The Others "Notumuz çok düşük"

"Notumuz çok düşük"

24.09.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Notumuz çok düşük"

Notumuz çok düşük

Kıyı alanları yönetiminde uluslararası ödül kazanan "Medcoast" Başkanı Prof. Dr. Erdal Özhan


"Akdeniz Kıyı Alanları" için bilimsel içerikli modern bir yönetim anlayışının geliştirilip yerleşmesi amacıyla 1994'te kurulan "Medcoast" kısa sürede gösterdiği başarılı çalışmalar nedeniyle Amerikan "PEW Vakfı"nın 1997 ödülüne layık görüldü. 150 bin dolar tutarındaki ödül 1 Ekim günü ODTÜ'de yapılacak bir törenle "Medcoast" başkanı Prof. Dr. Erdal Özhan'a verilecek. ODTÜ, Deniz Mühendisliği Araştırma Merkezi başkanı olan Özhan, 3 yıl içinde "Medcoast"u uluslararası düzeyde tanınan saygın bir kuruluş haline getirdi. Özhan, hedefine ulaşacak olursa, belki gelecek yıl Türkiye kıyı alanlarının yönetimi konusunda çalışmalar yürütecek uluslararası bir araştırma merkezine kavuşacak. Arkadaşımız Osman İkiz, Özhan ile, kıyı alanları yönetimi konulu "Uluslararası Stockholm Su Sempozyumu" sırasında Stockholm'de görüştü.
* Kıyı yönetimine geçmeden, sular arasındaki etkileşimi ve sonuçlarını anlatır mısınız?
İki önemli nokta var. Birincisi kıyı sularının kalitesi büyük oranda karadan gelen kirleticilerle bozuluyor. Kirleticileri karadan önemli ölçüde nehirler, ırmaklar, akarsular getiriyor. Dolayısıyla kıyı sularını kaliteli tutabilmek, ancak karadaki su kaynaklarında kaliteyi sağlamakla mümkün.
İkinci etkileşme suyun miktarıyla bağlantılı. Örneğin barajlar, kıyı sularını, kıyı alanlarını ciddi düzeyde etkiliyor. Çünkü, gelen tatlı su miktarının değişmesi, bu karışma bölgelerinde ısının, tuzluluğun değişmesine yol açıyor. Bunlar da kıyı suları dediğimiz karışma bölgelerindeki ekosistemi çok ciddi ölçüde etkiliyor.

* Ekosistemde bozulmanın sonuçları nasıl görülüyor?
Denizlerde en zengin biyo - çeşitliliğe sahip olan bölgeler kıyı suları. Denizlerdeki canlıların hem tür, hem miktar bakımından yüzde 90 - 95'i kıyı sularında yaşamakta. Bu suların kalitesinin bozulması demek deniz ekosisteminde ciddi bir çöküşün başlaması demek. Dünyada ve Türkiye'de bu çöküşe çok örnek gördük. Dünyayı bir tarafa bırakıp Türkiye'ye bakarsak, bugün İzmit, Gemlik körfezi gibi kıyı bölgelerinde su kalitesinin giderek bozulmasının nelere yol açtığını biliyoruz.
Marmara balıkçılığı aşağı yukarı çökmüş durumda. Oysa çeşitlilik açısından, bir zamanlar Türkiye'nin en zengin deniziydi. Çünkü Karadeniz ve Akdeniz'in karıştığı bölgede zengin bir ekosistem doğmuştu. Kirlenme nedeniyle bu zengilikten geriye sadece 4 - 5 tür kalmış durumda.

* "Kıyı alanları yönetimi" bu gibi felaketleri önlemeye mi çalışacak?
"Kıyı alanları"nın bir bölümü kara, bir bölümü de deniz. Sınırını şöyle tarif ediyoruz: Denizle etkileşim içinde olan kara kıyı alanı içine giriyor. Denizde de kıyıyı etkileyen bölge kıyı alanına dahil ediliyor. Örneğin, petrol platformu ya da doğal gaz çalışması varsa kıyıdan uzakta bile olsa, bu bölgeler kıyı alanı içinde sayılıyor.
Bu geniş alan içinde bulunan doğal kaynakların, kültürel, tarihi eserlerin, değerli varlıkların korunması ve akılcı kullanımı için yapılan tüm çalışmalar kıyı yönetimidir. Burada belediyeler çok etkin, ama devletin rolü de çok önemli. Özel sektör, üniversiteler, gönüllü kuruluşlar, bilimsel kurulaşlar da yönetimin aktörleri arasında.

