göl kıyısından Olympos'a doğru uzayan sazlıkların seyirlik ihtişamını yaşamak, doğanın gizemli nabzını yakalayıp gölün söylenceler veren efsunlu fısıltılarını işitmek bir ömre değer..."
Tılsım buradadır, diye yazdık.
İkisi Hürriyet'te, üçü Radikal'de yayımlanan beş belgesel röportaj, bu vadinin ne tür biricik doğa kültürü mirasına sahip olduğunu anlatmaya çalıştı. Bununla yetinmedik. İngilizce metin, Köyceğiz Vadisi fotoğrafları ile bir projeyi New York Times'a sunma hazırlıklarını ilerlettik ki o sırada tüyler ürperten sürrealist gerçeği gelip yerinde gördük.
"Çağ atlayıp turistik patlamayı" başaramayış üzerine, Köyceğiz ahalisinin yakınıp durması ve uluorta yayılan hoşnutsuzluk söylentilerinden ötürü, ahalisini seven yöneticiler, böyle bir kararı istemeyerek almışlarmış.
Evet, "turistik çağ sıçrama" olamadı ise, bunun nedeni modern bir kanalizasyon sisteminin eksikliğine bağlanabilir!
Sonunda, böyle bir projenin 20 milyon DM kısmı Kredinstalt für Winederaufbau (KFW) isimli, gelişmekte olan ülkelere yardım yapan Alman kurumundan "bağış" adı altında sağlandı. Ve soyu tüketilmekte olan günlük ağaçlarının neredeyse içinde başlatıldı çalışmalar.
Köyceğiz sıvı atıklarını arıtma sonrası su, beş yüz metrelik yapay bir kanalla gölün yumuşak karnına boşaltılacak. Burası plaj ile yan yanadır.
Başka ülkelerde olsa Günlük Ağaçları ve Antik Sığla Yağı Müzesi diye anılmayı hak edebilir ve her türlü turizme açılabilir bu doğa harikası mekan, galeyana gelen mutsuz yöneticiler tarafından, çevre ahalisinin önüne, kurban bir deve niyetiyle sunulmuş kimilerine göre.
Evet, masallarda altın, zümrüt, yakut, mücevherat taşıyan bir deve kervanının içinden birisinin haramilere bahşiş verme uğruna gözden çıkarıldığı bir mekan olmuştur bu yer: Vadinin kalbinin vurduğu nokta...
Burası, bu vadinin yeraltı (içme de dahil) su kaynaklarıdır. Burası, taban suyu yüksekliği (Günlük ağaçları da bundan ötürü var) nedeniyle yılın en az altı ayında su altında, su içinde kalmakta. Soyları tükenmekte olan şahin, puhu kuşu, bıldırcın, turna, yılan, sazan, börtü böcek ve tek hücreli organizmalar buraya sığınmış bulunuyorlar. Açılan her drenaj, kanal bu hayatı yok eder.
Oysa, Köyceğiz Vadisi'nin bazı yerlerinde su bulunmadığı için tarım yapılamaz bugün. Bu tesislerin kurulmakta olduğu yer, Olympos, Kızlan Dağı, Pan Dağı arasında kalan bu bölge (Köyceğiz, Dalyan) göl, yeraltı, yerüstü, akar ve durgun sular sisteminin kalbidir.
Evet! Türkiye doğumlu Yeşiller, çevre, doğa aşıkları neredesiniz?
Gelin de görün...
Bir yanı ile Kaunos, öteki yanı ile Artemis bereket vadisi olan Olympos, Kızlan Dağı, Pan Dağı ortasındaki bu arkaik ve arkeolojik, doğa, kültür kalıtının kalbine inen kazma, kürek, delme, oyma, kepçe aygıtlarını gelin de görün...
Tabiat Anne'nin gözyaşları kan revan...

