Mum dokulu adamlar!

       Takvim yaprakları, hızı hüzün bırakan yaşamın ağır çekim filmi gibidir. Hayat pek çabuk geçer de bir yıla yayılan o koca deste, her gün veda eden yapraklarla sanki hiç bitmeyecektir!
       Tek yaprağın, yerçekiminden kaçarcasına yol alan bir güncük aheste düşüşünün yazarları sayılır haberciler. O ağır çekim filme, kareleri seçilemeyen bir hızla akan öyküler taşırlar.
       * * *
       Filiz Aygündüz'ün hafta boyunca tartışmalara kaynak olan Attila İlhan ile söyleşisi. Esra Demir'in Sofya'ya kumar turuna giden kadınları haber veren dosyası. Hatice Gürel, Günseli Önal ve Saliha Çolak'ın kadın milletvekilleri ile Köşk seçimlerinden feminizm tartışmalarına uzanan söyleşisi... Hepsi, Milliyet 2000'den gündeme taşınan öykülerdi.
       Dünya Türk İşadamları Kurultayı'nı enfes insan öyküleriyle aktaran Ekonomi Servisi, cep telefonu ihalesinde verdiği ayrıntılarla farkını ortaya koydu.
       Evet, Milliyet habercilikte yeni bir sayfa açtı. Rakiplerin çabalarına bakılırsa, bütün taraflar, gerçekten yeni bir sayfa açıldığına ikna oldu!
       * * *
       Taksim'de sağa - sola saldıran holiganlarla onlardan ikisini katleden vahşilerin tuhaf benzerlikleri, zihinlerdeki barbarlığın sınır tanımayan coğrafyasını gözler önüne serdi.
       Ama Leeds United'ın Galatasaray maçında Türk taraftarları stada sokmamak için çırpınışı... Ve UEFA'nın "topu taca atan" bu isteme uyan yasak kararı ne anlama geliyor?
       Anthony Minghella'nın "İngiliz Hasta" adlı filmi birkaç yıl önce Altın Küre ve Oscar ile ödüllendirilmişti.
       Leeds'in sergilediği "İngiliz hasta"lığı, hayal perdesindeki zaferi stadyuma taşırsa, kazanan futbol olmayacak!
       * * *
       Daha cemresi düşmemiş gencecik yaşamları takvimden koparılan kimi insanların kesişen öyküleri, hayatımızda soluk alıp veriyor.
       Metin Göktepe ve Ahmet Savran. Göktepe, görevi başında gözaltına alınıp öldürülen gazeteci. Savran, Ankara Ulucanlar Cezaevi'nde yapılan operasyonda bedeni cansız yere serilen Türkiye şampiyonu milli güreşçi.
       Milliyet muhabirleri Mustafa Özdemir ile Hasan Dalgıç'ın, Ahmet Savran'ın "minderden morga" öyküsünü ortaya çıkaran çalışmaları, Göktepe anısına verilen haber ödülüne değer görüldü.
       Onur duyduk.
       Tamam.
       Ancak Göktepe Ödülü'nün öyküsü de, verildiği olay da yüzümüzü kızartıyor!
       * * *
       Ali Şener'i bilirsiniz, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in kayınbiraderi. Ve Cumhurbaşkanı'nın mutfak harcamalarını 80 aydır kendi cebinden ödediğini ilan ettiğine göre, Köşk kilerinin ita amiri!
       Bu ilanı sorgulayan Genel Yayın Koordinatörümüz Umur Talu'ya yanıt vermiş.
       "Sen ve senin gibiler gezdikleri bulanık suda boğulup gittiler. Arkana dön ve bak, kendini daha iyi göreceksin" derken de... "Bir gün bir yerlerine batacak o sivri uçlu kalem... Sülük... Çakal..." diye buyururken de, açık davranmış. Kişisel sağlık durumu ve kimlik - kişilik bildirimini içeren hal tercümesinin yanı sıra gazetecinin karşı karşıya bulunduğu tehditler konusunda bizleri aydınlatmış.
       Mum gibi yani. Işık saçarken eriyor, küçülüyor!
       Yüksek tepelerdeki kimi öyküler, Metin Göktepe'ninki gibi "bulanık suda" noktalanmasa da...
       Kahramanları, "sülük" gibi yapıştıkları takvimden düşmeden yüz kızartıyor!