The Others Şarbon paniği

Şarbon paniği

22.10.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Şarbon paniği

Şarbon paniği



Şarbon paniği
Sermet Akçalı’nın sorusu: "Her gün şarbon terörü ile ilgili bir yığın haber okuyoruz. Dünya gerçekten ürkütücü bir hal aldı. Ama, böyle haberleri vererek, insanlık düşmanlarına akıl vermiş olmuyor musunuz?"
Ayla Gülyüz, Esat Aydoğan, Sait Burmalı, Ahmet Gürel ve Kamil Esengün’ün soruları aynı:
"Bu tür haberlerle paniğe yol açılmıyor mu? Teröriste ilham kaynağı olunmuyor mu?"
Doğrusu, korkulan oldu. Öngörüler boşa çıkmadı. Başta ABD olmak üzere her yeri bir paranoya sardı. Şarbon paniği Türkiye’ye de sıçradı, resmi daireler bile boşaltıldı.
Bundan böyle bu korkuyla yaşamaya alışmak gerekecek.
Okurlar da bu soruları sormakta haklı. Böyle dönemlerde gazeteciler de her gün aynı soruları kendilerine defalarca kez soruyorlar.

"Öncelikle okurlara karşı uyarı görevini yerine getirmek gerektiğini düşünüyorum" diye anlatıyor Milliyet Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Y. Yılmaz. "Bu, nereden kaynaklandığını, çapının ne kadar geniş olduğunu bilemediğimiz bir saldırı. ABD ve Avrupa’da gerçek saldırılar olduğunu biliyoruz. Türkiye de pekala hedef olabilir. Dolayısıyla okuru buna karşı uyanık tutmanın, önlemler konusunda iyice bilinçlendirmenin yolu bu haberlerden geçiyor."
Paranoya ve panik, doğal sonuçlar. Milliyet ekibi, bu tür haberlerin "dozunu düşük tutmaya" özen gösteriyor. Dünya ve insanlık için yeni sayılan bu gelişmenin elbette pek çok sansasyonel yanı var. Ve, haberi verirken, odak noktasının "şarbon gibi tehlikeli bakteriler nasıl üretilip çoğaltılır?" sorusundan ziyade, "kendiniz ve aileniz için hangi önlemleri almanız gerekir?" sorusunun yanıtı üzerinde olması gerekiyor. Tabii ki, doğruluğu bilinen bir terör eylemini halktan saklamak, gazeteci için kabul edilebilir bir davranış değil.
" "Okurların yapması gereken, her şüpheli durumda işi ciddiye alıp polise haber vermek olmalı" diyen Yılmaz, silahlı terörün yanına bir de biyokimyasal terörün eklenmesiyle mesleki uygulamada bir fark olacağını düşünmüyor. "Terör haberlerinde gazetelerin nasıl davranması gerektiği konusunda bir genel kabul var: Terör haberlerini abartmamak, teröristi haklı kılacak yayın yapmamak, terör eylemine özendirmemek gibi... Eylemin şekli, boyutu farklı olsa da, bunlar bizim için yeterince aydınlatıcı."
Evet, temel kurallar belli: Sansasyondan kaçınmak, teröre ilikin haberleri analitik bilgilerle beslemek ve "halkın neyi bilmeye ihtiyacı var?" sorusunun izini sürerek, gerçekten tehlikeli gelişmelere ilham verici, yol gösterici ayrıntıları ayıklamak. Gazeteci sorumluluğu böyle dönemlerde sıkı bir sınavdan geçiyor çünkü. Dikkate devam...