Kürt sorunu

Esra Ceyhan'a Yeliz Yeşilmen konuk oldu. Saat 14.00 civarında başlayıp 16.30'a kadar süren canlı yayında konu, manken hanımın "yıktığı yuva"ydı. Tam iki saat Yeliz Yeşilmen hikâyeleri anlatıldı. Bundan iyi reklam olur mu? Hiç bir ünvan, hiç bir başarı sizi bu kadar ekranda tutabilir mi? İki saat deprem tartışması yapsalar izler misiniz? Bu arada belirteyim Yeliz Yeşilmen "Aşkım Aşkım"da çok iyiydi.

Şu sıralar İbrahim Tatlıses endeksli "Kürt" sorunu gündemde. Ülkü Ocakları "kendine gel, sallandırırız Taksim'de" uyarısında (!) bulunuyor Tatlıses'in Seyrantepe'deki stüdyolarının önünde. Bir infial, bir infial... Aynı İbrahim Tatlıses oğluna kumar oynatırken ve bu resimler gazetelerde çıkarken kimsenin gıkı çıkmadı. Hiçbir sivil toplum örgütü gidip de şirketinin önünde protesto etti mi Tatlıses'i?

Mehmet Ali Birand "Kürtçe şarkı" işine dalmıştı CNN TÜRK'te. Konukları Ferhat Tunç ile RTÜK Başkanı Fatih Karaca. Tunç'un Türkçe altyazılı Kürtçe bir klibi var. Birden o yayına girdi. Karaca şaşırdı. İşin Türkçesi şu; Karaca böyle bir durumu beklemiyordu. Bu klip RTÜK cephesinde şimdilik alengirli. Yani bir yerde ters köşe oldu Karaca. Acayip bozuldu. Neyse bu konu bir şekilde tatlıya bağlandı. Sonra lehçe işi girdi devreye. Karaca, bir lehçenin öne çıktığını, aslında "lehçelerin" olduğunu söyledi. Zaten bu yasanın muhatabı sadece bir lehçe değil mi? Bunu "Sağır Sultan" diye biri olduğu söylenir, o bile biliyor. Aslında sayın Karaca da biliyor da, RTÜK Başkanı olmak kolay değil!

BeŞİktaŞ-Chelsea maçında çıldıran bir isim vardı. TV'lerin genç kuşak en iyi spikerlerinden Güntekin Onay. Chelsea'li futbolcular bir pres yapıyor ki. Ardından dört, yedi ya da on metrelerde bir paslaşmalar filan. Yani Lucescu'nun geride bekle, fırsatı gelince vur taktiğinin pek işleyecek hali yok. Hesap kitap tutmayacak, bunu görmüş; "Bu muhasebe defteri değil ki" diye isyan ediyor. Ama olan oldu; iki tane yedi Beşiktaş. Aynı soruyu Lucescu'ya sordu Güntekin Onay. Sayın hocamızda neden çok. Milyarlık takımla oynadık, böyle bir seviyedeki takımla yarışmak mümkün müydü, keşke beraberliğe razı oynasaydık ama hücuma kalktık vs... Lucescu bizdeyken de aynı sözleri ederdi.