The Others Sanatçı, ya da şovmen

Sanatçı, ya da şovmen

22.04.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Sanatçı, ya da şovmen

Sanatçı, ya da şovmen

Sanatçı, ya da şovmen

Konya Selçuk Üniversitesi öğrencilerinin oylarıyla belirlenen İletişim Fakültesi’nin 2000 Yılı İletişim Ödülleri’nde "Eğlence" dalında en çok oyu Beyaz aldı. Beyaz, önce geleceğini söylediği ödül törenine az bir zaman kala, menajeri aracılığıyla organizasyon görevlilerine bir sağlık raporu göndermiş. Rapor, Beyaz’ın "sağlık durumu"nu gösteriyormuş. Beyaz ödül törenine gitmemiş ama aynı akşam canlı yayınlanan "Ateş Hattı"na katıldı. Selçuk Üniversiteliler, Beyaz’ı "Ateş Hattı"nda görünce çok üzülmüşler!

Yani bunu nasıl düşünmüyorlar anlamak mümkün değil. Tamam zor iş, yani kalk git Konya’ya, oradan yine İstanbul’a... Ama Beyaz’ın seçtiği yaşam biçiminde bunlar var. Gideceksin. Bu yaşamın biraz içindeyim. Yani hem müzik hem TV yazarlığı. Bir şekilde klip çekimi, fotoğraf çekimi, imza günü, TV’ye konuk olma çemberinin ne kadar sıkıcı olduğunu bilirim. Ama ben Beyaz gibi vitrinde değilim. Bu, vitrinde olmanın, "eğlence sektörü"nün içinde bulunmanın kurallarından biri. Bırakın onu, seni iletişim öğrencileri seçmiş. Onların gözünde başka bir yerdesin. Ve gitmek zorundasın. Sağlık raporu göndersen ne olur, göndermesen ne olur...

‘Sanatçı’ para kazanmıyor
Bizde bir kompleks vardır. "Ben garsonum" diyemezsin. Mesleğin garsonluk olması, "niteliksizlik" olarak kabul görür. Garson da yemek siparişini üstünkörü alır, masayı öylesine temizler. Sanatçı ya da eğlence dünyasının adamı olma çelişkisi de böyle. "Şovmen", "şarkıcı", "komedyen", "spiker" gibi kartvizitler rağbet görmez. Sanki bunlar kötü, işe yaramaz ve kendi değerinden bir şeyleri alıp götüren kavramlar olarak değerlendirilir. Ve hemen "sanatçı" payesine ya da "anchormanöliğe (hatta bizim uydurduğumuz bir de anchorwoman vardır!) sarılınır.

"Ateş Hattı"nda Hülya Avşar ve Beyaz için "sanatçı" yazılmıştı. Ve sanatçıların böyle büyük vergiler ödemesinin erdeminden bahsedildi. Peki Zafer Diper’i tanır mısınız? Bizim Tiyatro’yu bilir misiniz? Tiyatroyu ayakta tutmak için hangi badireleri atlattığını, iki göz odada yazılan oyunları, sigara ve çay günlerinin sıkıntılarını bilir misiniz? "Eğlence dünyası"nda olmak ayıp değil. Ama siz oradasınız ve onu sahiplenmeniz gerekir. Çünkü siz orada olduğunuz için o paraları kazanıyorsunuz. Zafer Diper ve onun gibi birçok emekçinin de yaşamlarında sahip olabilecekleri tek payeyi de zorla almak istiyorsunuz. Bilinçli yaptığınız zannetmiyorum. Belki size sormuyorlar bile "Efendim ne yazalım isminizin altına?" diye.

Türkiye’de sanatçı o paraları kazanamıyor. Keşke kazansa...