The OthersMAĞDUR OLDU AMA BAGETTEN DEĞİL

MAĞDUR OLDU AMA BAGETTEN DEĞİL

08.08.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Grup Duman’ın ODTÜ konserinde Cengiz Baysal’ın bagetiyle yaralanan Çiğdem Kılıç’la ilgili haber yapan muhabir arkadaşımız,aynı isimdeki avukatla, üniversite öğrencisini karıştırınca Milliyet’in fotoğraflı haberindeki kişi hiç ilgisi bulunmadığı olayın ve internet tepkilerinin ‘mağduru’ oldu!

MAĞDUR OLDU AMA BAGETTEN DEĞİL

5 Ağustos tarihli Milliyet’in “Baget davası” haberinde Grup Duman’ın ünlü bateristi Cengiz Baysal hakkında 2010 yılında ODTÜ konseri sırasında elindeki bageti fırlatarak seyirciler arasındaki Çiğdem Kılıç’ın sol gözünden yaralanmasına neden olduğu iddiasıyla dava açıldığı bildiriliyordu.
Haber içerik olarak doğru da olsa müştekinin avukat olmadığı, fotoğrafın da Çiğdem Kılıç’a ait olmadığı anlaşıldı. Haberi yapan adliye muhabirimiz Türker Karapınar, ‘haber kaynağının kurbanı olduğunu’ söylerken haberde fotoğrafı yayımlanan avukat Çiğdem Kılıç da ‘ Fotoğrafımın yer aldığı haberdeki Çiğdem Kılıç ben değilim’ diye açıklama yaptı.
Ankara Barosu avukatlarından Çiğdem Kılıç, haberin internet sitelerinde yayınlandığı gün yapılan yorumlardan dolayı son derece üzüldüğünü, bazı yorumlarda hakarete varan düzeyde ifadelerin yer aldığını, “reklam amaçlı haberi yaptırmakla’ suçlandığını belirtti.
Kılıç, fotoğrafını çalıştığı iş yerine bile vermekten çekinirken, sadece baro levhasında yer aldığını belirterek, “Ben fotoğrafımı vermekten hep sakındım ama sakınan göze çöp batar” dedi. Kılıç, haberin düzeltilmesini talep etti.

MUHABİRİN HATASI
Milliyet Ankara Bürosu muhabirlerinden Türker Karapınar haberinin yol açtığı kargaşa konusunda Okur Temsilcisine şu açıklamayı gönderdi:
“Haberi, adliye kafeteryasında otururken bir avukat arkadaşımdan aldım. Avukat arkadaşım, Duman Grubu’nun bateristinin ODTÜ’de verilen konser sırasında fırlattığı bagetinin isabet etmesi sonucu bir avukatı gözünden yaraladığını ve hakkında bu nedenle Ankara 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nde 2010/1530 esas numarasıyla dava açıldığını söyledi.
Bu bilgiyi elde ettikten sonra şüphelinin Cengiz Baysal, müştekinin de Çiğdem Kılıç olduğunu öğrendim ve Kılıç’ın ifadesine ulaştım. Kaynağımın, yaralanan kişinin avukat olduğunu söylemesi üzerine Kılıç’ın fotoğrafına da baro levhasından ulaştım.

KILIÇ’I ARADIM AMA...
Kılıç’ı levhadaki telefon numarasından aradım ancak telefonu açan olmadı. Telefona cevap veren olmasa da, binlerce avukatın kayıtlı olduğu baro levhasında Çiğdem Kılıç isimli tek bir avukatın bulunması nedeniyle fotoğrafını gönül rahatlığıyla verirken, kaynağıma da güvenerek, Kılıç’ın avukat olup olmadığını teyit ettirmedim.
Haberin yayınlanması üzerine avukat Kılıç, müştekinin kendisi olmadığını bana bildirdi. Milliyet internet servisini telefonla arayarak, yayınlanan habere Kılıç’ın fotoğrafının sehven konulduğu bilgisini eklettirdim. Aynı gün müşteki Çiğdem Kılıç’ı da buldum. Babası, kızı Çiğdem Kılıç’ın TOBB Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği 4. sınıfta okuduğunu, olay günü üç arkadaşıyla birlikte konsere gittiğini, gözüne gelen baget nedeniyle kör olmaktan gözlükleri sayesinde kurtulduğunu anlattı.”

