The Others Meyve verdim, taşlandım

Meyve verdim, taşlandım

20.11.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Meyve verdim, taşlandım

Meyve verdim, taşlandım


Deniz Seki, Nail Keçili tarafından Murat Demirel’le tanıştırılıp birlikte olduğu iddiaları için ‘saçma’ dedi ve ekledi: Nail Bey çok şeker bir insandır. Başarılarım kıskanıldı, iftira atıldı...


       Para; kirli para, güzelliğimi geri ver bana. Topluma...
       Yorumculuğu ve besteleri kadar güzelliğiyle de dikkat çeken Deniz Seki’nin adı geçtiğimiz haftalardaki Bankalar Operasyonu sırasında bir söylentiye karıştı. İddiaya göre, Seki, reklamcı Nail Keçili tarafından Murat Demirel’le tanıştırılıp, onunla beraber olmuştu. Tam da bu sırada ilaç zehirlenmesi sonucu hastaneye kaldırılması olayın tuzu biberi gibiydi. Deniz Seki şimdi bu söylentinin karanlığından sıyrılmaya çalışırken, biz de hayatımıza keyif, neşe katmak üzere ortaya çıkıp da sonradan “mütecaviz paraöya kaptırdığımız şarkıcılarımızı, oyuncularımızı geri istiyoruz.

       Şaşkınlık verici. Bu kadar uzun boylu bir kadınken, televizyonda orta boylu bir Türk dilberi olarak görünmeyi nasıl başarıyorsunuz?
       - Yeni nesil sanatçıların çoğu kısa boylu. Bütün mekan düzenlemeleri filan ona göre ayarlı. Hepimiz prototip çıkıyoruz ekranda. Dekora uyalım diye görüntümüzü sıkıştırıyorlar. ‘Zor mu’ klibimde bunu aştık aslında, orada uzun boylu bir kadınım. Beyaz, akça pakça, teleme peyniri gibi. Benim boyum 1.74, kilom 58. Kadının yuvarlak hatlı olmlı.

       Kendi şarkılarınızı yazıyorsunuz ama güzelliğiniz ciddiye alınmanıza engel oluyormuş gibi...
       - Türkiye’de güzel kadın yetenekli olamaz durumu var. Tanrı, güzelliğine vermiş vereceğini, akıla pek fazla bir şey vermemiş gibi düşünülür. Halbuki bir insanda her şey olabilir, güzelik, yetenek, ruh güzelliği, akıl güzelliği...

       Duygusallıktan öleceğim
       Siz kendinizi bu niteliklerle donatılmış mı görüyorsunuz?
       - O kadar megalomanca değil ama aklı başında, Tanrı’dan bana yansıyan da bir takım yetenekleri olan bir insan olarak tanımlayabilirim kendimi, çünkü yaptığım iş yeteneksel bir iş.

       Ama yine de güzelliğiniz çok baskın. Aynaya baktığınızda “Bir gün bu güzellik gidecek" deyip korkuya kapılıyor musunuz?
       - Vallahi, 20’lerde böyle bir korku başlamıştı. İlk o kırışıkları gördüğümde “Allah’ım büyüyor muyum, yaşlanıyor muyum?" demiştim. Ama şimdi 30 yaşındayım, aynaya daha bir güvenle, edayla gülümseyebiliyorum. Bir de daha duygusal oldum. Ben zaten Yengeç burcuyum, tipik, duygusallıktan öleceğim.

       30 yaşla birlikte rejimler, diyetler filan da başladı mı?
       - Yaptığımız iş dolayısıyla sürekli kendine bakan pozisyonunda olmak zorundayız. Beni örnek alan, yaptığım makyajı, cildimi nasıl temizlediğimi örnek alan bir insana saygı göstermeliyim.