* "Medcoast" fikri nasıl doğdu?
Medcoast uluslararası bir girişm. 1990'ların başında kıyı yönetiminde eksiklikler görmemiz üzerine Medcoast'u tasarlamaya başladık. Saptadığımız eksiklikler özellikle Karadeniz kıyıları için geçerliydi. Hükümetler arasında, uluslararası düzeyde ciddi çabalar vardı ama, politik sistem henüz tamamen değişmemişti.
Akdeniz'de ise hükümetler arası çalışmalar yapılıyor, bazı projeler yürütülüyor ama, hedefe ulaşılamıyordu. Örneğin Akdeniz sularının korunması amacıyla 1974'te "Akdeniz Eylem Planı" başlatılmıştı ama sonuç alıcı mekanizma oluşturulamamıştı.
Bilimsel destek yeterince kullanılmadığından çabanın yetersiz kaldığını saptadık. Medcoast, işte bu saptamalar üzerine oluştu. Yani, Akdeniz ve Karadeniz'de kıyı alalanlarının tüm boyutlarıyla ve daha akılcı yönetilmesi için gerekli bilimsel desteği verebilmek amacıyla başlattık Medcoast'u.

* Nasıl ve kimler tarafından başlatıldı?
İlk etkinliğimiz 1993 Kasımında Antalya'da topladığımız "Akdeniz'in Kıyısal Çevresi Birinci Uluslararası Konferansı" oldu. Akdeniz'i büyük bir sistem olarak düşünmek gerek. Karadeniz de bu sistem içinde sayılıyor. İşte bu sistemi kapsayan konferansa 26 ülkeden 140 delege katıldı. Toplantıda Medcoast projesinin yararlı bir girişim olduğu ortaya çıktı ve sürdülmesi gereğine işaret edildi.
Bunun üzerine Medcoast'ı bilim kuruluşları şebekesi (network) haline getirdik. Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde bizim bölüm sekretarya görevini üslendi ve yedi kuruluşa kurucu üye olmaları için çağrı yapıldı. Galler'den Glamorgan Üniversitesi, Hollanda'dan Amsterdam Üniversitesi ile Delft Hidrolik Kurumu, İtalya'dan Cenova Üniversitesi ile Uluslararası Kıyı ve Okyanuslar Yönetim Çalışmaları Merkezi (ICOPS), Türkiye'den de ODTÜ ile Kıyı Alanları Yönetimi Milli Komitesi, kurucu üye olarak Medcoast'u başlattılar.
1994'te kurulur kurulmaz Avrupa Birliği'nden destek aldık. AB, o sırada "Akdeniz programları" adı altında eğitim programları başlatmıştı; biz de Medcoast olarak bundan yararlandık. "Akdeniz Kıyı Enstitüsü" olarak bir eğitim programı başlattık. Değişik ülkelerden uzmanlarca yürütülen bu üç haftalık eğitim programı çok başarılı geçti. Bulgaristan, Romanya ve Rusya'dan eğitime katılanlar daha sonra ülkelerinde kıyı yönetimleri programlarını yöneten kişiler oldular; "Medcoast mezunları" diye anılmaya başladılar.

