The Others Sansür değil kısaltma

Sansür değil kısaltma

26.04.2010 - 00:21 | Son Güncellenme:

Milliyet’te Çetin Doğan’ın suçlandığı Balyoz planı üzerine Prof. Dani Rodrik’le yapılan söyleşide, Taraf gazetesiyle ilgili bölümlerin kısaltıldığı iddiasına Devrim Sevimay yanıt verdi

Sansür değil kısaltma

Balyoz soruşturması kapsamında tutuklanan emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın damadı Harvard Üniversitesi profesörü Dani Rodrik’in Devrim Sevimay’a verdiği röportaj 19-20 Nisan tarihli Milliyet’te yayımlandıktan sonra internet sitelerinde yankı buldu. Prof. Rodrik ve eşi Çetin Doğan’ın kızı Pınar Doğan, kendi bloglarında Balyoz planının “imal” edilmiş bir metin olduğunu öne sürüyorlar.
Devrim Sevimay’ın Dani Rodrik’le söyleşisi Balyoz’la ilgili kuşkuların ABD’den Rodrikler tarafından Milliyet’te en geniş şekliyle ifade edilmesine olanak sağladı. Buna rağmen Prof. Rodrik, röportajın bir bölümünün kısaltılmış olduğunu belirtip tamamını bloguna alınca, kimi okurlarda “sansür” algısı oluştu. Devrim Sevimay bu haksız spekülasyonun incelenmesi için Milliyet Okur Temsilcisi’ne başvurdu.
Okur şikâyeti “kısaltmalar”dan kaynaklanmıştı:
“Prof. Dani Rodrik’in OdaTV’ye yaptığı açıklamaya göre kendisinin Taraf gazetesi ile ilgili olarak söylediklerini herhangi bir sebeple oldukça kısaltarak yayımlamışsınız. Eğer bu haber doğru ise bu hareketle de Prof. Rodrik’in ifadelerindeki etkinin oldukça düşmesine yol açmışsınız. Böylesine dezenformasyon günlerinde, gazeteciliğin mesleki anlamda itibarını böylesine yitirdiği bugünlerde kendi hesabınıza okurlarınızın gözünde herhangi bir kuşku bırakmamanız için bu durumu açıklamanızı rica edip, bu gerekliliğin mesleğinize ve okurlarınıza karşı sahip olduğunuz bir yükümlülük olduğunu belirtmek isterim.”

Sevimay: Sansür değil
Devrim Sevimay’ın açıklaması şöyle:
“Okurumuzun etiğe olan hassasiyeti, dikkati, kesin bir kanaate varmadan önce bilgilenme arzusu ve şüpheye düşmesine karşın nezaketi elden bırakmayan üslubu bir gazete için ciddi bir standarttır. Bu standarda duyduğum saygı nedeniyle okurumuzun e-postasını Okur Temsilcisi’ne ilettim ve şimdi de elimden geldiğince en kısa bir biçimde yanıtlamaya çalışacağım.
Sevgili okurumuz en azından şundan müsterih olunuz: Soru-Cevap köşesindeki neredeyse tüm söyleşiler (Sanırım Le Monde gazetesinde de benzer bir uygulama yapılmakta imiş) bir saati aşan görüşmeler olduğu ve kısaltılmaya maruz kaldıkları için yayımlanmadan önce söyleşi konuğuyla paylaşılır. Bu, her zaman veya her meslektaşımızın uygulaması gereken bir kural değildir. Söyleşi metninin üzerinde sonradan ‘kimyasal düzeltmeler’ yapmak için yaratılan bir fırsat da değildir. Bu sadece bir jesttir ve orada da kalır.