Efsunlu güzellik
Köyceğiz'de birkaç efsunlu konu, birçok efsunlu güzellik var. Mesela efsunlu mitoslarla üstü örtülmüş bir dağ (bugünkü ismi Ölemez) Olympos... Türkiye'de kaç tane Olympos var sanırsınız? Ben bunlardan birisini ellerimle koymuş gibi buldum. Ölemez ile Olympos arasında etimolojik anlam ilişkisi var. Kadim Anadolu dillerinde bu sözcük, ölümsüzlerin yurdu dağ doruğu anlamını taşıdı. Orta Asyalı şaman Türkler Anadolu'ya göçüp Köyceğiz kıyılarına ulaştıkları zaman, bu doğa sırları, tabiat mucizeleri taşıyan mekanı buldular ve Olympos'u Ölemez'e çevirirken eşdeğeri verdiler bu dağa ve bu vadiye... Söylencelere göre bu bölge sınırlarında doğmuş bilge Apollon, kardeşi Bereket Tanrıçası bakire Artemis, bilici Dianysos ve ötekiler; hepsi birlikte dağların arasındaki görkemli hamakta sallanır, yere inip Liquidambar Orientas ağaçlarının (Günlük ağaçlarının Latince karşılığı) reçinelerinden sağaltılmış merhemlerle vücutlarını ovduktan sonra göbek mantarı yer ve güçlenip Dalaman Çayı'na raftinge giderlermiş. Şifalı yeraltı sularındaki merhem, kaplıcalar yine Olympos Dağı'nın mucizelerinden. Akdeniz'in en batı kesiminde yer alan, Muğla iline bağlı Köyceğiz... Ve büyülü Ölemez - Olympos Dağı... Şimdi bu dağın doruğundan aşağılara, tılsımlı göle ve dağ katmerlerine, Akdeniz'e, Kaunos yönüne, dalyanlara, İztuzu'na ve Köyceğiz'e bakınıyoruz. İki ayrı dağ, Kızlan ve Pankuduz Köyceğiz'in arkasında yükselir. Kızlan, bakire tanrıça ve bereket idolü Artemis'ten çevrim olsa gerektir. Pankuduz, keçi ayaklı insan yüzlü çobanların, keçi sürülerinin tanrısı Pan'ın çevrimi olsa gerektir. İşte şimdi bu eşsiz Köyceğiz Vadisi'nin kalbinin üstüne (Toparlar beldesi sınırları içine) devasa bir lağım çukuru (fabrikası) kuruluyor...

Bereket Tanrıçası Artemis
Artemis, kızoğlankız (bakire) Bereket Tanrıçası, bütün simgeleriyle Köyceğiz Vadisi'nde bulunmakta. "Kızlan Dağı" metaforu, bu çevredeki av, avcılık geleneği, vadideki doğa ve doğal bitki örtüsü, Artemis'i hatırlatıyor hemen.
Bıldırcın, arı, keçi, cinsel gücü artırıcı "kuzu göbeği", güzellik hammaddesi olan sığla yağı ormanı vb. bu vadiyi oluşturan doğanın, Artemis ile simgelenen parmak izleridir. Artemis, Köyceğiz Vadisi'nde "Tabiat Anne"nin özü sayıldı arkaik dönemlerde.

Toparlar beldesi sakinleri ne diyor?