* Kıyı yönetiminde Türkiye'ye bir not verir misiniz?
Türkiye yasal düzenlemeler bakımından birçok ülkenin önünde, ama sonuç başarılı değil. 1970'lerin sonlarından beri epey çalışma var. OECD, Dünya Bankası, BM, birçok projeye destek verdi. Ama yapılanlar araştırma düzeyinde kaldı; uygulama düzeyinde ne yazık ki yüksek not vermek mümkün değil.
Öte yandan kıyılarla ilgili çok sayıda yasa var ama, bunlar iyi bir kıyı yönetimi için yeterli değil. Örneğin, 1980'de çıkan Çevre Yasası var. 1990'larda Kıyı Yasası da çıktı. Korumaya yönelik üç yasa var. Özel çevre koruma bölgelerinin kurulmasına yönelik kanun hükmünde kararname, milli parklar yasası, kültürel ve doğal varlıkların korunmasına yönelik yasa. Bunlar önemli adımlar ancak bu yasaların yetki verdiği kurumları biraraya gelip ortak karar vermeye zorlayan bir düzenleme yok. Dolayısıyla çok değişik, hiç hoş olmayan çelişkiler ortaya çıkıyor.
Örneğin Gökova Termik Santrali ve Aliağa Termik Santraline halkın karşı çıkışı, kıyılara bütüncül yaklaşım eksiliğinden kaynaklanıyor. "Türkiye'de termik santral kurulmasın" diyen yok. Ama nereye? İzmit Körfezi böyle yok oldu. İskenderun Körfezi bu yüzden ciddi bir baskı altına girdi.
Nil Deltası'ndan sonra besin maddesi açısından en zengin bölge İskenderun Körfezi. Balıkçılık bakımından olağanüstü öneme sahip bir bölge. Oysa limanıyla, demir çelik tesisiyle, gübre farbikalarıyla, petrol tesisleriyle, en yoğun sanayi bölgesi haline geldi. Evet körfez endüstri için de elverişli, ama olaya bütün olarak bakacak olursanız hangisini tercih edeceksiniz? Sorun işte bu. Kıyı yönetimi bu sorunun doğru yanıtını bulmak demek.
Çağdaş kıyı yönetimi anlayışının temel ilkesi, karardan önce, ilgili her bölge ve kurum arasında iletişim ve etkileşimin sağlanmasıdır. Kararlar, kıyıyı bütün olarak gören, her sese kulak veren, görüşlerin tartışılmasını sağlayan bir mekanizmayla alınır. Son yıllarda bu yönde ufak tefek çabalar var, ama yeterli değil. Türkiye'nin notu bu açıdan oldukça düşük.
"Önce kirletelim, yok edelim, bozalım, kalkınmayı sağlayalım sonra döner düzeltiriz" anlayışının çok akıl dışı olduğu artık anlaşıldı."


* Türkiye'deki kıyı yönetimi anlayışını değiştirebilecek misiniz?
"Önce kirletelim, yok edelim, bozalım, kalkınmayı sağlayalım sonra döner düzeltiriz" anlayışının çok akıl dışı olduğu artık anlaşıldı. Kıyı alanlarındaki kalkınmanın, tamamen akılcı planlama anlayışıyla ve tüm ilgi alanlarının bir arada düşünülmesiyle sağlanması gerektiği de artık kabul ediliyor.
Medcoast olarak yapmak istediğimiz Akdeniz ve Karadeniz ülkelerinde akılcı kıyı yönetimi oluşumunun gerçekleşmesi için gerekli insan gücünü, bilgiyi oluşturmaya katkıda bulunmaya çabalıyoruz. Önümüzdeki yıl uluslararası bir vakıf olmayı ve belli bir merkeze yerleşmeyi hedefliyoruz. Son 4 yıldaki çalışmalarla hissedilir bir etki yarattık. Çevre Bakanlığı'nda yeni bir kıyı yönetimi şubesi oluşturuldu; buna büyük katkımız oldu. O şubede çalışan tüm elemanlar bizim programlarımızdan geçtiler. Benzer durumlar diğer ülkelerde de söz konusu.
Tabii bilgi olmadan akılcı yönetim mümkün değil. Bir kıyı bölgesinde kuracağımız merkez, çeşitli araştırma, konferans ve barınma üniteleri olan bir kompleks olacak. Akdeniz ve Karadeniz genelinde bir bilimsel araştırma merkezi olup, aynı zamanda da bilgi ve veri yötetimi sağlayacak. Veri bankası yurt içinden ve dışından gelen talepleri karşılayacak. Böyle bir kuruluş olmanın eşiğindeyiz. Çünkü uluslararası düzeyde tanınıyor ve takdir ediliyoruz.

* Amerikan "PEW Vakfı" tarafından ödüllendirilmeniz uluslararası düzeyde takdir edildiğinizin göstergesi olmalı...
Takdir edilince, insan daha da istekli çalışıyor. PEW Vakfı çalışmalarımızı yakından izlemiş olmalı ki bu yılın ödülünü bize veriyor.

* Uluslararası nitelikte bir araştırma merkezi kurmayı hedefliyorsunuz. Bu merkezin açlışıyla Türkiye'de yapılacak geniş çaplı bir zirve toplantısını denk düşürmek şık olmaz mı?
Umarım bunu başaracağız. Medcoast konferanslar dizisininin üçüncüsü kasım ayında Malta da yapılacak. Bir sonraki toplantı da bir dünya konferansı niteliğinde olacak. 1999 Kasımında Antalya'da yapılacak bu toplantıya bütün dünyadan 1000 dolayında delegenin katılmasını bekliyoruz. Uluslararası araştırma merkezimizin dünyaya tanıtımı için iyi bir vesile olacak.