The Others ‘Obezler’ diyarı AMERİKA

‘Obezler’ diyarı AMERİKA

10.11.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

‘Obezler’ diyarı AMERİKA

‘Obezler’ diyarı AMERİKA


Hemen söyleyelim; ‘obez’, aşırı kilolu demek.. Taa Los Angeles’ta katıldığımız Obezite Kongresi’nden üç şey öğrendik: 1 - Amerika’nın çoğu obez, 2 - Obezite’nin hesabı var 3 - Türkiye de ‘obez’leşiyor


       Dünyanın önde gelen ilaç firmalarından Roche, Obezite Kongresi için ABD’ye davet ettiği zaman olumlu cevap verdim ama itiraf edeyim ki o saate kadar bu tuhaf kelimenin ne anlama geldiğini henüz bilmiyordum.
       Araştırdım; meğer ‘obezite’ aşırı şişmanlık demekmiş. Her üç Amerikalı’dan birinin başının fazla kiloyla belalı olduğu hamburger cennetindeki kongre, bu bakımdan bir hayli anlamlı!
       İki yıl önce Las Vegas ve New York’a gitmiştim. Kumarhaneler cenneti Las Vegas’ta nerede ise nüfusun yüzde 90’ı ‘binüçyüzotuzyedi’ kilo; yani ‘obez’. Evli çiftlerde koca fıçı. Kocaya kendini beğendirme kaygısı içinde olmayan eş de ikinci bir fıçı. Çocukları ise fıçının karesi! Vücudun her tarafı boğum boğum. Göğüs göbekle karışmış, bacak başka bir organ gibi. Görüntü kirliliği yetmezmiş gibi giy kısacık şortu, giy açık saçık bluzu. Ne gam, ne keder, ne de kompleks var.

       Polisten tatlı kaçırma!
       New York ‘dünya başkenti’ olduğu için burada durum daha farklı. Çeşitli milletlerin yaşadığı bu görkemli şehirde insanların kilosu diğer eyaletlere göre ‘daha’ normal. ‘Obez yok mu?’ derseniz var, ama sayıları daha az. Gelelim Obezite Kongresi’nin yapılacağı Los Angeles şehrine. Daha uçaktan iner inmez önce aşırı şişmanlık yüzünden yürümekte bile zorluk çeken kadın ve erkek polislerle çarpıştım, sonra pasaportumu uzattım. Obez polis önce bana baktı, sonra bavulumda yiyecek maddesi olup olmadığını sordu. Birden bavuldaki sucuklu ceviz ve pestil kutusu aklıma gelince doğrusu ürktüm. İtiraf edecekken vazgeçtim, ama obez polise tatlı kutusunu versem değil ceza, alnımdan bile öperdi.
       Los Angelas havaalanından kongrenin yapılacağı Long Beach şehrine gidiyoruz. Yolun iki tarafındaki Adev reklam panoları yiyecek reklamlarıyla kaplı! Televizyonda ise bol yağlı cips, mayonezli hamburger, tavuk, fındık fıstık ve diğer bol kalorili yiyecek reklamları. Öbür kanalda obez bir kadın hamama girmiş gibi kan ter içinde. Zayıflama aletinde kah pedal çeviriyor, kah kürek çekiyor! Diğerinde ise zayıflamaya yarayan diyet yiyecek reklamları! Tezata bakar mısınız; toplum bir taraftan şişiriliyor, bir taraftan zayıflatılıyor.

       Oy şişmanım, şişmanım...
       Kongreden önce Roche yetkilileri doktor Atilla Kurşun ve Akın Aksekili’nin obezite hakkında verdiği bilgiler ise ürkütücü.
       Dünya nüfusunun yüzde 75’nin başı fazla kilolarla dertte. Avrupa’da 35 - 65 yaş nüfusunun yarından fazlası obezite sınırları içinde. İngiltere’de obezlerin sayısı ise son 20 yılda 5 kat artmış. ABD’de ise durum iyice vahim. Çünkü 20 yaş üzeri nüfusun yüzde 50’den fazlası obez. Bu ülkede fazla kilolardan kurtulmak ya da vücut formunu korumak için yılda tam 53 milyar dolar para harcanıyor. Bu paranın da yüzde 45’i diyet yiyeceklere, yüzde 35’i spor salonlarına, yüzde 25’i zayıflama kitap ve kasetlerine, ancak yüzde 1’i zayıflama ilaçlarına gidiyor.

       Türkiye de durum iç açıcı değil
       Türkiye’de ise obezite oranı 30 yaş üzeri kadınlarda yüzde 23, erkeklerde yüzde 8. Obezlerin büyük kısmı da unlu yiyecek ve yağa ağırlık veren kırsal kesim insanında görülüyor. Hiç evlenmemiş kişilerde fazla kiloluluk oranı yüzde 5.5, yani çok düşük. Obezlik ise daha da alt seviyede. Roche ilaç firması geçen sene piyasaya sürdüğü Xenical sayesinde obezite ile mücadele edilebildiğini savunuyor. Xenical’ın en büyük özelliği kana karışmaması. İlaç yemekle birlikte alınıyor ve doğrudan barsaklara giderek o öğünde alınan yağların yüzde 30’u ve Xenikal dışkıyla atılıyor. Ancak ilacı alırken ‘diyet’ yapmak şart. Bu ilacı ancak aşırı şişman yani ‘obez’ olan kişiler kullanabiliyor. Roche, birkaç kilo fazlası olanın bu ilacı kullanmasını etik olarak uygun görmüyor.

       İşte aşırı kilo hesabı
       Şişmanlık, ‘Beden Kütle İndeksi’ denilen, boy ile kilo arasında ilişkiye dayanan bir ölçüye göre hesaplanıyor. Mesela boyunuz 1.69, kilonuz 59 olsun.
       1- Önce boyunuzu (1.69) kendi ile yani 1.69 ile çarpın. Çıkan rakam 2.8561.
       2- Kilonuzu (59) çıkan rakkama (2.8561) bölün. Sonuç 20. Yani obez değilsiniz. Bu rakkam 25’e kadar çok normal; içiniz rahat etsin. 25’i geçerse yandı gülüm keten helva. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 25 - 29.9 arasında olanlar fazla kilolu yani obez sınıfına giriyor. 30 - 35 arasında olanlar ise tümden obez. Beden Kütle İndeksi 35’in üzerinde olanlar ise ‘mobit obez’. Yani hastanede yatarak tedaviye ihtiyacı olanlar.

       Şeker ve tansiyon bela
       Obezite tedavi edilmesi gereken bir hastalık. Şişmanlık sadece estetik olarak rahatsızlık yaratmıyor. En önemlisi şeker, kalp, tansiyon ve kanser hastalıklarına yol açıyor. Obezite’nin üç kaynağından biri de genler. Başta leptin geni olmak üzere başka genlerin de şişmanlığa neden olduğu saptanmış ama kesin bir sonuç elde edilememiş. İkincisi ise hareketsiz yaşam. Örneğin ABD’de polislerin büyük çoğunluğu obez. Bu felaket yüzünden polislerin artık olay yerlerine bisikletle koşturuyorlar. Sonuncusu da beslenme alışkanlığı.