The Others Maaş değil şirket isteriz

Maaş değil şirket isteriz

08.02.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Maaş değil şirket isteriz

Maaş değil şirket isteriz


Üniversite mezunu internet uzmanı gençlerin hedefi artık büyük bir şirkete girip çalışmak değil, kendi işini kurup yükselmek... Başlangıç için ise bir dizüstü bilgisayar ve bir cep telefonu yeterli


       Ünlü ekonomist Lester Thurow'un Davos'ta kendi oğlunu anlatırken söyledikleri, "yeni ekonomi"nin bir başka gerçeğini yansıtıyor. Thurow'un anlattığına göre Amerika'nın en iyi üniversitelerinden birini bitiren oğlu, gelen iş tekliflerini değerlendirirken (babasının tüm uyarılarına karşın) maaş ve prim gibi konularla hiç ilgilenmiyor, yalnızca alabileceği hisse opsiyonlarının hesabını yapıyordu. Onun için hedef en kısa zamanda çalıştığı işin hissedarı haline gelmek ya da kendi işini kurmak. İyi yetişmiş birçok Amerikalı genç için öncelikli hedef artık büyük bir şirkete girip yükselmek değil, kendi işinin sahibi olup başarıyı yükselen hisse fiyatlarıyla yakalamak olmuştu.
       Davos dönüşü Zürih havaalanında uçak beklerken rastladığım sınıf arkadaşım Can Paker'e Thurow'un oğlundan söz edince "Sorma bizim oğlan da böyle" diyerek anlatmaya başladı. Onun oğlu da Amerika'da iyi bir üniversiteyi bitirmiş ve Türkiye'ye döner dönmez bir uluslarası kuruluşun yaptığı (ve babasının parlak bulduğu) teklifi geri çevirerek muhtelif iş kurma projeleriyle uğraşmaya başlamıştı. "Bir ofis bile kurmadan, elinde bir dizüstü bilgisayarı ve bir cep telefonu, bir sürü birbiriyle ilgisiz projenin peşinde koşuyor", diyordu Can Paker.

Eleman kapanın elinde

       İyi yetişmiş, hünerli insanın en önemli ekonomik değer haline geldiği bir dünyada bu niteliğe sahip gençlerin bunu en iyi biçimde kullanmak istemeleri doğal. Bireysel girişimin ve küçük ortaklıkların kısa sürede büyük işler başarmaya olanak tanıdığı yeni teknoloji alanlarında kendi başlarına sivrilmek isteyen gençlerin büyük bir şirkete girmek yerine kendi işlerini kurmaya yönelmeleri de anlaşılabilir bir şey. ABD gibi risk sermayesinin kolay bulunduğu ülkelerde bu yola giren ve başarıyı yakalayanların sayısı hızla artabiliyor ve şirketlerin bu parlak gençleri ele geçirmek için hayli çaba göstermeleri gerekiyor.
       İleri teknoloji gerektiren alanlarda giderek büyüyen bir eleman açığı söz konusu. Microsoft firmasının yaptırdığı bir araştırmaya göre, yalnızca Avrupa'daki eleman açığı şimdiden 500 bin kişiyi buluyor. Avrupa'da olduğu gibi ABD'de de internet ve bilgisayar yazılımı gibi alanlarda eleman gereksiniminin ancak yüzde 80'i karşılanabiliyor.

Asya'nın internet atağı

       İnternetten ve "yeni ekonomi"den söz edildiğinde öncelikle Amerika geliyor akla ama Avrupa'da ve Asya'da ABD'nin açtığı yoldan ilerleyerek internet çağını yakalama çabaları giderek yoğunlaşıyor. Avrupa'da öncelikle İsveç ve Finlandiya gibi kuzey ülkeleri bu çabalarda öne çıkarken "Asya Kaplanları" diye anılan Asya ülkeleri bu kez internetle yeni bir atağa kalkmanın çabası içindeler. Güney Kore, Singapur ve Tayvan gibi ülkelerde internet şirketlerinin sayısı hızla artarken yapılan tahminler Japonya dışındaki Asya ülkelerindeki internet kullanıcısı sayısının üç yıl içinde Amerika'daki kullanıcı sayısını geçeceğini gösteriyor.

Yoksullara umut ışığı

       Bilgi teknolojisinin ve internetin yoksullara yeni ufuklar açabileceğini en güzel sergileyen ülke ise Hindistan. Özellikle bilgisayar yazılımı alanında büyük bir atılım yapan ve halen 4 milyar dolayında bulunan yazılım ihracatını 2008 yılında 50 milyar dolara yükseltmeyi planlayan Hindistan, şimdi bilgi teknolojisinin sağladığı olanakları ve interneti kullanarak ülkedeki yoksulluğu ve cehaleti yenmenin umudu içinde. Yazılım sektörünün en fazla geliştiği bölge olan Bangalor'u da içeren Kanataka eyaletinin başbakanı S.M. Krishna, "bilgi teknolojisine dayalı ekonomiyi geliştirerek ve yabancı sermayeyi de çekerek halkımızı yoksulluktan kurtaracağız", diyor.

Teknoloji vaadi seçim kazandırdı

Davos'ta Hindistan'daki reformların anlatıldığı yemekte tanımak olanağını bulduğum Utar Pradeş eyaletinin başbakanı Chandrababu Naidu, ülkesinde "Bilgi teknojisini popülizme karşı silah olarak kullanıp seçim kazanan politikacı" olarak ün yapmış. Seçimlere girerken çiftçilere verilen sübvansiyonları düşüreceğini ve elektrik fiyatlarına zam yapacağını söyleyerek popülist söyleme alışık olan herkesi şaşırtan ve buna karşın seçimi kazanan Naidu, halka yeni teknolojilerle bambaşka bir gelecek vadederek kazanmış bu başarıyı.
       Büyük bir inançla, "Biz sanayi devrimini kaçırdık ama enformasyon devrimini kaçırmayacağız ve yoksulluğun kaderimiz olmadığını kanıtlayacağız", diyen Naidu, ünlü danışmanlık kuruluşu Mc Kinsey'le birlikte hazırladığı "Vizyon 2000" projesiyle eyalette halen yüzde 44 olan okuryazarlık oranını beş yıl içinde ikiye katlamayı, ortalama gelir düzeyini de yirmi yılda yedi - sekiz kat artırmayı hedefliyor. Naidu bilgi teknolojisinin yayılmasıyla birlikte politikada ve kamu yönetiminde şeffaflığın da sağlanacağına inanıyor.

       Yarın:
       *Tarih, ter teknoloji.. Hangisi daha önemli?
       *Dönüşümü ABD kültürü mü sağladı?
       *Borsadaki patlamanın kaynağı ne?
       *Aşırı iyimserlik tehlikeli mi?

Yazarlar