The Others SIRADANLAŞAN ŞİDDET

SIRADANLAŞAN ŞİDDET

16.04.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

Kadına yönelik şiddet konusunda duyarlı olan okurlarımız İzmir’deki polis dayağıyla ilgili dava ve ‘resmi nikah istedi, üç gün dayak yedi’ haberlerinin dilini eleştiriyor

SIRADANLAŞAN ŞİDDET

Son dönemde kadına yönelik şiddet ve cinayet haberlerinin medyada giderek “sıradanlaştığı” yönünde eleştriler alıyoruz. Sivil toplum örgütleri kadın şiddeti üzerine yaptıkları çalışmaların, haberlerin gazetelerde yer bulmayışından ya da sunumundan şikâyetçiler.

Haberin Devamı

Eleştiriler bilinçli bir algı yaratmak yerine bu tür şiddet olaylarının kanıksanmasına örnek oluşturur nitelikte.

‘Alay eder gibi başlık’

Rahşan Devrik adlı okurumuz şöyle diyor: “Milliyet’in son zamanlarda kadın şiddeti ile ilgili haberleri normal, sıradan bir olayı verir gibi verdiğini düşünüyorum. Milliyet internette 3 yıl resmi nikâhı olmadan yaşadığı bir adam tarafından sopa, tekme ve yumruklarla dövdüğünü söyleyen ve polise sığınan genç bir kadının belli ki dayaktan mosmor olmuş fotoğrafını yayınlayıp bunu da ‘kadın iddia ediyor’ diyevermenizi ayıplıyorum.

‘Korkunç bir yaklaşım’

Başlıkta da alay eder gibi ‘resmi nikâh istedi üç gün dayak yedi’ diyorsunuz. Bu dayağa rağmen adamın serbest bırakılması bile sizi niçin şaşırtmıyor anlamıyorum. Kadını öldüresiye döven adamı serbest bırakıyorlar ve siz bunu sıradan bir haber gibi veriyorsunuz.”

Haberin Devamı

Zeynep Çaylı da İzmir’de karakolda feci şekilde dövülen kadın haberinin “Polislerin dayağına müzikhol bahanesi”yle sunulmasına tepkili:

“Müzikholde gözaltına alınan, karakolda dövülen ve hakarete uğrayan Fevziye Cengiz hakkında açılan davada polislerin avukatı, kadının başka bir müzikholde çalışırken yakalandığı tutanağı hâkime verdi, polis avukatları şunu dedi, bunu dedi diye veriyorsunuz. Korkunç bir yaklaşım. Dayak yiyen kadın yargılanıyor. Peki bu polislere ne oldu? Niye bunları yazmıyor, hatırlatmıyorsunuz? Niye takipçisi olmuyorsunuz?”

YASEMİN İNCEOĞLU’NDAN UYARI: İLKELERE DİKKAT!

Medya, Kadın ve Nefret suçları üzerine yaptığı araştırmalarla tanınan Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu, Milliyet Okur Temsilcisi’ne şu değerlendirmeyi yaptı:
“Medyadaki söylem toplumsal iktidarın söylemini yansıtır. Haber söyleminde kullanılan fiiller olayın aktörünün desteklendiği (belirtti, ifade etti, açıkladı, vurguladı, altını çizdi iddia etti, öne sürdü, ortaya attı, savundu) gibi fiiller ise kaynağın desteklenmediği veya bu görüşlere yaklaşımın ihtiyatla olması gerektiğine dair ipuçları verir. Burada da haberin ‘iddia edildi’ diye verilmesi çok bariz olarak olumsuz bir anlam atfetmiş.
Medya şiddeti toplumsal bir sorun değil adli bir vaka olarak veya münferit olay biçiminde sunuyor. Haberlerde saldırganın değil kurbanın mor gözlü, yaralı fotoğraflarına yer verilmek suretiyle kurbana ikinci bir darbe indiriliyor ama kadındaki psikolojik tahribata neredeyse hiç değinilmiyor. Kadına yönelik şiddet haberleri sıradanlaştırılarak, dramatize edilerek veya normalleştirilerek verilmekte.
İkinci haberde de Fevziye Cengiz’e uygulanan şiddeti ve aşağılayıcı davranışları meşrulaştırıcı zeminde verilmiş. Hoşgörüsüz ve olumsuz bir haber dili var. Bir takım tanımlamalar, ölçüler, öngörüler üzerinden basın hareket ediyor. Fail suçu hafifletilerek, mağdur da neredeyse suçunu hak etmiş gibi verilmiş. Kamuoyu duyarlılığını ve farkındalığını yaratma/arttırma konusunda medyaya önemli görevler düşmektedir. Burada medyanın en önemli görevi, suçun işlenme nedenlerinin irdelenmesi, 5N 1 K’dan özellikle ‘neden’ sorusuna cevap aranması, haberin, suçun yaygınlaşmasına veya görmezden gelinmesine yol açmaması, kurbanın suçu hak ettiğine dair önyargılı tutumun benimsenmemesidir. Medya kadına yönelik şiddet haberlerini insan hakları/kadın hakları odaklı habercilik bağlamında ele almalı, haber üretim ve sunum aşamalarında kadınların temsilini ve katılımını göz ardı etmemelidir.”