Taraf’la ilgili kısaltmalar
Aynı jesti -üstelik söyleşiyi e-mail aracılığıyla, yani yazılı yapmış olmamıza karşın- Sayın Prof. Dr. Dani Rodrik’e de yaptım. Rodrik metindeki kısaltmayı yayımlanmadan önce gördü. Öncelikli kısaltma gerekçemin sayfaya sığdırmaya çalışmak olduğunu da biliyordu. Dolayısıyla Rodrik-Pınar Doğan çiftinin bloglarında geçen ‘Bugünkü Milliyet’te Dani’nin Devrim Sevimay’la yaptığı söyleşide Taraf gazetesi hakkında söyledikleri (herhalde) yer olmadığından kısaltılmış bir şekilde yayımlandı. Cevabın aslını aşağıda sunuyoruz’ cümlesindeki ‘herhalde’ ifadesi sizi yanıltmasın. Bu kısaltma, gerekçesiyle beraber Rodrik için bir sürpriz değildi, ama doğrusu o ifadeyi blogda okumak bize bir parça sürpriz oldu.
İkincisi, neden başka yeri değil de Taraf gazetesinin eleştirildiği bölümleri kısalttınız derseniz hayır, başka yerleri de kısalttık. Kaldı ki söyleşiyi yapanın editoryal hakları her zaman saklıdır. Bir başka gazetenin defalarca, aynı içerikteki iddialarla suçlanmasına ‘alan açan’ bir görüntüden Milliyet’i sakınmak da bu editoryal hakta kendini barındırır.
Aslında zihniyet tarayıcılarına takılacak bu son cümleye dahi gerek bırakmayan üçüncü bir sebep vardı, ki o da şu: Eğer kısaltılan söz konusu dört eleştiri maddesinden ikisi zaten Rodrik’in Taraf muhabiri Mehmet Baransu’ya sorduğu üç sorudan ikisiyle aynı olmasaydı ve eğer kalan ikisi de yayımlanmaması halinde habercilik açısından bize bir kayıp getirecek nitelikte görünseydi elbette o dört maddeyi hangi algıyı yaratacağına da bakmaksızın koyardık. Ama zaten tekrar vardı.
Dördüncüsü, kısaltılmasıyla etkisinin azalmasından kaygı duyduğunuz bölümde Rodrik’in yine kendi kaleminden yer alan ifadeleri şöyle: ‘Teknik inceleme yapmadan kendilerine verilen belge ve dijital verileri gerçek kabul ettiler, suçladıkları insanların görüşlerini yayından evvel almadılar, iddialarındaki çelişkileri göz ardı ettiler, bariz yanlışlar yayımladılar ve iddiaları reddedenlerin sorularını cevaplamamak için her türlü mazeret buluyorlar.’ Gördüğünüz gibi bunlar zaten pek de ‘hafifletilmiş’ ifadeler değil.

Tekrarlardan seçildi
Sonuç: Ne haksızlıklara uğrayıp tek satır haber olabilme ümidi dahi bulunmayanların ülkesinde Sayın Rodrik’in sözleri gazetemizde iki gün tam sayfa yayımlanmış ve ilk gün manşet olmuştur. Anlattıkları sansürlenmemiş, zayıflatılmamış, çok az bir bölümü kısaltılmıştır. Kısaltma Rodrik’in bilgisi dahilinde, yine kendisinin cümleleriyle yapılmış ve anlam bozulmamıştır. Söz konusu kısaltma, tekrar olan bölümden seçilmiştir. Bu basit tercihte bulunurken tekrarın yazıyı boğmasını önlemek kadar tekrarların kasıtlı bir algı yaratmaması da gözetilmiştir.”

Haberin Devamı

Ombudsman’ın görüşü:
Haksız spekülasyon
Devrim Sevimay’ın yanıtındaki gibi her kısaltma, sansür anlamına gelmez. Milliyet’te 5 yıl haftalık söyleşi yaptığım için zorluğu biliyorum. Teyp bandındaki süreler, size verilen sayfadan hızlı akar. Bilgisayar ölçüsüyle 12-13 bin vuruşluk yeri çoğu zaman aşarsınız. Kısaltmaya mecbur kalırsınız. Hiçbir gazeteci, röportajın can alıcı yerlerini atmaz. Tersine çarpıcı bölümlerin ses getirmesini ister. Röportajının konuşulmasını, yankılanmasını bekler. Kaldı ki, Dani Rodrik’le söyleşi ABD’den yazılı yapılmış.
Bize göre hiç gerekmediği halde, Sevimay “jest yaparak” görüştüğü kişiye metni geçmiş. Ayrıca Milliyet’in, Balyoz planını yayımlayan Taraf gazetesinin iddialarını çürütmeye çalışan Doğan ailesinden yana “taraf” olması da beklenemez. Prof. Rodrik’in Oda TV’de Milliyet aleyhine yol açtığı spekülasyonu yersiz ve haksız bulduk.