       Türkiye’de besteci yok
       Her şarkıcı, her oyuncu aynı şeyi söylüyor: “Beni örnek alıyorlar". Sahiden de örnek alındığınıza inanıyor musunuz?
       - Keşke toplumda parmakla gösterilip örnek alınsak. Sanatçı unvanını o zaman haketmiş oluruz. Ben kendime besteci bile diyemem. Türkiye’de besteci Mozart, besteci Beethoven, besteci Chopin bence. Ben ise şarkı yazarıyım.

       Siz örnek alınmaktan çok, arzulanan bir kadınsınız. Türkiye’nin gizli seks sembolüne dönüştüğünüzün farkındasınızdır.
       - Güzellik ayrı bir kavram, sembol ayrı bir kavram. Bu elektriksel bir durum. Ben mesafe koymayı bildiğim için, beni taciz edenler olmadı. Hoş bir bayansınızdır, dişisinizdir ama size “çok güzelsiniz" demekten öteye gidemezler. Türkçe’nin de lastikli bir dil olduğunu biliyorum.

       Şu aralar sizi çok sık ekstralarda, bayii toplantılarında görüyoruz. Yeteri kadar para kazanıyor musunuz bundan?
       - Yetiyor, daha çok yetiyor.

       Toplantı biter bitmez odada banyo yapmaya koşan, elleri otelin suyunu saatlerce kullanmaktan yumuşamış bayilerin ve eşlerinin alkışları yetiyor mu?
       - Klasik izleyici kitlemiz değil ama arzu üzerine gidiyoruz. Anket yapıyorlar kimi görmek istersiniz diye ve öyle seçiliyoruz.

       Oyunculuk da yaptınız.
       Bir televizyon filmi yaptım “Can Dostum" diye. Sonra drama eğitimi aldım. Bana dediler ki, “Sinemada senin jenerasyonunda yeni yüzlere ihtiyaç var." n Nasıl bir rol istiyorsunuz?
       - 70’li yıllara yakınım. 1950’lerin Amerikası beni çok enterese ediyor.

       Sizin için bir masumiyet çağı mı?
       - Çok yakıştırıyorum kendimi.

       Nail Bey’i herkes tanır
       Bir de şu Bankalar Operasyonu’nda ortaya çıkan son yılların pisliklerine bakın.
       - İşadamı kalmadı Türkiye’de, yani bakar mısınız? Ne kadar acı bir durumdayız. Bazıları yurtdışında yaşıyor, yakalanamıyorlar, bir de af yasaları filan, biz de burada iğne ile kuyu kazar gibi...

       Bu son dedikodu, Murat Demirel - Nail Keçili meselesi, sizi rahatsız etti mi?
       - Ben artık bu konuda çok katılaştım. Kendi halimde yaşarken hakkımda çıkanlar beni tabii ki acıttı. Benim bir şarkıyı yorumlamak için defalarca söylemem gerekiyorsa, hakkımda bir şey duyulduğu zaman bunun araştırılması lazım. Ben basın için iyi malzeme değildim. Bana “Deniz, sen ne kadar güzel bir kızsın, önün çok açık, neden bunu kullanmıyorsun" dediler.

       Peki nereden çıktı bu söylentiler?
       - Ben bu albümle hakikaten yol katettiğime inanıyorum. Bu kadar şeyi bir arada barındırdığım için “Meyve veren ağacı taşlarlar" oldu...

       Tanır mıydınız o insanı?
       - Hayır, hayatımda belki bir kere, iki kere gördüğüm insanlar hakında saçma sapan şeyler yazıldı.

       Nail Keçili’yi de mi birkaç kez gördünüz?
       - Hayır, Nail Bey’i tanırım. Nail Bey’i sanat camiasında tanımayan yok ki. Nail Bey çok şeker bir insandır. İnşallah bu işten kurtulur. Hakkında hayırlısı olsun.

       Bir de bu dönemde zehirlendiniz.
       - Sanatçılar hastaneye gidemezmiş gibi yazıldı. Kesinlikle intihar etmedim.

Yazarlar