OMBUDSMAN’IN GÖRÜŞÜ

Prof.Yasemin İnceoğlu’nun uyarıları yerindedir.İlk haberde ‘resmi nikah istemeseydi dayak yemeyecekti’ gibi kadına yönelik şiddeti onaylayan bir vurgu var.Dayak fotoğrafı ise iddianın ötesinde gerçekGörüntüler alaycı bir dili kaldırmayacak ölçüde dramatikBaşlık atılırken,’dayak yiyen kadınlar’ı komik gösteren dizilerden esinlenilmiş olmalı.O dizi sanatçılardan birisi eşiei gerçekte de şiddet uyguladığı için haber oldu.Şidder tuzağına düşmeyelim.İzmir’de karakoldaki şiddet olayı ise televizyon ekranlarına geldiğinde Türkiye sasılmıştı.Fevziye Cengiz’in müzikolde çalışıyor olması,şiddeti haklı göstermez.Polislerin ‘müzikol bahanesi’ mağdur aleyhinde bir yargıya yol açmakta.



SAYILARDA VİRGÜL YERİNE NİYE NOKTA

Şahin Beygu adlı okurumuz gazetedeki yazım hatalarını eleştiriyor:
“Aşağıdaki eleştiriyi 12 Nisan tarihli gazeteyi okuyunca yazdım ama aslında uzun süredir kronikleşen bir konu. Noktasına virgülüne kadar yanlış yazım. Ondalık ayırıcısı için virgül yerine hatalı olarak nokta kullanılması yeni değil ama özellikle her depremden sonra gazetenin başlıklarını kaplayıp iyice göze batıyor: “8.6 niye yıkmadı?” diye 1. sayfadan soruyor, 12 Nisan tarihli Milliyet. Başlığın hemen altında “9.1’lik deprem”, “8.6’lık sarsıntı” okuyoruz. Devamı 8. sayfadaymış, oraya geçiyoruz. Geçmez olaydık, 4 sütuna başlığa bakarsak “8.6’da kimsenin burnu kanama”mış ama altındaki haber metinlerinde bizim yazım kuralının ağzı burnu dağılmış.
“Yerin 22.9 kilometre altında meydana gelen”, farklı büyüklüklerde ama hepsi de noktayla yazılan bir sürü deprem ölçümü sayfayı kaplıyor. Sayfanın alt tarafında, bu travmaya bağlı ruhsal bozuklukların tedavi edilebileceğini öğrenip biraz rahatlamak üzereyken, bu sefer de tedavinin “1.5 saat”lik seansları travmayı derinleştiriyor. Oradan karşıdaki ekonomi sayfasına kaçıyoruz ama noktanın laneti peşimizi bırakmıyor, döviz kurlarından ihracat yüzdelerine kadar her taraf, hatta köşe yazısı bile, yanlış kullanılan noktalarla dolu.
Baş sayfada olmasa!
Sayfayı çevirince memurlar kesirli bir oran değil %16 zam istedikleri için başlık kurtulmuş ama haberde 9.26’lık elektrik, 18.70’lik doğalgaz zamları, 10.45’lik TÜFE vb. noktanın öcünü alıyor. Hele iki sayfa sonra gelen borsa ve döviz tabloları sanki bir nokta bostanı, tarhlarda büyüyen fideler gibi satırlara altı puntoyla dizilmiş bir sürü küçücük noktacık. Bunalıyoruz. Hiç olmazsa baş sayfada gazetenin adının hemen altında 1.5 TL yazmasaydı diyoruz. Pes ediyoruz. Yorgun gözlerimiz 2.4 gol ya da 88.6 basket atılmayan spor sayfalarında biraz huzur buluyor.”


AYDIN’DAKİ OPERASYON


Aydın Belediye Başkan Yardımcısı ile Fen İşleri Müdürlüğü’nde çalışan (daha önce ihale komisyonundaymış ) bir kişinin de aralarında bulunduğu 10 kişi gözaltına alınınca Milliyet, haberi “Aydın’daki operasyon belediyeye sıçradı” başlığıyla verdi:
“Aydın Emniyeti Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, kentteki ihalelere fesat karıştırıldığı iddiasıyla başlattığı soruşturma kapsamında, dün sabah saatlerinde, daha önceden belirlenen çok sayıda adrese eş zamanlı operasyon düzenledi. Operasyonda, Aydın Belediye Başkan Yardımcısı CHP’li K.K. ile Fen İşleri Müdürlüğü’nde çalışan daha önce de ihale komisyonunda görevli olduğu öğrenilen Z.B. ve Kuşadası Belediyesi’nden emekli H.D.’nin de aralarında bulunduğu toplam 10 kişi gözaltına alındı.”
Turan Beyzan adlı okurumuz açıklama göndermiş: “Emniyet’in Aydın Belediyesi’ne yaptığı operasyonu ‘sıçradı’ diye veriyorsunuz. Ancak bu Türkçe açısından doğru bir ifade değil. ‘Sıçradı’ olumsuz bir anlam içerir yani sizi de bu işe bulaştırırlar, işi size sıçratırlar. Bir soruşturma ifadeler ve deliller doğrultusunda belediye çalışanlarına kadar uzanmış yani genişletilmiştir. Ayrıca haberinizde daha önce ne olmuş, kim gözaltına alınmış ki bu soruşturma Aydın Belediye çalışanlarının gözaltına alınmasına neden olunmuş bu da belli değil.”