Onlardan bir örnek

  28 Ekim tarihli batı gazetelerinde bir haber: İnternette yayınlanmak üzere hazırlanmış çocuk pornoları satan bir şebeke, 25 Ekim tarihinde İtalya'da yakalandı. Bin adet kaset. Bu kasetlerde iki yaşındaki çocuklara cinsel tacizden tutun da çocukların öldürülmesine ilişkin görüntülere kadar uzanan akla hayale gelmedik sapkınlıklar varmış. Bu işin bir yani. Gelelim televizyona. İtalyan Ulusal Kanalı RAI 1 geçtiğimiz çarşamba günü ana haber bülteninde bu kasetlerden görüntüleri ekrana getirdi. Tabii büyük olay oldu. Ulusal Basın Federasyonu başkanı kanalı kınadı. İşin garip tarafı kanalın patronu Pier Luigi Celli de bu görüntülerin yayınlanmasını "inanılmaz" buldu. Ama tüm bunlara karşın RAI1 kanalı bir saat sonra (haber bülteninden) görüntüleri tekrar yayınladı. RAI'nin haber müdürü daha sonra izleyiciden özür diledi. Benzer durumlar bizde de oluyor. Peki işin "özeleştiri tarafı" gerçekleşiyor mu? Böyle güçlü bir kamuoyu var mı? Hiç bir ünlü TV sunucusu ya da haber müdürü çıkıp özür diledi mi? Ne hayatlar reyting uğruna harcanmadı mı? İşte farkımız. Bana göre işin ilginç yanı; örneğin, bize benzediği söylenen bir toplumda yaşanması.

  "Pusula"da gerçekten izlenmesi keyif veren bir Hillary Clinton dosyası hazırlamış Mithat Bereket. Metni, görüntüleri ve kurgusu ile çok başarılıydı. Eğer baştan sona izliyorsanız bir gazete mekanında bile...

  "Yalan Rüzgarı"ndan şikayetler devam ediyor. Seslendirmedeki seçimler karakterlere uymuyor.

  Şampiyonlar Ligi ikinci tur kuralarının çekilişinden sonra Star'da bir yorum: "Valencia, Anderlecht ve Manchester United uygun olurdu"... Olamazdı, çünkü Anderlecht ve M. United bir önceki turda aynı gruptaydılar.

  Bir düzeltme: "Ağırlığınca Altın" yarışmasındaki "Aşağıdakilerden hangisi Brooke Shields'in oynadığı ve ıssız bir adada mahsur kalan iki gencin öyküsünü anlatan film değildir?" sorusunda, doğru cevabın Mel Gibson'nun oynadığı ve şıklardan biri olan "Daima Genç" olacağı belirtildi. Açıklamayı, atv Program Danışmanı Aliş Sağıroğlu yaptı.