  • Bayram Okumuş (38, pansiyon işleticisi): "Dünyada ender bulunan sığla ağaçlarına zarar vereceği ve doğal çevreyi yok edeceği için bu tesise karşıyım ve 'hayır' diyorum."
  • Sami Çetinkaya (37, DYP Toparlar belde başkanı '99 yılı adayı): "Gözümüzden çok sevdiğimiz, huzur bulduğumuz ülkemizin diğer yörelerinde de aynı şekilde görmek istediğimiz yeşilliğin, doğa harikasının içerisine bu tesisin yapılmasına, Özel Çevre Koruma Kurumu'nun bilgisi dahilinde nasıl izin verildiğini hayretle karşılıyor ve bu tesise 'Hayır, yapılmasın' diyorum."
  • Şükrü Sığınakçı (63, ziraatçı): "Bu projenin burada yapılmasına karşıyım. Hepimize, bütün millete zarar verecek. Kuş, balık bırakmaz orada."
  • Mehmet Kırlı (50, emekli öğretmen): "Sağlık ve çevre kirlenmesi açısından bu tesisin burada yapılmasını istemiyoruz."
  • Cevdet Özbek (74, emekli muhtar): "Yapılmasın tabii... Göle akıtılacakmış, gölde suya girenler var. Sazlıklara, doğaya bütünüyle zarar verecektir."
  • Halil Yılmaz (26, ziraatçı): "Bu projenin buraya yapılmasına karşıyım. Göle büyük ölçüde zarar verecektir. Burada hayat ve hayatımız tehlike altında. Daha uzak, dağlık, su eksikliği olan kesimlerde yapılmalı."
  • Vedat Ermiş (21, berber): "Köyümüze, yerleşim alanımıza yakındır, yapılmasın."
  • Mehmet Başkan (30, aşçı): "Hayata zarar vereceği için 'hayır' diyorum."
  • Ramazan Yorulmaz (53, memur - çiftçi): "Orada taban suyu çok yüksek. Bu arıtıldığı, arıtılacağı söylenen suyun oradan göle verilmesi canlılara zarar verecek kanısındayım. Çünkü oraya göçebe kuşlar da gelir. Suyun verileceği mıntıka gölden daha çukur. Buralar hemen hemen nesli tükenen sazan balıklarının yumurta attıkları bölge. Bu tesisin atıksu akıntısı oralara çöküp kalacak. Bu yerler dünyada ender rastlanan günlük ağaçları bölgesidir. Kaldı ki bu bölgede arazimiz olduğu halde, bizler burada ev, inşaat yapamıyoruz, yasak var, koruma var. Fakat öte yandan, Özel Çevre Koruma Kurumu'nun himayesinde burada çok büyük bir inşaat yapımına başlandı. Ben bölgemin yeşil ve temiz kalmasını, bir tabiat cenneti olarak buranın dünya turizmine açılmasını istiyor ve tesisin buraya yapılmasını istemiyorum."
  • Hüseyin Karakaş (62, emekli ormancı, Toparlar eski muhtarı): "Bu projeye itiraz ettim.
    a) Atıl kalan bir arazi varken, işlenen bu araziye yapılması konusuna itiraz şerhi düştüm.
    b) Bu tesisin sadece inşaat alanı ile sınırlı kalmayıp koku ve ses bakımından çevreyi de rahatsız edeceğini düşündüm ve itiraz ettim. İtirazım, Özel Çevre Koruma Kurumu tarafından kabul ve uygun görüldü. Fakat tesisin yapılmakta olduğu yerin zilliyet sahipleri ellerine geçecek paradan ötürü 'evet' dediler. Böylece benim itirazım kadük ve geçersiz oldu."

    Uzmandan uyarı
    Türkiye'de kimyasal temizleme yatırımları bulunan, isminin açıklanmasını istemeyen kimya mühendisi bir Alman uzman şu bilgileri verdi:
    1) İki çeşit deterjan vardır: Uzun ömürlü ve kısa ömürlü. Avrupa ve Amerika'da yasaklanan uzun ömürlü deterjan Türkiye'de yasak değil. Özellikle çamaşır ve bulaşık makinelerinde kullanılan bu türler Nonyl - Phenol - Poly - Glycol Ether ihtiva etmektedir. Bunların doğaya akıtılması durumunda, su içindeki tek hücreli mikro organizmaların döllenme mekanizmalarını tahrip eder. Doğadaki üreme - yaşama metabolizması ölür. Bunların insanlarda da üreme, çocuk yapma mekanizmalarını çökerttiği Batı'da söylenmektedir.
    2) Kolera basili: UV - Radyasyon - temizleme metodu çok pahalıdır. Türkiye'de her zaman ekonomik olanı tercih etme zorunluğu bu konuda da güven vermiyor. Nitekim arsanın, mekanın hazineye ait olması, yani buraya para ödenmemesi nedeniyle, ekonomi öne alınmış görünüyor.
    Koli basili için kullanılması mümkün sodyum hipoklorit tabiattaki organik maddeleri yok etmektedir. Napolyon "Para, para, para" demişti. Ben de kontrol, kontrol, kontrol diyorum. Devamlı, her dakika yapılacak kontrol. Avrupa'da insanlar bu konuda bilinçlidir ve gerekli kontrolü kitlesel olarak yapabiliyor. Türkiye'de insanlar bu konularda henüz yeteri kadar bilgiye sahip değil, yani Türkiye'de tam bir kontrol mümkün görünmüyor.