Haberin Devamı


OMBUDSMAN’IN GÖRÜŞÜ

Haber kaynağına güvenmek sadece muhabirleri değil kimi zaman alanında son derece uzman gazetecileri hatta köşe yazarlarını da zor duruma sokar. Türker Karapınar, Milliyet okurlarının imzasını daha çok yargı haberlerinden tanıdığı ,sansasyon peşinde koşmayan genç ve başarılı bir muhabir arkadaşımız. Savunmasında da belirttiği gibi,baget davası mağduru olarak kendisine bir avukat ismi verildiği için araştırmasını öncelikle baro üzerinden yapmış. Avukat Çiğdem Kılıç’a ulaşamaması bir muhabirin karşılaşabileceği en büyük şanssızlığa yol açıyor.Avukatın olayla ilgisi yok, Türker Karpınar’ın sonradan ulaştığı gerçek mağdur Çiğdem Kılıç bir üniversite öğrencisi. Burada Milliyet ve Abdi İpekçi gazeteciliğinin altın kuralını hatırlamalıyız: Gerekirse haberi atlamayı ve 24 saat gecikmeyi göze alarak, adı geçen isme mutlaka ulaşılmalı. Kaldı ki Türker’in Grup Duman konserindeki ‘baget davası’ özel bir haber, biraz sabırla bu hata oluşmazdı. Ancak muhabirin hatasında kasıt yok, şanssızlık var. Avukat Çiğdem Kılıç’a yöneltilen saldırgan yorumları yadırgıyor ve kınıyoruz. İstemeden yol açtığımız zarar nedeniyle özür dileriz.



BENİ ÇEKME ONU ÇEK!

Ayfer Semih adlı okurumuz şöyle diyor: “Türkiye siyasetinin bunaltıcı haberlerine karşılık bazen magazin dünyasında yaşananlar bizim için ‘serinletici’ olabiliyor. Yaz sezonundayız ve magazin haberlerinde de ciddi bir artış var, “o evlendi, şu boşandı şu yeni bir diziye başlıyor” gibi haberler elbette anlaşılır birşey. Ama sırf ‘sanatçı’ diye tekneye bindi, indi, balkona çıktı gibi her şeyin haber gibi önümüze sunulması ayıptır.
Bu haber olurmu
Geçtiğimiz günler de mesala Cadde ekinde bir haber Model Tuğçe Kazaz (solda), Hatice Aslan ve Hümeyra, Cihangir’de bir kafede buluşmuş çıkışta Arslan gazetecilere “Beni değil Tuğçe’yi çekin” diyerek takılmış.... Ve bu da “Beni çekmeyin onu çekin” diye haber olmuş...Yani diyeceğim o ki magazin haberlerinin de elbette bir yeri ve önemi vardır ama magazin demek içi boş haber demek değildir. Nedir şimdi bu, bu haberden biz ne anlayalım... Tuğçe daha güzel onu çek diye haber mi olur”


İNTERNET ANDICI’NDA KARAR FARKI

Genelkurmay karargahına yönelik “İnternet Andıcı”soruşturmasındai iddianame İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. 93 sayfalık iddianamede 22 sanık hakkında “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasına engellemeye teşebbüs etmek, silahlı terör örgütü yönetmek ve silahlı terör örgütüne üye olmak” iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 15 yıldan 22.5 yıla kadar hapis cezası istendi. Kurmay Albay Dursun Çiçek hakkında ise Islak imza davasında yargılandığı için takipsizlik kararı verilerek dava açılmadı.

Mahkeme kararı değil
Haber Milliyet’te “Altı general için yakalama kararı” başlığıyla fotoğraflı olarak yayımlandı.
Bazı sanık avukatlarının haberin başlığına itirazlarını dile getirdiler: “ Yakalama kararı bir mahkeme kararı değildir. Savcı talep etmiştir. Mahkemenin şu saate kadar hala bu yönde bir kararı yoktur. Savcının talebi, mahkeme kararı gibi yazılamaz. Bu sanıklar hakkında halen bu saate kadar mahkemeden çıkmış bir yakalama kararı da yoktur. Savcıların talep ve iddialarını olmuş bitmiş gibi verirseniz bu kamuoyunu yanıltmaktan başka bir işe yaramaz”
Sanık avukatlarının itirazı yerindedir. Mahkemenin ne yönde karar vereceğini bilmiyoruz.Savcılık talebini mahkeme kararı gibi başlığa çıkmak doğru değil.
Haberin içeriğinde savcının talebinden söz ediliyor.Sayfa editörlerinin bu konulara hakim, hukuki süreci haberi yapan muhabirlerle koordineli çalışması haberin doğru algılanmasına katkı yapacaktır.

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler