The Others Resmen amblemli işkence

Resmen amblemli işkence

26.05.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Resmen amblemli işkence

Resmen amblemli işkence


TBMM İnsan Hakları Komisyonu, 1998 ve 2000'de, karakollarda ve cezaevlerinde tespit ettiği işkence olaylarını bir kitapta topladı


       "Münferit" sayılanlar dışında resmi makamlarca yalanlanan işkence olaylarını somut bulgular ve ifadelerle kitap haline getiren TBMM, tarihinde bir "ilk"e imza attı. TBMM İnsan Hakları Komisyonu, Türkiye çapında 1998 ve 2000'de, karakollarda ve cezaevlerinde yaptığı incelemelerin sonuçlarını kitap haline getirdi.
       Toplam dokuz bin adet basılan kitaplarda; mahkumların işkence anlatımları, işkence aletlerinin resimleri ve işkence aleti bulunduğuna ilişkin resmi yazışmalara da yer verildi. Kitapların kapaklarında "TBMM" ambleminin yanı sıra yargının bağımsız olmadığını söylediği için yargılanan İstanbul DGM savcılarından Mete Göktürk'ün karikatürleri kullanıldı.

12 bin adet basılacak

       Komisyon Başkanı DSP Aydın Milletvekili Dr. Sema Pişkinsüt öncülüğünde 1998'de başlayan cezaevi ve karakol incelemeleri yinelenerek karşılaştırmalı raporlar hazırlandı. Komisyon, "Soruşturma ve kovuşturma İstanbul; Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi; Soruşturma kovuşturma ve yargılama ceza ve infazı Tunceli; Erzincan; Erzurum ve Şanlıurfa" adlı raporlarından 1500'er adet bastırdı. Hazırlığı süren Elazığ'a ilişkin iki raporla birlikte basılan rapor sayısı, 12 bine çıkacak.

Özenli kamuflaj

       Raporlarda, İstanbul Küçükköy Şehit Tevfik Aslan Polis Karakolu'nda bulunduğunda görevli polislerin komisyon üyeleriyle "Ne için kullanılıyor olabilir" diye tartıştığı askı aletinin resmine yer verilirken, işkence izlerinin gizlenmesi için geliştirilen özel yöntemler de grafiklerle tarif edildi.
       Raporda Maltepe Şehit Saffet Okumuş Polis Karakolu'nda sabah saat 05.00'te yapılan incelemede nezarethanenin yanında bulunan ve "bekleme odası" olarak tanıtılan mekanda bulunan ilginç bir bankın grafiklerle işkence izini nasıl örttüğü anlatıldı.
       Çocuk hükümlülerin tarifi üzerine yerinden kaldırılan bankın ayaklarının, yaklaşık yarım metre derinlikte iki çukura oturtulduğu belirlendi. Çocuklar ifadelerinde, birbirinden 1.5 metre uzaklıktaki bu iki deliğin işkence yapılacağı zaman, bank kaldırılarak askı borularını yerleştirmek için kullanıldığını anlattılar. Raporda aynı yönteme Batman ve Erzincan Emniyet müdürlüklerinde de rastlandığı vurgulandı.

Polislerin adı saklandı

       Zarar gelmemesi için işkence gördüklerini bildiren yüzlerce tutukluyla yapılan görüşmeler, isimler numarayla kodlanarak tutanaklara geçirildi. İşkence yapmakla suçlanan polislerin isimleri de gizlendi. Tutukluların, "kim yaptı" sorusuna karşılık yaptıkları işkenceci polislerin fiziki tarifleri ayrıntılı olarak yer alırken, isim verilen yerler noktayla geçiştirildi. Bu özene karşın binlerce sayfalık tutanaktan süzülerek raporlara yerleştirilen ifadelerde bir polisin ismi gözden kaçtı ve raporda yer aldı.

Hortumcu Süleyman

       Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi'nde 28 Şubat'ta yapılan görüşmeler sırasında "tutuklu 60" olarak kodlanan bir çocuk, Fatih Emniyet Müdürlüğü'nün nezarethanesinde dayak yediğini anlatırken verdiği isim "yanlışlıkla" tutanaklarda kaldı. Tutuklu 60, "Beni Komiser Süleyman dövdü, hortumcu Süleyman" derken, Komiser Süleyman'ın çocukları ıslattığı hortumlarla dövdüğünü, bu nedenle kendisine bu lakabın takıldığını bildirdi.
       Çocukların komisyon üyeleriyle yaptıkları görüşmelerde bildirdiği ancak tutanaklara geçmeyen ayrıntılarda da, Komiser Süleyman'ın tanınmış biri olduğu, değişik renklerde hortumlar kullandığı ve bazen çocuklara, "Hangi rengi istersin" diye espri yaptığı da öğrenildi.

Hicivle işkence

       Komisyonun altı ayrı raporunun kapaklarında TBMM amblemi altında her raporun içeriğine uygun karikatürlere yer verildi. Savcı Mete Göktürk'ün "Sen İşine Bak" adlı kitabından alınan karikatürlerde yargı ve infaz sisteminin hicvedilmesi dikkat çekti.
       Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi raporunun kapağında zindanda küçük pencereden sızan ışıktan tırmanmaya çalışan küçük bir çocuk yer aldı. İşkence ifadelerinnin bulunduğu raporun kapağında, denizde boğulmakta olan bir kişiyi doğrudan kurtarmak yerine deniz suyunu boşaltmaya çalışan insanların yer aldığı bir karikatür kullanılarak işkencenin önlenememesinin nedeni hicivle aktarılmak istendi.
       1998'e göre iyileşmeler saptanan Tunceli raporunun kapağında uçurum dibindeki çiçeği sulamaya çalışan biri; emniyetin "gizli görevli" adı altında ajan kullanmasına ilişkin ifadelerin bulunduğu Erzurum raporunun kapağında da, düşünen bir adam heykelini gizlice takip eden karanlık adamların yer aldığı karikatür kullanıldı.

Göktürk telif almadı

       TBMM İnsan Hakları Komisyonu, raporları, Meclis Matbaası yetiştiremediği için dördünü kağıt vererek dışarıda hibe şeklinde bastırdı. Raporların kapaklarını süsleyen karikatürler yargı sistemini eleştirdiği için yargılanan İstanbul DGM savcılarından Mete Göktürk'ün 1997'de bastırdığı "Sen işine bak" kitabından seçildi. Komisyon Başkanı Sema Pişkinsüt, Göktürk ile görüşerek karikatürleri kullanmak için izin istedi. Göktürk 30 yıldır karikatür çizdiğini ve bu işle amatörce ilgilendiğini belirterek telif ücreti istemedi.
       Milliyet'in sorularını yanıtlayan Göktürk, henüz raporları görmediğini, komisyonun karikatürlerini kendisinden izin alarak kullandığını bildirdi. Göktürk, üç yıl önce Siyaset Meydanı'nda yaptığı konuşmada ve gazetelere verdiği demeçlerdeki yargı ve ceza infaz sistemiyle ilgili eleştirileri nedeniyle yargılandı ve beraat etti.

İşkence yöntemleri

       Raporlara göre, Türkiye'de yaygın olarak kullanılan işkence ve kötü muamele yöntemleri şunlar:
       * Hakaret, küfür, tehdit ve kaba dayak,
       * Taciz ve aşağılama: Herhangi bir işkence yapılmadan ya da diğer işkence yöntemleri uygulanırken çırılçıplak soyma.
       * Falaka: En klasik ve yaygın yöntem. Bir çubuğa ayakların bağlanarak sopayla vurulması. İz kalmaması için tuza bastırma gibi değişik yöntemler eşliğinde yapılıyor.
       * Soğuk su: Gece uykusundan uyandırıp su dolu bidonda uzun süre bekletme, hortumla su tutma.
       * Askı: Özel olarak yaptırılmış ağırlığı taşıyabilecek kalınlıkta, üzerine açılmış deliklere geçirilen, iz bırakmaması için özel olarak üretilmiş kalın iplerle desteklenmiş aletlerin hemen her karakolda rahatlıkla bulunan ve iş bittikten sonra ortamda iz kalmamasını sağlayan iki dolap arasına konularak kollardan, ya da ayaklardan asıp sarkıtma.
       * Elektrik verme: Şehir hattındaki yüksek voltajın öldürücü etkisi nedeniyle manyetolu telefon aracılığıyla ayak el parmakları, tırnak dipleri, cinsel organlar gibi hassas bölgelerden elektrik verme. Komisyonda halen Muğla'da ele geçirilen bir manyetolu telefon bulunuyor. Başkan Sema Pişkinsüt bu aletin genellikle polis otolarında dolaştırıldığı, gerektiği zaman karakola getirildiğini bu nedenle ele geçirilmesinin güç olduğunu vurguluyor.

Yazarlar