Kulis habercilik ve siyasi manevralar!

İletişim bilimcilere göre; gazeteciliğin doğası “muhalefet”tir. Bu sadece siyasi iktidar odaklarına değil, yaklaşımları zaman zaman örtüşse de muhalefet partilerine de her zaman eşit uzaklıkta durmayı gerektiriyor.
Aksi takdirde bir gazeteci, kamu çıkarını ve toplumsal adaleti savunma görevini yerine getirmeye çalışırken, muhalefet partilerinin sıradan bir sözcüsü durumuna düşebilir. Dolayısıyla gazetecilik açısından, yürütmenin sorumlusu olan siyasi iktidarı ‘eleştirmek’ esas olsa da muhalefetle ilgili gelişmeleri kamuoyundan saklayan bir medya, yurttaşa, kamuya karşı görevini yerine getiremez.

BDP’de istifa krizi
Milliyet bu ilkesellikten hareket ederek okura karşı sorumluluğunu yerine getirmiş zaman zaman muhalefet içerisinde yaşanan tartışmaları, krizleri ve gelişmeleri de okurlarıyla paylaşmış bir gazetedir. Kürt siyasetini yakından izleyen muhabirimiz Namık Durukan’ın BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın yerel seçimlerde Doğu’da uygulanacak kadın kotasına ve sol partilerle seçim ittifakı kararına itiraz ettiği ve yaşanan krizle istifanın eşiğine geldiği yönündeki haberi gibi.
Okurumuz Vahap Köse şöyle diyor: “Milliyet gazetesi ‘Veda Kongresi’ başlıklı bir haber yayınladı. Haberinizde Demirtaş’ın görevi bırakma hazırlığı yaptığını belirtiyorsunuz. BDP’ten istifa etmek istediğini, bunu partililerin engellediğini ancak seçim sonrası yapılacak kongrede görevi bırakmaya hazırlandığını belirtiyorsunuz. Aynı haberin içerisinde bu iddiayı BDP’liler yalanlıyor. Bir sonraki günde Demirtaş yalanlıyor ve ‘istifa etmem söz konusu değil’ diyor. Madem böyle bir iddiayı hem BDP’liler hem de Demirtaş yalanlıyorsa niye hâlâ ısrarla kriz çıktı, istifa etmeye hazırlanıyor diye haber yapıyorsunuz...” diyor.

Ombudsman görüşü:
Bir gazetecinin birkaç kaynaktan doğrulattığı bir kulis haberini siyasilerin yalanlaması haberin gerçekliğini ve önemini ortadan kaldırmaz. Kaldı ki Namık Durukan BDP içerisinde yaşanan kriziyle ilgili haberini en az iki kaynaktan teyit ettiğini, Demirtaş’ı aradığını, not bıraktığını ancak kendisine dönmediğini belirtmektedir. Bugünkü siyasi ve teknolojik atmosferde, bazı gerçekleri sansürleyerek ya da yalanlayarak ancak bir süre ve belirli bir kitleye ulaşmasını engelleyebilirsiniz. Kamuoyunu bilgiden ve gerçekten mahrum bırakmak artık mümkün değildir. Bir gazetecinin vicdani ve mesleki olarak sorumluluğu basın meslek ilkeleriyle açıkça belirtilmiştir: gazeteci siyasilere karşı değil, gerçeğe, okura ve editöre karşı sorumludur.